Flaş haber translate French
214 parallel translation
Flaş Haber!
Supplément!
BROADWAY PAPARAZZİ FLAŞ HABER! Şehri sarsan sıcak dalga!
LA COMMERE DE BROADWAY Vague de chaleur sur la ville!
Flaş haber! North Bay'deki dinleyicilerimizi uyarmak için programımızı kesiyoruz.
Avis aux auditeurs de la région de North Bay.
FLAŞ HABER
PARAMOUNT NEWS NOUVELLES DE dernière HEURE
Flaş haber : Mike Cutler başkan yardımcısı oldu.
Mike Cutler est nommé vice-président.
Benim hakkımda bir flaş haber görürsün yakında.
Il n'y a que de la musique maintenant. On parlera de moi dans les infos.
Flaş haber. Bir kaza oldu.
Flash d'information :
Şimdi Milano'dan bir flaş haber paylaşıyoruz.
De Milan, voici les nouvelles de dernière minute.
Flaş haber! Tilt servet dağıtıyor!
Supplément Spécial flipper
Galiba KABC onu vuranın yakalandığını flaş haber olarak geçti.
Je crois que KABC a eu l'exclusivité quand ils ont attrapé le meurtrier.
- Flaş haber!
- Nouvelles flash!
- Harv, flaş haber yok.
- Harv, pas de nouvelles flash.
Sana sıcak bir flaş haber vermiyorum.
Je ne cherche pas à te donner un scoop.
- Al sana bir flaş haber.
- Voilà des nouvelles.
Şimdi flaş haber : Flathead County'deki panayır yerinde Pazar günü yapılan çiftlik hayvanları açık artırması sırasında gerçekleşen soygunda kullanıldığı sanılan araç Kanada sınırlarına yakın bir yerde terk edilmiş olarak bulundu.
La voiture utilisée lors du hold-up de la foire au bétail a été retrouvée près de la frontière canadienne.
Polis Gücü, ABD tarihinin en kötü suçlusunun Los Angeles adası sürgün merkezi olan Ateş üssü 7'ye getirildiğini flaş haber olarak duyurdu.
Un récent communiqué nous annonce l'arrivée du plus célèbre hors-la-loi de notre histoire à Fire Bay 7, le centre de déportation de l'île de Los Angeles.
Mükemmel bir flaş haber istiyorum.
Je veux l'exclusivité.
Teslim olursan hikayeni anlatmana izin veririm..... ama flaş haber olsun istiyorum.
Je vais t'aider à te rendre et à raconter ton histoire... mais je veux l'exclusivité.
İşte siz Selena hayranları için bir flaş haber.
- Voilà une nouvelle fraîche pour les fans de Selena.
Flaş haber : kaygılanmayı kes. Yüzünde kırışık oluşacak.
Ecoute, arrête de t'inquiéter, tu vas avoir des rides.
Flaş haber!
Sports Flash!
Flaş haber! Cuma gecesi, 211 yarda koştu. Bu tam olarak sezonun bitmesine iki maç kala 894 yarda ediyor.
21 1 mètres en rush pour un total de 894 mètres.
Flaş haber Dawson Uzaylılar bizdik.
Il me faut d'abord une explication.
Flaş haber! Sunucu Kevin McCarty, Kyle'ın babasınca iftira suçlaması ile dava edildi.
Le journaliste K. McCarty poursuivi par le papa de Kyle pour diffamation.
Bu bir flaş haber.
Quel scoop!
Flaş haber :
Un scoop :
Flaş haber, dünya Phoebe'nin etrafında dönmüyor.
Le monde ne tourne pas autour de Phoebe.
Flaş haber için ara veriyoruz.
On vous interrompt avec ce scoop.
Flaş haber için hazırlık yapın!
Préparez-vous à un flash!
Flaş haber ; mezun olmak için derslere girmelisin.
Il faut aller en cours pour pouvoir passer.
Flaş haber, anne. Beyaz olmayan herkes senin hizmetçin değil.
Flash info, tous les gens de couleur ne sont pas tes serviteurs.
Flaş haber ; orası yüksek okul.
Grande nouvelle! c'est le lycée!
Ve flaş haber ; öylesin.
Et, flash info : tu l'es!
Flaş haber!
Une nouvelle de dernière minute :
İşte sana flaş haber, Skeech, şanslıydın.
Voilà un flash info, Skeech, c'était un coup de chance.
Flaş haber.
Dernière minute.
Flaş haber!
- Bien? Infos!
Şimdi bir flaş haber.
Nouvelle dépêche.
Flaş haber Joan, düşünme sürecine beni dahil etmek zorunda değilsin.
Flash Info Joan! Tu n'as pas besoin de m'expliquer ta façon de penser.
Bu bir flaş haber değil.
Ce n'est pas vraiment en 1ère page.
Tamamdır Doktor Koz, dinle, çünkü asıl flaş haber şimdi geliyor.
Bon, Dr Je-mène-la-danse, écoute bien car j'ai un vrai scoop.
Flaş haber :
Nouvelles fraîches :
Flaş haber!
Extra, extra
Flaş haber!
Le summum du flipper Un million en main
Bugünkü flaş haber :
À Ia une :
Ben "Flaş Haber" den Merlee Thomas.
- Merci, agent Kane.
Flaş haber :
J'ai du nouveau!
Erkek arkadaşı müsvettesi Michael Guerin hakkında güncelleşmiş flaş haber.
Tu veux les dernières nouvelles sur mon goujat de pas-petit-ami?
Flaş bir haber istiyorum.
Je veux l'exclusivité.
- Flaş haber.
Flash info.
Flaş haber!
Tu parles d'une actualité!
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80