English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Güneyde

Güneyde translate French

661 parallel translation
UzakIarda, güneyde... üç biIge tuhaf ve kutsaI bir arayisa çiktiIar.
Loin vers le Sud, trois sages attelés à une quête étrange et sainte.
Güneyde Albay Cameron'un kızını misafir etmeyecek tek bir ev yoktur.
Il n'est pas un foyer du Sud... qui n'accueillerait pas la fille du colonel Cameron.
- Güneyde bir yer.
- Dans le sud.
Joe, biraz güneydesin, biraz güneyde.
Joe, tu es un peu au sud, un peu au sud.
Ama kızları ve atları eşsiz olan Güneyde yaşamak kesinlikle bir nimettir.
"Des filles, des chevaux sans égal " Vivre dans le Sud, c'est un régal! "
Earl Williams'a benzeyen biri güneyde görülmüş.
Un homme qui ressemble à Williams a été vu, embarquant...
Güneyde olmadığımız ve kız kardeşi olmadığım için şanslı olduğunu söyledi.
Tu as de la chance qu'il ne soit pas mon frère.
Kıtlık kuzeyde ve güneyde hüküm sürüyordu... Teksas'ın uçsuz bucaksız topraklarında sayısız büyükbaş hayvan olmasına rağmen... hepsi ölmüştü.
La famine frappa le nord et le sud... et bien qu'une infinité de bœufs sillonnaient les vastes ranches du Texas, les bêtes périssaient...
- Güneyde! Neden daha evvel gelmedin?
Il fallait venir avant.
Güneyde.
Au sud.
- Keşke Güneyde doğmuş olsaydım.
J'aurais voulu être née dans le Sud.
Bu gözlemler doğrultusunda yaklaşık bir hafta sonra Güneyde meydana gelecek.
... d'après des observations, ces évènements ont lieu une semaine après ceux du Sud. Pour le reste...
Kısa süre önce yıldızımız olan hanımefendi lütfetti güneyde hit yaptığı şarkıyı söylemeyi kabul etti.
Notre ancienne vedette, qui est ici en invitée... accepte de vous chanter la plus célèbre chanson du Sud.
Chaffee Binası, Halloran. 18 blok güneyde ve dört blok batıda.
Le Chafey Building, 18 rues au sud, quatre à l'ouest.
Salt Fork'ten ayrıldığımızdan beri güneyde kalan toprakları izliyorum.
J'ai observé la terre au sud depuis qu'on a quitté Salt Fork. C'est de la bonne terre.
600 km güneyde. - Bu ne kadar uzak oluyor?
- Ça fait quelle distance?
Ne iş, ne para var çünkü güneyde bir sığır pazarı yok.
Ni argent ni travail parce qu'il n'y a pas de marché pour le bœuf dans le Sud.
Güneyde inşaat sektöründe çalıştım.
Fait de la construction dans le sud.
Kuzeyde Danimarka'dan, güneyde lafu Five'a kadar... ... birlikler yola çıkarıyorlar.
L'ennemi mobilise ses chasseurs jusqu'au Danemark... et au sud jusqu'à lafu Five.
Güneyde mi?
Dans le sud?
Albay Sharpe, buradan birkaç mil güneyde devam eden bir savaş var.
Colonel Sharpe, il y a la guerre tout prés.
Güneyde Panama'ya, kuzeydeyse... Kaliforniya kıyısında Santa Barbara'ya kadar olan bölgede.
Au sud jusqu'à Panama, au nord... jusqu'à Santa Barbara en Californie.
Güneyde çok okurduk... Eskiden olsaydı bir ya da iki kişi ancak böylesiyle yarışabilirdi.
On avait des livres dans le Sud... et quelques maisons qui auraient pu rivaliser avec celle-ci, à une époque.
Sonra da kaçarız. Güneyde bir adaya uçarız, belki Avustralya.
Nous nous sauverons... dans une île du sud, ou en Australie.
Aynı mesafede güneyde de Summerville diye bir kasaba var.
Et il y a un autre endroit, Summerville. Environ la même distance, au sud.
Güneyde satın almıştım.
Je l'ai achetée au Sud. Oh!
Güneyde yaşayan bir Hinkleman ailesi hatırlıyorum.
Je me souviens d'une famille de paysans qui vit au sud d'ici et qui s'appelle Hinkleman.
Güneyde bir kasaba var. Bir gün yolum düşmüştü.
Il y a une ville au sud.
- Güneyde dik kayalıklarda.
- Derrière la butte sud.
Daha güneyde.
Plus au sud.
Dosdoğru güneyde değil mi?
- Elles sont plein sud, hein?
Sen hiç güneyde güney aksanıyla oynanmış bir Macar oyunu duymadın, değil mi?
Tu as déjà vu une pièce hongroise jouée avec l'accent du Sud?
Güneyde veba çok kötü.
La peste est pire au sud.
- Güneyde mi?
- Dans le Sud?
Balayımı güneyde geçireceğim.
Je passerai pas ma lune de miel dans le Sud.
Hayır, ben güneyde yaşadım.
Non, j'ai vécu plus au sud.
Kuzeyde nasıldır bilmiyorum ama Güneyde kadınların arada bir yalnız kalmaya ihtiyaçları vardır.
Bien entendu, je ne sais pas comment vous faites au nord, Mais ici dans le Sud, il y a des moments... où une femme du Sud désire l'intimité.
Daha güneyde duymuştum.
Je l'ai déjà entendue.
Tüm mal varlığım güneyde olmasa senden yardım ister miyim hiç?
Je n'y peux rien, si tous mes biens sont dans le sud!
Güneyde, memleketimde, sonbahar fırtınaları, yedi gece ufku kaplayan, uçsuz bucaksız kıpkırmızı bulutlar ile ayan olurdu.
Dans le sud, d'où je viens, les tempêtes automnales s'annoncent par un immense nuage pourpre qui se pose à l'horizon sept soirs durant.
Rüzgar perdesi olarak kenarda bir sıra ağaç ve nehir sınırı olarak güneyde birkaç ağaç bırakacağım.
Il restera une bordure contre le vent... et une autre au sud, pour départager.
Güvenlidir değil mi? Güneyde kalıyor.
Ce n'est pas dangereux?
Güneyde iş arayacağız
- Chercher du travail au sud.
Güneyde o kadar uzağa ordularınızı indirmektense, daha kuzeyde yapmalıydınız bunu. Bir kaç şehri bombalamalıydınız.
En débarquant plus au nord, combien de ruines auraient été évitée?
- Guam tam güneyde, efendim.
- Guam est au sud.
Güneyde evlerimizin ve dostlarımızın olduğu bölgeleri korumalıyız.
Nous devons défendre le sud, où se trouvent nos foyers et nos alliés.
Üçüncü Manga 8 km güneyde, Birinci Manga da kuzeyde.
Le 3e escadron est à 800 m d'ici. Le 1 er escadron, aussi, mais au nord.
- Hayır efendim, güneyde.
- Non, au sud.
Güneyde, Swanee Nehri boyunca...
Tu connais la chanson?
Çeyenler bu kadar güneyde ne arıyor çavuş?
Que feraient les Cheyennes si loin au sud?
O kadar güneyde ne yapıyorlardı?
Il aurait été imprudent d'insister. Que faisaient-ils si loin au sud?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]