Kararımızı verdik translate French
223 parallel translation
Bütün gün bekleyebiliriz Sully, ama anlamalısın... biz de kararımızı verdik ve kesin.
On attendra, Sully. Mais notre décision est prise, aussi.
Kararımızı verdik, Sinyor Ferrari.
Nous avons pris une décision.
O anda kararımızı verdik. Onun gibi yalnız ve yaşlı adamlara... aynı huzuru bulmaları için... yardım edecektik.
Nous avons décidé d'aider d'autres vieillards... à trouver la même paix.
- Evet kararımızı verdik.
- Oui, nous sommes décidés.
- Kararımızı verdik... değil mi?
Alors, on s'est mis d'accord, n'est-ce pas?
Garson, kararımızı verdik.
Serveuse, nous sommes prêts.
- Kararımızı verdik Lordum.
- Nous sommes décidés, Monseigneur.
Yapabileceğiniz başka bir şey yok. Biz kararımızı verdik bile.
Nous sommes bien décidés.
Hayır, kararımızı verdik.
Non. Tenons-nous en à notre décision.
Kararımızı verdik.
On l'a décidé.
Kararımızı verdik.
Nous avons décidé.
Kararımızı verdik.
Nous avons choisi.
- Hayır, kararımızı verdik. Harika.
Bravo!
Evet, kararımızı verdik.
Nous arrrivons.
Amiral kararımızı verdik.
Amiral, nous sommes ici pour rendre notre décision.
Ve biz de kararımızı verdik.
Et nous avons pris notre décision.
Biz kararımızı verdik.
- Notre décision est prise.
Kararımızı verdik.
Notre décision est prise.
- Aması yok. Kararımızı verdik.
C'est décidé.
- Korkarım kararımızı verdik.
- Notre avons pris notre décision.
Kararımızı verdik.
On en a parlé.
Biz de kararımızı verdik.
C'est décidé.
Seni dinledik. Kararımızı verdik.
Notre décision est prise.
Kararımızı verdik.Yarın akşamki geri vokallere katılacak kişi,
Nous avons le résultat. Avec les choeurs... demain soir, la gagnante du concours...
Bu mekanların, kalabalıklara ruhen ve bedenen muhtaç oldukları Noel coşkusunu..... kıtı kıtına tesis edeceği izlenimiyle pek azımız bir fon oluşturarak yoksullara yiyecek, içecek ve yakacak almaya karar verdik.
Comme ces institutions peuvent à peine offrir la joie de Noël aux corps et aux esprits des démunis, nous tentons de trouver des fonds pour leur payer à manger, à boire et de quoi se réchauffer.
Biz kararımızı verdik, lordum.
- Nous sommes résolus!
Kararımızı verdik.
La situation est claire.
İğnelemelerinden usandım. Boşanmaya karar verdik ve yapacağız.
J'en ai assez de vos sarcasmes.
Bunu belli bir yolla yapmaya karar verdik. Sanırım buna uymalıyız.
On devrait s'en tenir à ce qu'on avait décidé.
Ama biz eğer Allison'la barış içinde yaşayacaksınız... bir kısım kurallara uymanız gerektiğine karar verdik.
Peut-être, mais on s'est dit qu'on devait fixer des limites si on voulait vivre en paix avec nous-mêmes.
Öncelikle, hükümetimiz ile yaptığımız çalışmalar sonucu ülkemizin birinci derece afet bölgesi olmasına karar verdik.
J'ai de plus, avec le gouvernement fédéral, déclaré cet État zone sinistrée.
Aklımız senin davranışın üzerine kilitlendi, Marco ve güvenimize lâyık olduğunu kanıtlaman gerektiğine karar verdik.
Notre esprit rumine votre conduite, Marco, et nous avons décidé que vous devez nous prouver que vous méritez notre confiance.
- Bu fikri uygulamaya karar verdik. Hareket planımız basit.
Nous avons décidé de mettre cette idée en application pour notre compte!
Adabımızı göstermeye karar verdik.
Nous avions décidé d'utiliser nos bonnes maniéres.
Bay Mattei, TIME dergisi olarak sizi kapağına taşımaya karar verdik. Hayatınızı ve çalışmalarınızı konu edeceğiz.
M.Mattei, TIME Magazine se propose de faire un reportage sur votre parcours
Sam ve ben, yalnızlığımızın sınırlarını çizmeye karar verdik.
Sam et moi avons décidé de traverser la frontière entre nos vies solitaires.
Çılgın arkadaşım Estelle'le Hawaii tatilindeydik.Üç günlüğüne Los Angeles'a uğramaya karar verdik.O kendi kızını ziyaret ederken ben de kendiminkini edeyim dedim.
- Grand-mère?
Kardeşim ve ben hostes olmaya karar verdik çünkü, bu şekilde pilot olacağımızı düşünüyorduk.
Ma sœur et moi sommes devenues hôtesses... pensant que c'était comme ça qu'on devenait pilote.
Paramızı daha önemli şeylere saklayacağımıza karar verdik.
On préfère économiser pour des choses plus importantes.
Ku Klux Klan'ın plaklarımızı yaktığı... benim de satanist olmakla suçlandığım... o turnenin ardından... bir daha turneye çıkmamaya karar verdik. Bıkmıştık.
Après la dernière tournée, celle où le Ku Klux Klan a brûlé nos disques, et où on m'a pratiquement taxé de satanisme, nous avons décidé d'arrêter les tournées.
San Francisco'da şansımızı denemeye karar verdik.
On a décidé de tenter notre chance à San Francisco.
Artısını eksisini ölçtük biçtik ve zamanımızın ve kaynaklarımızın kullanılması açısından makul olmadığına karar verdik.
On a pesé le pour et le contre et euh... c'était un gâchis déraisonnable de temps et de moyens.
Dehamızı takdir edemeyen insanların kendilerine ne kadar yazık ettiklerine karar verdik ama kitabın onlara biraz da olsa yardım edeceğini umuyorduk yine de kimse bizi tam anlamıyla takdir etmedi.
Il nous a paru triste que les autres ne sachent pas apprécier notre génie. Espérons que ce livre les y aidera un peu, même si nul n'y parviendra jamais vraiment.
Her ikimizin de, motorları, buluttan çıkınca durdu, ve, anti madde stokumuzun boşalması nedeniyle, her ikimizde motorlarımız çalışır durumda tutmak için proton patlamaları yapmaya karar verdik... ama bundan sonra, tecrübelerimiz farklılaşıyor.
Nos moteurs ont calé. Nos réserves d'antimatière se sont taries. Puis on a déclenché les avalanches protoniques pour relancer les moteurs.
Yaptığımız işi yaymanın en iyi yolunun sokağa çıkmak olduğuna karar verdik.
La meilleure façon de passer le mot, c'était de faire les rues.
Kimseyle beraber olamadığımız için hıncımızı pastalardan almaya karar verdik.
Comme on fait plus l'amour, on s'est vengé sur les gâteaux.
Kararımız kesin! Bir grup olarak, artık bu söz yüzüklerini takmamaya karar verdik!
{ ad ( 1001,0 ) } Un appeau peut les attirer d'une distance de 3 km.
Bunu takdir ediyorum, Jeff. Ama seninle yaptığımız anlaşmanın sınırlarını genişletmeye karar verdik.
Je comprends, Jeff, mais après réflexion, on a décidé d'élargir notre zone de confort.
Analiz etmeye başlamadan önce, eski bir meslektaşımıza gereken saygımızı ödememiz gerektiğine karar verdik.
Nous avons décidé de rendre hommage à notre collègue.
Hepimiz, hayatlarımızın en acı kararını verdik.
C'était la décision la plus pénible de notre vie.
Arkadaşımız Tery'le birlikte takvim hazırlamaya karar verdik.
Alors on a créé ce calendrier, avec notre ami Terry.