Itiraf translate French
15,239 parallel translation
Seni polise teslim edeceğim. Misty Knight'ın karşısına oturup her şeyi itiraf edeceksin.
Je vais t'emmener, tu vas t'asseoir face à Misty Knight pour tout lui avouer.
- Neden şimdi itiraf ediyorsun?
- Pourquoi tout avouer maintenant?
Ya itirafı?
Et sa déposition?
Uyuşturucu taciri olduğunu itiraf etmez ki.
Elle ne va pas tout avouer et dire que c'est une dealeuse de drogue.
İyi olduğunu gördüğüm için son derece memnun olduğumu da itiraf etmeliyim.
Je confesse, que je suis extatique, de vous voir aller si bien.
Davadan sonra, Robert Kardashian, arkadaşının masumiyetinden şüphe duyduğunu itiraf etti.
Après le procès, Robert Kardashian a admis avoir des doutes quant à l'innocence de son ami.
Loras'ın tek çaresi, suçlarını itiraf edip tövbe etmek.
Le seul espoir de Loras est de se repentir.
Yedi'nin huzurunda itiraf ediyor ve suçlarımı kabul ediyorum.
Je me confesse aux Sept et reconnaît librement mes crimes.
Hangi suçlarını itiraf edeceksin?
Quels crimes confesserez-vous?
İyi hissettirdi, itiraf et.
Avouez. Vous aimiez ça.
Doğru şartlar oluştuğunda itiraf etmek bile iyi hissettiriyor.
J'aime même la confession, dans les bonnes circonstances.
Tek fark, bende itiraf edecek yürek var.
Mais moi, j'ai les couilles de l'admettre.
İnsan Katolik Kilisesi'nden de teselli bulamayacaksa belki de Martin Luther'ın doğru söylediğini itiraf etme vakti gelmiştir.
Si on trouve pas de réconfort de la part de l'Église catholique, il est peut-être temps d'admettre que Martin Luther avait raison.
Bayan Shelby itiraf edeceğiniz bir şey var mı?
Mme Shelby, avez-vous quelque chose à confesser?
Cinayet itirafında bulunmak mı istiyorsunuz?
Vous dites que vous souhaitez confesser un meurtre?
Zerre pişmanlık duymadığımı itiraf ediyorum.
Je confesse que je ne regrette rien.
Gözetimimdeki bir çocuk günah işlediği zaman evvela senin yaptığın gibi itiraf eder.
Quand un enfant de ma paroisse commet un péché tout d'abord, il se confesse, comme vous l'avez fait.
- Cinayet işlediğini itiraf mı ediyorsun?
- Vous avouez un meurtre? - C'est ça.
En azından yaptığını itiraf et.
Au moins vous pourrie reconnaitre ce que vous avez fait.
Çocuk itiraf ettiğini söylüyor.
Le garçon a dit qu'il avait avoué.
Yani itiraf ediyorsun.
Donc, vous l'admettez.
Yaptığın şeyi itiraf ediyorsun.
Vous admettez ce que vous avez fait.
Herife daha işlemediği suçları bile itiraf ettireceğim.
Je vais lui faire avouer des crimes qu'il n'a même pas commis.
Bunu itiraf ettim bile. Eğer başımıza bir iş gelirse senin suçun.
Si quoi que ce soit arrive, ce sera de ta faute.
Ne bekliyordunuz ki benden? Woodstock'ı kaçırdığımı nasıl itiraf edeyim?
Comment vous avouer que j'ai planté Woodstock?
O zaman itiraf edeyim ki, dünya, ayaklarımızın altında en korkunç şekilde değişir.
Je devrais alors reconnaître que le monde a change d'une facon des plus... surprenantes.
Biraz garip olduğunu itiraf etmeliyim fakat daha az sofistike konuklarımız çok sevdi.
C'est un peu clinquant, je l'avoue, mais nos clients moins sophistiqués adorent.
... yalnızca geyikleri öldürmeyi sevdiğini itiraf etmeye de hevesli olman gerek.
Tu en veux? on doit admettre qu'on aime en tuer.
İşin gerçeği bugünlerde kimsenin itiraf etmeye cesaret edemediği yalnızca sermayeyi serbest bırakarak dünyanın özgür kılınabileceğidir.
La vérité, que personne n'ose admettre de nos jours... c'est que ce n'est qu'en libérant les capitaux qu'on libère le monde.
Bir şeyleri itiraf etmek istemiş.
Il a essayé de s'excuser.
- Az önce itiraf etti ya, bizi öldürecekmiş.
- Il comptait nous tuer.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki fena halde ırkçıyım...
Et je dois l'admettre, en plus, je suis raciste.
Bunun biraz da Kim'in yanlış kararından kaynaklandığını itiraf etmelisin.
Ça démontre un manque de jugement de sa part.
Kardeşimsin, seni seviyorum. Ama sorunlu olduğunu itiraf etmeyen bir alkolik gibisin.
Tu es mon frère, et je t'aime, mais tu es comme un alcoolique qui refuse de voir son problème.
Az önce suçunu itiraf ettiğinin farkında mısın?
Tu réalises que tu viens d'avouer avoir commis un crime?
Hortum tutarak itiraf etmesini sağlayabilirdik.
- Pour faire jaillir la vérité. - Ouais.
- Hadi leprikon, itiraf et!
- Allez, avoue!
- Daha leprikon olduğunu itiraf etmiyorken altın küpünü nasıl bulacağız?
C'est ça, ouais... Comment on va choper son or s'il avoue même pas être un leprechaun?
Leprikon olduğunu bir itiraf etse kurtulacağız bu işten.
S'il avouait, on pourrait arrêter tout ça.
İtiraf etmeliyim ki kölelerine çok iyi terbiye vermişsin Sam.
Je dois le dire. Sam, vos esclaves se comportent très bien.
İtiraf edeyim, siyahi kadınların O.J.'den bu kadar hoşlanmasına şaşırdım.
J'admets que je suis surpris que les femmes noires aiment tant OJ.
İtiraf ederse, yine de kötü.
Et si il l'admet, ça sera pire.
İtiraf etti bana.
Il a avoué.
İtiraf et.
Confessez.
İtiraf et hadi.
Soyez honnêtes.
İtiraf edecek ne günahın olabilir senin?
Vous avez quoi à confesser?
İtiraf ettiğim şu Bruce.
Voilà ce que j'admets, Bruce.
İtiraf etmeliyim ki yanlışlar oldu, fakat başardıklarımıza bir bakın.
Il y a eu des faux pas, je vous l'accorde. Mais regardez tout ce que nous avons accompli.
İtiraf edeyim biraz Weichselbraunyağım ben.
Je dois l'admettre, je suis un peu un Weichselbrauniac.
İtiraf etmeliyim ki klasik müzikten eskisi kadar para kazanılmıyor- -
Je dois avouer qu'il n'y a plus autant d'argent dans la musique classique que dans le temps...
İtiraf edeyim, ben romantik biriyim.
Je dois avouer, je suis un romantique.
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraz 23
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraz 23
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679