Dünyalı translate French
1,048 parallel translation
Bırakın Klingonlular ve Dünyalılar bize eğlence sunsunlar.
Laissons les Klingons et les Terriens nous amuser.
- Dünyalıların farklı gelenekleri var.
- Les Terriens ont d'autres coutumes.
- Dünyalılarla pazarlık etmeyeceğiz.
- Nous refusons de traiter avec eux.
Senden hoşlanmaya başladım, Dünyalı.
Je commence à vous apprécier, Terrien.
Ölmeye hazırlanmıştı, Dünyalı.
Elle était prête à mourir, Terrien.
Dünyalılar harika bir oyun oynadı.
Le jeu des Terriens est excellent.
- Dünyalılar?
- Les Terriens?
Spock böyle bir meditasyonun kişisel bir şey olduğunu, özellikle de Dünyalılarla konuşulmayacağını söyleyecektir.
Spock vous dira que la méditation est une expérience personnelle, qui ne se discute pas, d'autant moins avec des Terriens.
Dünyalı mısınız?
Terriens?
Siz Dünyalı kişilerin yaşama karşı bu şekilde saygısız olmanız ürkütüyor.
Je suis atterré par le peu d'estime que vous avez à l'égard de la vie.
- Kaptan. Biz Klingon'lar siz Dünyalılar gibi lüks düşkünü değilizdir.
Nous autres Klingons ne disposons pas du même luxe que les Terriens.
Dünyalılar şu tüylü şeyler gibiler, değil mi?
Les Terriens aiment ces boules de poils, n'est-ce pas?
Aslında, Dünyalılardan hiçbir zaman hoşlanmadım.
Franchement, je n'ai jamais aimé les Terriens.
Bana Regulan kan kurdunu hatırlatmayan dünyalı bir adam vardı.
Il y a bien un Terrien qui ne me fait pas penser à un ver régulien.
Ancak yumuşak ve cana yakınsın. Hâlbuki Dünyalıları soğuk bilirdik.
Mais vous êtes douce et chaude On dit que les terriens sont froids.
Dünyalı bir astronot.
C'est un astronaute Terrien.
Sizde bir Dünyalının tüm özellikleri var.
Vous ressemblez à un terrien.
Dünyalı Duran Duran'ı mı?
Duran Duran le Terrien?
Sen gerçekten de Dünyalısın.
Vous êtes vraiment terrienne.
O Dünyalı.
La terrienne.
- Oyna bizimle, Dünyalı.
- Joue avec nous, Terrienne.
Ve Sogo'da eşi olmayan bir eğlenceden beni mahrum etmeye kalkıştı Bir Dünyalı. Suç!
Et il ose me priver d'un plaisir unique à Sogo Une terrienne.
- Dünyalıyım.
- Je viens de la Terre.
Tipik bir Dünyalı kadın mısın?
Etes vous représentative des terriennes?
Dünyalı kadın, sana ne istediğimi söyleyeyim mi?
Terrienne, vous dirai-je ce que je désire?
Bu hapları sadece Dünyalılar bilir.
Seuls les terriens les connaissent.
Bu hapları sana bir Dünyalı mı verdi?
Un terrien vous a-t-il donné ces pilules?
- Dünyalı yanımda...
- J'ai la terrienne...
Git buradan, Dünyalı kız!
Vade rétro, Terrienne!
Dünyalıların silahlarını kullanıyorlar!
Ils ont des armes terriennes!
Dünyalığımın mirasçısı odur.
Ma fille est la dame héritière de mes biens.
Dünyalı mı yoksa Vulcan mısın?
Vous estimez-vous terrien ou vulcain?
Sadece bir hatırlatma. Siz Dünyalılar en olağan dışı, kışkırtıcı kişilersiniz.
Vous autres Terriens êtes étonnants, extrêmement stimulants.
- Ee? Yani, dünyalık bir adamsın, değil mi?
Eh bien, vous êtes un homme du monde, non?
Dönemimde Dünyalıları tanımıyorduk.
A mon époque, nous ne savions rien des Terriens.
Dünyalılarla ilk deneyimiz olduğu için konumuz basit olacak - hayatta kalma, yaşam ve ölüm.
Ceci étant notre première expérience avec les Terriens, le thème est simple : survie, vie et mort.
Siz dünyalılar çok inatçısınız, değil mi?
Les Terriens sont des entêtés.
Bu, uzun süre önce Shakespeare adındaki bir dünyalı tarafından yazılmıştı.
C'est un poème écrit il y a longtemps par un Terrien appelé Shakespeare.
Hiçbir Dünyalı organizma, demek istiyorsun.
Aucun organisme terrien.
Yeni dünyaları keşfetmek için yelken açan, Eski Dünyalılar olmuştu.
C'était le vieux monde qui a navigué autour de la terre pour découvrir le nouveau.
Sen tanıyor musun bu dünyalı...
Vous connaissez ce terrien...
Doğum günün kutlu olsun, başka dünyalı.
Bon anniversaire, petit Martien.
Dünyalıların gelişimi bizden ileri mi ya da üstün varlıklarından gerilemiş ilkel hayvanlar mı?
Ils veulent libérer les prisonniers et envoyer un comité pour la paix avec eux, sur Lunar Sept. Je crains que le Conseil ne répète les erreurs qui ont conduit les Cylons à détruire les Colonies.
- Dünyalıları görmek istiyorlar.
- Ils veulent voir les Terriens.
Bir adım daha siyah gömlek, ve o Dünyalılardan çok kendi kıçın için endişeleneceksin.
Un pas de plus, chemise noire, et tu auras l'air plus mort que ces Terriens.
Ve Dünyalıların gelişimi bizden ileriyse ya da sadece mükemmel zamandan gelen ilkel hayvanlarsa.
Les habitants de la Terre sont-ils plus en avance que nous, ou sont-ils les animaux primitifs d'une grandeur passée?
Birinci sınıf birimlerin, dünyalı bir robot ve depodan... bir antikaya yenilip, savaşı kaybettiler!
Tes cracks se sont faits berner et écraser par un robot terrien et cette antiquité de la réserve!
Dünyalıların davranışlarını, alışkanlıklarını öğrenmeye insanlarınızla yaşamaya geldik.
Nous avons envoyé ici un groupe de reconnaissance, pour étudier les moeurs des Terriens en nous mêlant à la population.
Bu üç parlak yıldız dünyalılar tarafından da, görülebilir ve Orion Takımyıldızı ya da Avcı olarak bilinir.
Ces trois étoiles brillantes sont censées former... la ceinture de la célèbre constellation d'Orion le chasseur.
Hollandalılar gemilerine "uçan gemi" demiştir ve Voyager da onların mirascısı olmalı gerçek uçan gemi yıldızlara uzanan, ve yolu üzerinde dünyalı Christiaan Huygens'in görüp vurulduğu gezegenleri keşfeden araç.
Les Hollandais parlent de "navires volants". Les Voyager sont leurs héritiers. De véritables navires flottants... qui, en route vers les étoiles... explorent certains des mondes que Huygens... un terrien... connaît et aime tant.
Fakat, hayal gücümüzle birçok Dünyalı astronomun hayallerini süsleyen süpernova patlamasına güvenli bir şekilde yakından tanıklık edebiliriz.
Mais, en imagination... on peut réaliser le rêve des astronomes... et assister, au premier rang, à une supernova.
dünyalılar 16
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17