English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elbette öyle

Elbette öyle translate French

885 parallel translation
Elbette öyle.
Bien sûr.
Elbette öyle.
Nullement!
Ben de "Elbette öyle, hayatım boyunca daha memnun edici bir hizmet görmedim" dedim.
J'ai dit : "Bien sûr, " je n'ai jamais été aussi satisfait. "
Elbette öyle ama cumartesi günü Arsenal Birmingham'a kaybederse çok da memnun olunmamalı.
Bien sûr, si Arsenal perd contre Birmingham samedi, je ne serai pas content.
Elbette öyle.
Certes.
Elbette öyle.
Bien sûr, ça l'est.
Evet, elbette öyle. Gelmesine izin ver, Lina.
Laissez-le venir.
Elbette öyle. Ama putperest bir ayin yapmanın bir nedeni de yok.
En effet, mais ce n'est pas une raison pour tenir une cérémonie païenne.
- Elbette öyle.
- Bien sûr.
Elbette öyle, ama düşündüğün gibi değil.
Oui, mais pas comme vous le croyez.
Elbette öyle.
Certainement.
- Elbette öyle yapacak.
- Il va le faire.
- Evet efendim. Evet, elbette öyle.
Bien entendu.
- Elbette öyle.
- Tu parles!
Elbette öyle.
J'en suis sure.
- Elbette öyleydi. - Sen öyle düşünmüyor musun?
Vous ne pensez pas que...
Elbette öyle ama bu bir sır kalmalı.
Certes, oui. Mais en gardant l'incognito.
- Elbette öyle.
Evidemment! Juste un détail...
Elbette öyle olmalı tabii bizi öldürmezse.
Ça doit se faire ainsi. Á moins que vous ne nous tuiez tous.
Elbette öyle. Ama bu durumda elimden -
Est-ce ma faute si on escamote...
- Elbette öyle, sonuçta benim kızım. Ama eğitimli bir kadın, nasıl olurda böyle bir duruma düşer anlayamıyorum.
Mais... ces femmes instruites, il faut toujours qu'elles répondent!
Elbette öyle. Araştırmaya dahil olan herkesin parmak izi alınır.
Evidemment, nous relevons les empreintes de tout le monde.
Elbette öyle. Ben de öyle demek istedim.
C'est ce que je voulais dire.
Elbette öyle demek istedin Willemien.
Bien sûr que si.
Kesinlikle. Elbette öyle olacak.
Remuant et très désorganisé.
- Elbette öyle.
Bien sûr...
- Elbette. Demek öyle?
Bien sûr.
- Elbette öyle.
C'est pour lui, ce pull?
- Demek öyle ha? - Elbette. İşte bu yüzden hep züğürt olmalı.
Pas étonnant qu'il soit toujours raide.
Elbette, öyle istiyorsanız.
Bien sûr, si vous voulez.
Ama bana öyle şeyler yazmaya hakkı yoktu. Elbette yoktu.
Mais il n'avait pas le droit de m'écrire cela.
- Kendisini gizlemek için, elbette. - Öyle görünüyor, Watson.
Pour se déguiser.
Elbette, ama insanlar bu kitabı alıyorlar, öyle değil mi?
Oui, mais les gens achètent des livres.
Elbette bay Ridgely, madem öyle istiyorsunuz.
Bien sûr, M. Ridgely, si vous insistez.
Elbette, eve bizimle döndü. Öyle mi?
Oui Nous sommes rentrés ensemble
- Buraya gelmemeliydim. Elbette bu beni ilgilendirmiyor ama Cutler seni 3 yıllığına bir balina avcısına sattı. - Öyle mi?
Vous n'auriez pas dû venir ici.
Elbette öyle Charlie.
Bien sûr.
Evet, elbette. Öyle olmalı. Öyleyse soygun sırasında onu takan annenizdi.
C'était donc à votre mère qu'on l'a volé?
Bay Craig, elbette hepimizi öyle yada böyle görmüş olabilirsiniz, Sokakta yada başka yerde...
Vous avez pu nous rencontrer n'importe où.
Elbette. Ben de öyle düşünmüştüm.
Bien sûr, ils s'amusaient.
- Öyle mi? Elbette.
- Vraiment?
Onu ben sana anlatmıştım. - Öyle mi? - Elbette!
- C'est moi qui vous en ai parlé le premier.
- Sen de öyle mi düşünüyorsun? - Elbette.
- C'est ce que vous pensez?
- Öyle olmak zorunda değil. - Elbette.
- Au grand complet!
Öyle olacaktı ki sonraki büyük dolmayı yutalım. - Elbette. Bunu!
Celui là!
Hayır, öyle demek istemedim. Elbette.
Je n'ai pas voulu dire ça.
- Elbette, öyle düşünüyorum!
Bien sûr que c'est un plaisir.
- Öyle mi dersiniz? Elbette.
- Vous croyez?
Elbette. - Evet, öyle.
- Oui, en effet.
Elbette, öyle.
Cela a tout à voir!
Vücudum elbette ki öyle değil.
C'est loin d'être le cas!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]