Gelmek zorunda değilsin translate French
202 parallel translation
Benimle gelmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas à venir avec moi.
Eğer istemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
Si vous ne voulez pas venir avec nous, vous n'êtes pas obligé.
Bizimle gelmek zorunda değilsin, Angel May.
T'es pas obligée de venir, chochotte.
Gelmek zorunda değilsin.
Ce n'était pas la peine.
Burada gitmeli... Gelmek zorunda değilsin, Delos.
Tu n'es pas obligé de venir, Delos.
Sen... gelmek zorunda değilsin, biliyorsun?
Vous n'êtes pas obligé, vous savez.
İstemiyorsan benimle gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligée de venir si ça ne te dit rien.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Je disais ça comme ça...
Eğer yapacak başka bir işin varsa, buraya gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligé de venir si tu as mieux à faire.
El fenerini ver. Onlara bakmaya gideceğim. Gelmek zorunda değilsin.
Passe-la moi, je vais les chercher, toi tu restes.
Gelmek zorunda değilsin yani.
Tu n'es pas obligé de venir, tu sais.
Geri gelmek zorunda değilsin.
T'as pas besoin de revenir.
Gelmek zorunda değilsin.
Tu n'as plus besoin de revenir.
Gelmek zorunda değilsin Gianni.
Tu n'entres pas, Gianni!
- Benimle gelmek zorunda değilsin.
- Je peux y aller seule.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Je ne te force pas.
Yakalanana kadar gelmek zorunda değilsin.
Attends qu'il soit repris.
İstemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligée de venir.
İlle de, Şükran gününde gelmek zorunda değilsin.
Ça n'a pas besoin d'être pour Thanksgiving.
Tamam, gelmek zorunda değilsin.
C'est pas grave, te sens pas obligé.
Dinle. Gelmek zorunda değilsin.
Ecoute... tu n'es pas obligé de venir.
Benimle gelmek zorunda değilsin.
Écoute, tu n'as pas à venir avec moi.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Tu n'es pas obligé de venir.
Gelmek zorunda değilsin. Kendim görmesem, ben de inanmazdım.
Je n'y croirais pas non plus si je ne l'avais pas vu.
- Gerçekten gelmek zorunda değilsin.
Inutile de m'accompagner
Benimle gelmek zorunda değilsin.
Pas besoin de m'accompagner.
- Evet, berbat ama merak etme. Gelmek zorunda değilsin.
T'es pas obligée de venir.
Benimle şimdi gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligée de venir.
Ucuz, hem bara da yakın. Ve bir daha buraya gelmek zorunda değilsin.
C'est pas cher et c'est près du bar... et tu n'auras plus jamais à y remettre les pieds.
Oraya kadar gelmek zorunda değilsin.
Crois-moi, c'est bien comme ça.
Lindsay sen gelmek zorunda değilsin.
Lindsay, tu n'es pas obligée de venir.
Hayır, gelmek zorunda değilsin.
T'es pas obligé.
Gelmek zorunda değilsin, burada olduğum için mutluyum.
Pas besoin, ça me va.
Benimle gelmek zorunda değilsin, hoşlanmak zorunda da değilsin...
Vous n'avez pas à me suivre, vous n'êtes pas obligés d'apprécier...
- Gelmek zorunda değilsin.
- T'es pas obligé de venir.
Gelmek zorunda değilsin.
Pas la peine de venir.
Gelmek zorunda değilsin dedim!
Je t'ai dit que tu ne devais pas venir!
Gelmek zorunda değilsin ki.
Tu n'as pas à venir.
Benimle gelmek zorunda değilsin biliyosun.
Vous n'étiez pas obligé de m'accompagner,
Bizimle uğraşmak zorunda değilsin. Cuma geceleri yemeğe gelmek zorunda değilsin. Ne güzel değil mi?
- Plus besoin de négocier avec nous, plus besoin de dîner avec nous, tout se termine bien, Lorelai.
- Keith gelmek zorunda değilsin.
- Tu n'es pas obligé de venir.
İstemiyorsan gelmek zorunda falan değilsin.
Vous n'êtes pas obligés de me suivre.
Sen gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligé de venir.
Yarın balık avlamaya falan çıkarız ama eğer gelmek istemezsen zorunda değilsin.
Demain, je t'emmène à la pêche. Enfin, si tu veux.
- Buraya gelmek zorunda değilsin.
On t'a dit cent fois que tu n'as pas le droit d'entrer ici.
Bİliyor musun, baba, bu oyunlara gelmek... veya benimle konuşmak zorunda değilsin.
Tu sais, tu n'es pas obligé de venir aux matchs. Ni même de me parler.
- Gelmek zorunda değilsin.
Vous n'êtes pas obligée de venir
Artık, kendin istemedikçe gelmek zorunda değilsin...
Vous n'avez pas à revenir,...... à part si vous le voulez.
Her gün gelmek zorunda değilsin.
Il faudrait le préparer pour un ou deux contrôles.
- İstemiyorsan gelmek zorunda degilsin.
- Tu n'es pas obligée de venir.
Partiden erken gelmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligé de rentrer tôt ce soir après la soirée.
değilsin 303
değilsiniz 26
gelmedi 96
gelmek ister misin 244
gelmeyeceğim 32
gelmeni istiyorum 22
gelmeyecek misin 17
gelmez 23
gelmek istemiyorum 21
gelmek ister misiniz 20
değilsiniz 26
gelmedi 96
gelmek ister misin 244
gelmeyeceğim 32
gelmeni istiyorum 22
gelmeyecek misin 17
gelmez 23
gelmek istemiyorum 21
gelmek ister misiniz 20