English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Insanlık

Insanlık translate French

2,465 parallel translation
Biraz insanlık yapsan?
Un être humain.
Ona yapılmış bu insanlık dışı cezayı tartışıp
Je vous détaillerai les violences faites au corps.
O dediğin hiçbir erkeğin yapamayacağı insanlık dışı bir kendine hâkimiyet gerektirir.
Il faudrait une dose inhumaine de maîtrise de soi. Aucun homme ne pourrait.
Ve insanlık zaafıyla.
Et la fragilité humaine.
" Bütün insanlık büyük ve bölünmez bir ailedir.
" Toute l'humanité est une famille indivise et indivisible.
Merhamet adına ve insanlık adına.
Par compassion et... par humanité,
Onları yıkayarak sana insanlık yaptım.
J'ai été charitable en les lavant.
Kaybolan insanlık tarihinin bütün bölümleri
Un chapitre entier de l'histoire de l'humanité s'est perdu
Nizam'ın ihanetinin bedelini tüm insanlık öder.
L'humanité entière paiera pour la traîtrise de Nizam.
İçimdeki son iyi insanlık ve sabır namına bu konuşma hiç olmamış gibi davranacağım.
Je vais faire preuve de bonne volonté et prétendre que cette conversation n'a jamais eu lieu.
Her şeyi almak istiyorum! Onların aşağılık gururu yüzünden onlara, o insanlıktan yoksun Haeshinlilere göre başkalarının hayatı bir böcek kadar değerli değil.
Je veux tout lui prendre! ces coquilles dépourvues d'humanité.
Onların aşağılık gururu yüzünden onlara, o insanlıktan yoksun Haeshinlilere göre başkalarının hayatı bir böcek kadar değerli değil.
ces coquilles dépourvues d'humanité.
Hiç insanlık da yok sende.
Tu es humain, au fond.
Aklımız yerine kalbimizle düşünmekle suçlanmamız olağan. Fakat hepimizin ortak paydası da insanlık.
On peut nous accuser de penser avec notre cœur plutôt que notre tête, mais il nous restera notre humanité.
Bu yüzden mi, insanlık tarihinin başlangıcından beri bu yöntemi kullanıyorlar?
C'est pour ça qu'on la pratique depuis la nuit des temps?
Umuyorum ki Sayın Başkan ; adaleti tüm insanlık adına sağlayabiliriz.
J'espère, M. Le Président, que nous arriverons ensemble à rétablir la justice, celle des hommes.
Bir insan için küçük bir adım ama insanlık için büyük bir atılım.
C'est un petit pas pour l'homme, mais un bond de géant pour l'humanité.
Tüm insanlık tarihinin bu paha biçilmez ânı için yeryüzündeki tüm insanlar tek yürek oldular.
Le temps d'un précieux instant de l'histoire de l'humanité, tous les habitants de la Terre sont unis.
Bu, insan için küçük insanlık için büyük bir adım.
- That's one small step for man... ( bourdonnement )... one giant leap for mankind.
Kara Yuggoth'a yol uzak olduğundan, şimdi bağlansın, ve insanlık oraya gidip Shub-Niggurath'ın isimsiz ayinlerinden pay alabilsin.
Aussi immense soit le voyage vers la noire Yuggoth, maintenant elle est liée et c'est là que l'humanité devra vivre dans les rites sans nom et non-dits de Shub-Niggurath.
Zamanın başlangıcından beri insanlık, kötüleri hapiste tutmak için çaba sarf etmiştir.
Depuis la nuit des temps, l'humanité s'est évertuée à enfermer les hommes mauvais.
Benimle, bu insanlık dürtüsüyle ettiğin kadar mücadele etmiyorsun.
Ce n'est pas tant moi que vous Combattez, c'est plutôt le genre humain en général.
İnsanlık dışı işkenceyle öldürüldü, ve biz FBI'ız
Il a été sauvagement assassiné. Et nous sommes du FBI.
18 yaşındayken, karanlık yanını seçen bir adamla karşılaştım, böyle yaptığı için insanlığımı elimden aldı.
J'avais 18 ans quand j'ai fait face au côté sombre d'un homme, et ce faisant, qu'il a pris mon humanité.
İnsanlık bende kalsın.
0n est humains.
Karanlıkların Efendisi Cthulhu yakıp yıkmaya ve korku salmaya devam ediyor. İnsanlık için hiçbir umut gözükmüyor.
Le dieu noir Cthulhu continue son œuvre de destruction, et il n'y a plus d'espoir pour l'humanité.
İnsanlık dışı bu!
C'est inhumain!
En sevdiğim film, İnsanlık Suçu.
Mon film préféré? Je dirais, Une Place au Soleil.
- İnsanlık Suçu.
Une place au soleil. - Impossible.
Ancak küçük bir kız, insanlığa bir şans daha vermeleri için dua etti. Karşılığında kendi hayatını sundu.
Mais une fillette les supplia d'accorder une chance à l'humanité et offrit sa vie en échange.
Hançer insanlığı kurtaran o kıza verildi.
La Dague fut confiée à la fillette.
İnsanlık tarihinde...
Il n'y a pas un salopard comme vous...
Yazar Lee'nin bu sonbaharda yayınlanacak olan yeni romanı Ulleungdo'daki bir cinayet davası hakkında edebi yönü yüksek, bir insanlık suçu dizisidir.
À Ulleungdo?
Sevgili vatandaşlarım, sevgili arkadaşlarım. İnsanlık anlaşmazlığında hiç, bu kadar çok iş, bu kadar az kişi tarafından berbat edilmemişti.
Mes chers compatriotes, mes chers amis, jamais, dans l'histoire des guerres, un si petit nombre d'hommes a foutu un aussi grand bordel!
Ama Balthazar arayış görevinde başarıya ulaşamamıştı. İnsanlık asla güven içinde olmayacak ta ki Morgana bir Birincil Merlin tarafından yok edilmedikçe.
Et on dit que Balthazar n'abandonnera jamais sa quête, car l'humanité ne sera pas en sécurité tant que Morgane ne sera pas détruite par le Premier Merlinéen.
Örneğin Sermon Dağı'ndaki vaaz sahnesini gözünüzde canlandırabilir misiniz? Filminizdeki Sermon Dağı sahnesi... İnsanlık tarihin en büyük konuşmalarından birini... aşağılamıyor mu?
vous auriez l'humilité de dire que vous avez été capable, en réalisant ça, de répandre la lumière.
Aç-İnsanlık.
Hibou pour humanité.
İnsanlık, mantık, adalet.
Humanité, raison, justice.
İnsanlık için yeni bir gelecektir.
Un nouveau futur pour l'être humain.
Kızdığın insanlığıma saygı duymamam.
Seulement par mon manque de respect envers la mortalité.
... bugüne kadar insanlığa karşı işlenmiş en aşağılık suç.
... le plus abominable crime contre l'humanité jamais commis.
İnsanlık dışı bir davranış!
C'est inhumain, voilà ce que c'est!
Biz de artık müttefiklerimize, insanlığın sorunlarını çözüp kendilerine zarar vermesini önlemek için yardımcı oluyoruz.
Maintenant, on aide nos alliés à régler les conflits qui déchirent les humains, pour éviter que l'humanité ne coure à sa perte.
İnsanlık size hoş geldiniz diyor.
L'humanité vous salue.
İnsanlık Noel'inizi kutluyor.
Joyeuses fêtes de la part de l'humanité.
Yani asperger sendromundan muzdarip değilse ve birazcık anlayışı, insanlığı ya da az da olsa duyguları olan biri şu an en son ihtiyacım olan şeyin telefonda patronluk taslayarak bana balıklar konusunda yeni bilgiler iletmek için işe gelmemi istemek olduğunu bilirdi.
Donc, effectivement, toute personne ayant une once de compréhension, ou d'humanité, ou un simple sentiment, qui, franchement, ne souffrait pas d'une sorte de syndrome d'Asperger ( autisme ), devrait savoir que la dernière chose dont j'ai besoin est votre petit appel téléphonique d'intimidation me demandant de venir au travail afin de m'informer sur le poisson.
İnsanlık hakkında düşündüğümde... İnsanlık sensin, benim. Şu andır.
Quand je pense que l'humanité, l'humanité... c'est toi, l'humanité, c'est toi, c'est moi, c'est là.
İnsanlık budur.
Là, maintenant, c'est l'humanité.
Evet, aynen öyle. İnsanlık ve Tanrı. Büyükler, değil mi?
- Ouais, c'est vrai que... l'humanité puis euh... puis Dieu là, c'est... c'est grand, ça, hein?
Mars, insanlığın kılıcına sahip olan öne çıksın.
Mars va manier l'épée de l'homme.
İnsanlık topluluklar halinde yaşamaya başladığından beri devamlı olarak birbirimizin yüzüne bakıp dost mu düşman mı yoksa sevgili mi olduğumuzu anlamak için çabalıyoruz.
Depuis que l'humanité vit en tribu, nous scrutons sans cesse le visage d'autrui afin de savoir s'il est ami, ennemi ou bien aimé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]