Düşünme translate French
3,908 parallel translation
Her sabah uyandığımda, üzerine yuvarlanmak. Orada olmayacak düşünme.
Je me réveille chaque matin en pensant que tu ne seras plus là.
Eğer buna düşünme veya gelecek denebilirse.
Si cela pouvait être appelé "penser." Et si cela pouvait être appelé "l'avenir."
Bender, ne yaparsan yap sakın daha fazla ahtapotlar düşünme.
Quoi que tu fasses, ne penses pas à d'autres pieuvres.
Acayip bir DNA'n var ve ben genlerinde ne saklı görmek istiyorum. Sapık sapık düşünme!
Tu as un ADN bizarre, et je veux voir ce qu'il y a dans tes gènes.
Bu hiçte şirince bir düşünme şekli değil, Huysuz.
Ce n'est pas une schtroumpf attitude.
Hiç düşünme
Ne pensant jamais
Hiç düşünme
- Ne pensant jamais
Bana benim gibi düşünme atar Babanın scooter?
Vas-tu me botter me fait penser comme Le scooter de ton père?
Annemin eskiden söylediği gibi çok düşünme yap gitsin.
Ma mère disait : "Ne réfléchis pas trop, agis."
Ona ne yapacağım? - Düşünme, ne yapıyorsan onu yap.
- Comment je fais avec lui?
Şimdi, düşünme işini bana bırakacaksın, buna karşılık, benim eşsiz Hastings'im sen de, benim gözlerim ve kulaklarım olacaksın, gidemediğim yerlere gidecek... derlediğin konuşmaları, paylaştığın sırları anlatıp, bana bilgi vereceksin.
Laissez-moi la réflexion, mais j'ai besoin de vous, mon inestimable Hastings, pour être mes yeux et oreilles, aller là où je ne peux..... pour écouter les conversations et me le rapporter.
Affedersin, düşünme şapkamı taktım da.
Pardon, je faisais travailler mes neurones.
Seni vurmayacağımı düşünme!
Tu me crois pas capable d'appuyer sur la dé...
Çok fazla düşünme Bran.
Ne pensez pas trop beaucoup, Bran.
O şekilde düşünme.
Ne le prends pas ainsi.
Antremanlarınızda olsun olmasın bu, hayata yaklaşımınızda düşünme şeklinizde, beslenmenmenizde beslenirken ne kadar özenli olduğunuzda hayatınızı her yönden daha iyi olmaya zorluyor.
comment méticuleux vous êtes avec la nutrition. Le fait d'être de mieux en mieux. Pousser votre... tous les aspects de votre vie.
Bahsetmek istediğim şey, bir sanatçının düşünme şekline göre vücut yapısının şekile sokulmasıdır.
Ce que je veux parler de la présence de l'esprit artistique qui sculpte le corps en fin de compte.
- Her şeyi aşırı düşünme eğilimli olduğumuzu bilirsin.
Tu sais comme nous avons tendance à trop réfléchir à tout.
- Çıplak düşünme diyelim.
Réfléchi à poil.
Bunları düşünme artık.
Faut pas penser à ça maintenant.
Yani nefes alıyorsun, yutkunuyorsun, iyisin yani ama içi boşalmış kabuk gibisin. Ne hissetme ne de düşünme yetisi var. Tıpkı benim Susan gibi.
Tu respires, tu avales, tout est ok mais tu es quand même un coquillage vide, incapable d'émotions ou de pensées comme ma femme Suzanne.
Düşünme bile.
Pas de ça.
Hayır... Onları düşünme.
Ne pense pas à eux.
Yaptığın şeyin tek seçenek olduğunu düşünme sadece.
Ne prétend pas que ce que tu fais est la seule option.
Sakın öyle düşünme bile.
Ni pense même pas.
Ama bunu o şekilde düşünme.
Mais... mais ne le vois pas comme ça.
- Düşünme şeklin hoşuma gidiyor.
- J'aime ta façon de penser.
Düşünme işi hızlandırılmış kan dolaşımı gerektirir.
Réfléchir demande une circulation plus intense.
Hayır, böyle düşünme.
Non, tu ne penses pas à ça.
Ama nedense Danyal'ın söylediği her sözü dinliyor sanki kendi kendine düşünme yetisini kaybetmiş gibi.
Il s'accroche pourtant à chaque parole de Daniel... comme s'il avait perdu la faculté de penser par lui-même.
O beyefendinin Dr. Ted Lomax olduğunu düşünme riskine giriyorum.
Je m'aventurerai à deviner que ce gentleman est notre Dr. Ted Lomax
Gıdını düşünme!
Ne t'inquiète pas pour les doubles mentons!
Yok yok, düşünme sen onu.
Non, non, t'inquiète pas pour ça.
İşi düşünme bile. - Tamam.
- Ne penses même pas au boulot.
Çok düşünme.
Ne réfléchis pas trop.
Başka şekilde yapmayı asla düşünme.
Ne penses pas que ça puisse arriver d'une autre façon.
Niye böyle konuşuyorsun ki? Bütün o eğlenceli şeyler üzerinde düşünme lüksün de olacak.
Et tu pourras choisir tous les trucs cools... choisir une fac.
Sadece seni takip ettiğimi düşünme diye dedim.
Non. Euh, ça va très mal
- Güzel, bundan sonra da düşünme.
- Bien, alors n'y pense pas.
Bunu sen düşünme.
Ne t'inquiète pas pour ça.
- Hayır, hayır, sakın düşünme.
N'y pense même pas.
Hayır, bunu sakın düşünme, Qohen.
N'y pense même pas. Qohen!
Son dilim pizzayı almayı düşünme bile. - Ne? Neden?
Même pas en rêve, la dernière part de pizza.
Sevgili Ila, böyle düşünme.
Chère Ha, ne voyez pas les choses ainsi.
Böyle düşünme.
Ne pense pas comme ça.
Git anne, beni düşünme.
C'est très bon même seule.
- Bununla ilgili düşünme bile...
N'y pense même pas...
Durma.Düşünme.
Ne vous arrêtez pas. Ne pensez pas.
Peki, ama fazla düşünme.
Ne tardez pas trop.
Anne, düşünme artık şu olayı.
Maman, tu dois laisser tomber ça.
Yapmayacağımı düşünme bile.
Tu me crois pas capable de le faire?
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünmem gerek 37
düşünmek mi 21
düşünme bile 29
düşünmeye çalışıyorum 19
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünmedim 36
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünmem gerek 37
düşünmek mi 21
düşünme bile 29
düşünmeye çalışıyorum 19
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşününce 41
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşününce 41
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49