Eski dostlar translate French
546 parallel translation
Başkanla bir saat konuştum, kendisi en eski dostlarımdandır, ancak...
J'ai vu le Président, un de mes plus vieux amis, mais...
Zengin olunca eski dostlarınıza hiç pas vermiyorsunuz?
On est ríche et on ne pane plus aux autres? I
Eski dostların el sıkışmaması için bir sebep yok.
De vieux amis se serrent la main.
Derlerki g-menler eski dostlarını öpemez diye bir kural yoktur, doğru mu bu?
Un agent du F.B.I. peut faire un baiser d'adieu à une amie?
Eski dostlarımdır.
- Ce sont de vieux amis.
- Harding'i de istiyorum. - O ikisi eski dostlar.
C'est une affaire assez simple.
İsa babamı aldı, balıkçıların cennetine götürdü. Bütün eski dostlarının yanına.
Le Sauveur l'a reçu au paradis des pêcheurs avec tous ses copains.
Evet, King's Crown'daki eski dostların Durun!
- Je les connais, tes copains.
- Aynı fikirdeyim, General. Tanrım, Buck, hepimiz burada dostuz. Eski dostlar.
Allons, nous sommes tous des amis.
Petrol bulursan eski dostlarını unutma.
Si tu trouves du pétrole, avertis-moi.
Bu durumda senin şeytani makinen eski dostlarını batıracak ha, Gene?
Vos machines ruineront nos vieux amis
Eski dostlarım Deb McIntire ve Frank.
Mes vieux amis, Deb Mclntyre et Frank.
Bazı eski dostlar, değil mi Toddy?
Comme de vieux amis disparus?
Eski dostlarımdan birinin başına devlet kuşu konmuş olabilir diye düşünmüştüm.
J'ai cru qu'un de mes copains avait fait fortune.
O şöyle yazmış : " Yarın eski dostların birleşme günüdür.
Elle écrit : " Demain, devaient se rassembler les vieux amis.
Bense her zaman geriye, sevgili eski dostlarımın yanına dönmeyi düşündüm. Cumhuriyeti savunan dostlarımın yanına.
Je pensais à mes camarades qui défendaient la République.
Peki, eski dostlar hâlâ buraya geliyor mu?
Les vieux habitués fréquentent toujours la place?
Eski dostlar diyerek ne kastettiğinize bağlı.
Ça dépend de ce que vous entendez par "les vieux habitués".
Şu tesadüfe bak ki, bir saat kadar önce Lionel ile birlikteydik. Tavır ve konuşmasından, ikimiz arasında ateşin başında kestane kızartan eski dostların arasındakinden farklı bir ilişki olabileceğinden en ufak bir şüphe duymadığı açıkça belli oluyordu.
J'étais chez Lionel, il n'y a pas une heure et il était évident, d'après son attitude qu'il ne soupçonnait rien entre toi et moi, sinon des relations "de vieux copains" qui ont joué ensemble étant petits.
Sam ısrar ediyorum. Bay Adare ve ben çok eski dostlarız.
Mr Adare et moi sommes de vieux amis.
Çok eski dostlar.
De très vieux amis.
Güzel, eski dostlar.
Cette bonne vieille rampe.
Biraz geç oldu ama eski dostlar arasında bunun sözü olmaz.
Je viens en ami.
Kristo ve ben eski dostlarız. Bu yüzden, ona Ayıboğandan söz etmek görevimdir diye düşündüm.
Je me dois de l'avertir au sujet de l'Etrangleur.
En kötüsü eski dostlar görülmez oldu.
Elle ne voit plus ses vieux amis.
Ama eski dostlarımdan ayrılmak istemiyorum.
- Mais je préfère mes potes!
Bak, eski dostlar gibi buluşabiliyoruz.
Aujourd'hui, on peut être amis.
Asansördeki iki adam, eski general, ailemin eski dostları.
Ce sont deux ex-généraux, amis de ma famille.
Küçük köpekleri, kedileri veya sözde "eski dostları" kabul etmem.
J'avoue ne pas supporter les toutous, les chats et les soi-disant vieux amis.
Eski dostlar iyidir.
J'aime les vieux amis.
Eski dostlarını unutuyorsun Sidney.
T'oublies les vieux potes?
Pekala, moralinizi bozmayın eski dostlarım!
Vous en faites pas, vieux trouillards.
Eski dostların sadakati.
la loyauté qui lie deux amis.
"Eski dostlar unutulur mu" şarkısını söylerler.
On chante "Ce n'est qu'un au revoir".
Eski dostlarım ve en eski sevgilim beni yüzüstü bırakıyor.
Mon plus vieil ami me laisse tomber. Ma plus vieille maîtresse aussi.
Bunlar eski dostlarım değil mi? Hart, Schaffner ve Karl Marx.
Ah, mes vieux copains, Hart, Schaffner, and Karl Marx.
Eski dostlarım!
Mes vieux copains!
Eski dostlarını unutamazsın.
On ne doit pas oublier ses amis.
Bu kadar şerefli bir adamın yeni bulduğu bir işi eski dostlarından gizleyeceğini düşündüğün için kendinden utanmalısın.
N'as-tu pas honte de penser qu'un homme si honorable, refuserait de partager sa bonne fortune avec ses vieux camarades.
Size karşı çıkan eski dostlarınızdır.
L'opposition vient de vos ex-amis.
Eski denizci rivayetlerine göre, gemilerin refakatçisi, ve dürüst denizcilerin eskimeyen dostları ama kendisine kötü davrananlar için ise bir ölüm meleği. Albatros demek istiyorum.
Compagnon des navires et bon présage des marins, l'albatros est l'ange de la destruction de ceux qui lui nuisent.
Dostlar,... eski Baron Frankenstein o ölü yatağıyla ilgili kağıtların olduğu bu kutuyu... oğluna teslim etmem için bana verdi ve ben de vereceğim.
Mes amis, sur son lit de mort... le vieux baron Frankenstein m'a donné un coffre de documents... à remettre à son fils, et je les lui remettrai!
Biz eski dostlarız.
On est de vieux amis :
Hepimiz eski güvenilir dostlardan haftayı dostları Owen'ların konuğu olarak burada geçirmeğe davet eden mektuplar aldık.
Nous avons tous reçu une lettre de proches nous priant de venir passer le week-end en tant qu'invités de leurs amis, les Owen.
Şimdi dostlarım, sizi çok eski zamanlardan bu yana tanıyorum...
On le sais depuis longtemps,
Benim en eski ve en iyi dostlarımdandır.
C'est l'une de mes meilleures amies.
Nasılsınız dostlar? Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Salut, les gars, mais c'est une réunion de famille.
Eski dostlarım ölü.
La police veut me voir en prison.
Eski dostlar birbirine yardım etmezse, kim eder ki?
Les amis, c'est fait pour ça.
Bunu duydunuz mu, dostlarım eski dünya maymunlarıymış!
Vous avez entendu, mes amis? "Singes du vieux monde!"
Dostlar, eski yılı bitirdik.
Chers amis, on a enterré l'année.
dostlarım 502
dostlar 320
dostlarımız 19
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26
eski karım 23
eski bir dost 19
eski bir arkadaş 18
dostlar 320
dostlarımız 19
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26
eski karım 23
eski bir dost 19
eski bir arkadaş 18