English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Inanırım

Inanırım translate French

3,490 parallel translation
Senin şansına, ben ikinci şanslara inanırım.
Tu as de la chance que je croie aux secondes chances.
ABD anayasası söz konusu olunca, yoruma gerek olmadığına inanırım. Ayrıca ağrı eşiğim alışılmadık derecede yüksektir.
Je crois qu'il n'y a aucune place à l'interprétation quand il s'agit de la Constitution des Etats-Unis, et j'ai un seuil de tolérance à la douleur anormalement élevé.
Buna görünce inanırım.
Je le croirai quand je le verrai.
Öğlene kadar burada olursa sana inanırım.
Si je les ai à midi, je te crois.
Buna inanırım işte.
Pari tenu.
Eğer hâlâ intihar olduğunda ısrar edersen, sana inanırım.
si tu confirmes.
Ben eski kafalı bir kadınım ve şuna inanırım : Eğer suçluluğunu ispatlayamıyorlarsa, o zaman suçlu değildir.
Je suis peut-être vieux jeu de croire que s'ils ne peuvent prouver sa culpabilité, alors il est innocent.
Ben, istediğinin peşinden gidilmesi gerektiğine inanırım.
Je ne reste pas passive quand je veux quelque chose.
Buna gördüğüm zaman inanırım. Ya da görmediğim zaman.
Il faudra le voir pour le croire.
Ben gözün göremediği şeylere inanırım.
Moi, je crois aux choses invisibles.
Dinle beni, ben sadece gördüğüme inanırım hatta bazı zamanlar gözümün gördüğüne dahi inanmam, tamam mı ama kendini iyi hissettirecekse, inanıyormuş numarası yaparım, olur mu?
Et pas toujours. d'accord?
Sözcüklerle arası olan birini arıyordum ertesi gün sen ortaya çıktın. Ben şansa inanırım ve senin bu şans olabileceğini düşündüm.
Je cherchais quelqu'un de doué avec les mots et j'ai eu la chance de tomber sur toi.
Buna ben de inanırım.
J'y crois aussi.
Aslında ben hayaletlerin bizimkinden kısmen farklı bir boyuta geçen insanlar olduğuna inanırım.
Eh bien... je pense que les fantômes sont simplement des gens... qui sont partis dans une dimension légèrement différente de la nôtre.
Hipnozun, bunun çaresi olduğuna inanırım.
Je trouve que l'hypnotisme permet de mettre fin à tout cela.
- Buna inanırım.
- Je te crois.
Kilise ile ilgili sorunum olabilir, ama dini özgürlüklere inanırım.
J'ai peut-être des problèmes avec l'Eglise, mais je crois en la liberté religieuse.
Ve sana inanırım.
Et je crois en toi.
Ben din özgürlüğüne inanırım ve ben sana inanırım.
Je crois en la liberté de religion, je crois en toi.
Önceden randevu almak dini inanışlarınıza mı aykırı?
Vous connaissez la notion de rendez-vous?
Bu olayın 20 yıl önce Bay Zajac Şikago Üniversitesinde öğrenci iken çekilmiş olduğuna inanılmaktadır.
L'incident se serait passé il y a 20 ans alors que M. Zajac était étudiant à l'Université de Chicago.
Değişime inanır mısın?
Tu crois au changement?
Yeni Gine'deki Hua topluluğunda,... beslenme ve cinsel ilişkinin aktarım için hayati önem taşıdığına inanılır.
Dans la société Hua de Nouvelle Guinée, l'alimentation et les rapports sexuels sont pratiquées pour le transfert de l'essence vitale.
İnan bana benden başka hiç kimse test sonuçlarını görünce hayal kırıklığına uğrayamazdı. Tamam mı?
Je t'assure que personne n'a été plus déçu que moi quand j'ai vu les résultats de ton contrôle.
Beni sevdikçe, bana daha çok güvenir ve güvendikçe, ona Charlie Rhodes'un aslında Ivy Dickens adında kıytırık bir taklitçi olduğunu söylediğimde daha kolay inanır.
Plus elle m'apprécie, plus elle me fait confiance. Et plus elle me croira, quand je lui dirai que Charlie n'est qu'une plouc arriviste dont le vrai nom est Ivy Dickens.
Sanırım, bu da zeki finans olayı olmalı. Ben T S ayakkabı şirketini 15 yıl boyunca yönettim ve ben buna inanıyorum.
J'ai dirigé et fait croître TS pendant 15 ans et je crois en cette super idée.
Sanırım bir Viking gibi gözükürsen insanlar söylediğin her şeye inanıyor.
Son look de Viking doit le rendre convaincant.
İnanılır gibi değil, amına koyayım!
Incroyable!
Victoria, kadere inanır mısın?
Victoria, est-ce que tu crois au destin?
İnanır mısın Pete, dün akşam çok fazla şarap içmemizin sonucunda bu oldu.
Tu sais Pete, le truc c'est qu'on a fini la soirée avec un tas de vin la nuit dernière.
İnanırım.
Oh, je le crois.
Kadere inanır mısın?
Tu crois au destin?
Sanırım o buna inanıyordu.
Je crois qu'elle parlait de ça.
Hayaletlere inanır mısın?
Crois-tu aux fantômes?
- Başka hayatların var olduğuna inanır mısın?
Est-ce que vous croyez en d'autres vies?
Sanırım zührevi bir hastalık kaptım. Lütfen bana inanın.
Je crois que j'ai une MST croyez-moi.
Sert biri, inanır mıydın?
Elle est dure, tu sais?
Sanırım, buna inanıyor.
Je suppose qu'elle y croit.
Yaptığım onca şeyden sonra bize kim inanır?
Qui va nous croire après tout ce que j'ai raconté?
Kesinlikle hayır. Otel odası payımı berbat ettim ama inanın, hiçbir cinsel içerikli şey olmadı o odada.
Je m'y connais, en chambres d'hôtel.
Anca onun gibi mal bir polis böyle bir hikayeye inanır.
Ce gros con m'a cru.
- Kadere inanır mısın?
Tu crois au destin?
- İnanırım çocuğum.
Non, petit.
Hayır, bunun fena halde farkındayım, inan bana.
J'en suis très conscient, crois-moi.
Düşmanlarımız Altın Aslan'ın ölümünden haberdar olmuşlardır ve inanıyorum ki Batı Kapısı'nın koruyucusu olan Kurt Klanı, zayıf düştüğümüzü sanıp saldıracaktır.
Nos ennemis ont sans doute appris la mort de Gold Lion. Je crois que les Loups, les protecteurs du portail Ouest, convaincus de notre vulnérabilité, prévoient nous attaquer.
Editörlükteki uzun tecrübelerim beni geçmiş ve geleceğin utandırıcı anılarına ve benzeri oyunlarına sürüklerken inanıyorum ki, siz sevgili okuyucular bir süre daha sabredebilirseniz bu deliliğin hikayesinde bir düzen olduğunu göreceksiniz.
Bien que ma très grande expérience en qualité d'éditeur m'avait conduit à dédaigner les retours en avant et en arrière dans le temps tout comme ces astucieux artifices Je crois cher lecteur, que si vous acceptez de patienter encore un peu, vous verrez qu'il existe un mode d'emploi à cette histoire de fous.
- İnanır mısın?
- Vraiment?
Hayaletlere inanır mısın?
Croyez-vous aux fantômes?
Tanrı'nın seni kurtaracağına inanır mısın?
Penses-tu que Dieu te sauvera?
İnan bana, çapkın birini gördüm mü tanırım.
Je sais reconnaître un manipulateur quand j'en vois un.
Tamam, endişelisiniz biliyorum, ama bana inanın ki bu semt en durgun dönemde bile harika bir yatırım.
Je sais que vous êtes nerveux, mais croyez-moi, acheter dans ce quartier est un bon investissement, même en récession.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]