English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Ileri bak

Ileri bak translate French

162 parallel translation
Şimdi önüne dön ve ileri bak.
Retournez-vous, regardez devant.
Daima ileri bak.
Va toujours de l'avant.
Hey, ileri bak. Bana doğru.
Regarde-nous dans les yeux.
- Dümdüz ileri bak ve devam et.
- Reste avec nous. Ne pars pas.
Gelecek için ileri bak
Regardons vers l'avenir.
İleri bak!
"Face!"
İleri bak!
Regardez devant vous!
İleri bak von Bock, aşağı bak, iyice.
Regardez encore, en bas.
Bacakların konuşuyor, ellerin cevap veriyor. Bir bakış, bir omuz silkme, bir ileri, bir geri adım ve onlar herşeyi anlıyor. Fakir olmalarına rağmen anlarlar.
Tu parles avec tes jambes, tu réponds avec tes mains, un haussement d'épaules, deux pas en avant ou en arrière, et ils ont compris, au paradis.
Bir ileri bir geri dolanan şu adi herife bak.
Regarde ce minable qui fait les cent pas.
Bak, Francisco. Her şeyin bir sınırı vardır... ve bu kez çok ileri gittin!
Il y a des limites, Francisco!
Bakın. İleri karakolları.
Regardez, c'est leur avant-poste.
İleri bak!
Reposez arme.
İleri bakın!
Devant nous!
İleri bak!
Regardez en avant!
İleri bak!
Repos!
Bakın Bayan Hollis. Şimdiye kadar sizi idare ettik ama bu sefer çok ileri gittiniz.
- Mlle Hollis... on a essayé d'être conciliants, mais cette fois, c'en est trop.
Bak, dilini ileri uzat ki alt dişlerinin üstüne gelsin.
Avancez votre langue jusqu'a ce qu'elle soit coincée contre les dents du bas.
İleri bak!
Tête droite!
İleri bakınca o kadar da uzak gelmiyor.
Ça ne semble pas si loin.
İleri bak!
Yeux... fixes!
İleri bak!
Fixe!
Geceleyin göğe baktığımızda, uzaklarda gördüğümüz solgun bir ışık noktasında,... belki de bizden değişik birileri bir yıldıza bakıyor ve bizim Güneş dediğimiz bu yıldıza bakarken ve eğlenirken, bir an için,... hakkımızda ileri geri sözler sarfediyor olabilirler.
Peut-être qu'à côté d'un des points brillants du ciel... un être très différent de nous... regarde cette étoile que nous appelons le Soleil... et se livre, l'espace d'un instant... à de folles spéculations.
Bu bakış açısı uzayda,... elma kurtlarının açtığı yollara benzeyen solucan deliklerinin olduğunu ileri sürer.
L'espace est ainsi perçu... comme étant creusé d'un réseau de tunnels... tel un fruit mangé par les vers.
- Ne kadar ileri gittiniz? - Bak.
T'as été jusqu'au bout!
Bak, Clinton caddesinden ileri gitme, buradan iki blok güneyde
Ne va pas plus loin que Clinton St., c'est à deux pâtés de maisons d'ici.
Bak, General, neden askerlerinin yarısını burada, onların gerisinde tutmuyorsun, bu sayede onları ileri doğru itebiliriz, böylece geri dönmelerini engelleriz.
Ecoutez, Général, placez donc la moitié de vos troupes derrière eux, pour les empêcher de rebrousser chemin.
Bak, Stan, çocuk bu kez çok ileri gitti.
Ce petit est à bout.
İleri bak.
Regarde droit devant.
İleri bakın ve olumlu düşünün.
Ayez une attitude positive.
İleri, ileri, Bakın ileri, Dixie topraklarına.
Look away, look away, look away Dixie Land.
İleri bak.
Regardez là, il est prêt.
İleri bak. Bu tarafa doğru.
Regardez droit devant vous.
İleri bak.
Regarde devant.
İleri doğru bak.
Regarde-nous.
İleri Komutanlık Garnizonu'nun haritasına benziyor. Şu detaylara bak.
On dirait un plan du poste de commandement.
Yüksek düzeydeki teknolojilerine bakılacak olursa mantıken... ileri bir kültüre sahipler.
Logiquement, vu leur très haut niveau de technologie, c'est une civilisation supérieure.
Hayır, bak. Yatak odasındaki saati altı dakika ileri ayarladım.
Dans ma chambre, j'avance mon réveil de 6 min.
Dinle beni. İleri bak.
Ecoute, regarde devant toi.
İleri bak!
Baissez armes!
İleri bak, Bart.
Regardez devant vous, Bart.
Tıp Fakültesinden yeni mezun olmuştu. İleri tıp için ilk tadımlarını yapmak üzere geleceğe bakıyordu.
Frais émoulu de la faculté de médecine, et plus qu'impatient de se frotter à la médecine frontalière.
İleri bak.
Tiens, regarde.
Nefes alın, yukarı bakın, ileri sıçrayın.
Inspirez, levez la tête...
İleri bakıyorum ve onun 70 yaşında olduğunu görüyorum.
L'âge! J'attends de la voir à 70 ans
İleri bak, parmak uçlarınızın üstünde.
Regarde devant toi, au-delà du bout de tes doigts.
Hergün aynı şeyi yapıyor. Sadece ileri geri yürüyor ve posta kutusuna bakıyor.
Tous les jours c'est pareil, elle va vérifier plusieurs fois sa boîte aux lettres.
Bakın, henüz asansörü icat etmemiş ve tohumlarını saçmamış büyük-büyük-büyük babanı zamanda ileri taşırsan mantıken doğa kendi kendini düzeltip asansörün ve sizin varlığınıza son verir.
Ecoutez, si vous aviez amené votre arrière arrière grand-père du passé avant qu'il n'invente l'ascenseur, et même qu'il ne répande ses graines ça vous paraitrait normal que la nature corrige en supprimant et les ascenseurs, et votre existence.
İleri bak.
Fais gaffe!
İleri bakın!
Regarde loin!
- Bak yemin ederim bu kadar ileri gitmek...
- Je t'assure que je ne voulais pas...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]