English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Konuşmadı

Konuşmadı translate French

5,182 parallel translation
- Em, onunla daha konuşmadın mı?
Tu lui as parlé?
O zamandan beri onunla konuşmadın mı?
As-tu parlé avec elle, depuis?
- Kimseyle konuşmadı mı peki?
- Et il n'a parlé à personne?
- Konuşmadıklarını söylemiştin.
Vous disiez qu'ils ne se parlaient pas.
- Çocuklarla konuşmadın mı?
Tu n'as pas parlé aux enfants? Non.
Ama o zamandan beri bu konu hakkında hiç konuşmadık.
On n'en a jamais vraiment reparlé depuis.
Dün geceden beri konuşmadık ama sen herkese yattığımızı duyurmuşsun.
On s'est pas parlé depuis hier soir et tu répands la rumeur qu'on a couché ensemble?
- Bana bağırıp dairemden taşındığını söylediğinden beri konuşmadım.
Euh, pas depuis qu'elle a appelé pour hurler après moi. et annoncé qu'elle quitte mon appartement.
Bun neden hiç konuşmadım anlamışsındır.
Tu peux comprendre pourquoi je n'en n'ai jamais parlé.
- Hayır, daha konuşmadım.
- Non, pas encore.
Don Pietro'yla hiç konuşmadı.
Il parlait pas comme ça à Don Pietro.
Hiç konuşmadım.
Je ne lui ai pas parlé.
Yani onunla benim hakkımda konuşmadın öyle mi?
- Vous ne lui aviez pas parlé de moi.
Benimle hala konuşmadığını düşünürsek bu biraz zor olabilir.
Ça risque d'être difficile, étant donné qu'il ne m'adresse plus la parole.
- Tahmin edeyim, Harry ile hiç konuşmadın.
Laissez-moi deviner. Vous n'avez pas parler à Harry.
Biliyorum biraz ani oldu. 8 aydır konuşmadığımızı düşünürsek. Bana karşı artık hislerinin olmadığını da söylemiştin.
Je sais que c'est un peu venu de nulle part, considérant qu'on ne s'est pas parlé depuis 8 mois et que tu as dis que tu n'avais plus aucun sentiment pour moi.
- Onunla hala konuşmadın mı?
- Tu lui as parlé?
- Daha onunla konuşmadın mı?
- Tu lui a parlé?
Onunla konuşmadın yani.
Alors, vous ne lui avez pas encore parlé.
Bürodaki adamım henüz konuşmadıklarını söylüyor.
Mon homme au Bureau dit qu'ils ne se sont pas parlé.
- Bugün? - Daha konuşmadım.
Vous ne lui avez pas parler aujourd'hui?
Kimse onunla konuşmadı.
Personne ne lui a parlé.
Konuşmadın, sadece ses çıkardın.
Pas des mots, seulement des sons.
Biliyorsun, geçen yıla kadar birbirimizle neredeyse 5 kelime bile konuşmadık babam öldüğünden beri yani ve sen ve benim bence, babam bu halimizi severdi gibime geliyor.
Tu sais, depuis l'année dernière, on ne s'est même pas dit 5 mots depuis la mort de mon père, et je sens que toi et moi, papa aurait aimé cette version de nous deux.
Benim vampir olduğumu öğrendiği ve onu öldürmek istediğimi sandığından beri onu görmedim, konuşmadık da.
Je ne l'ai pas vu ni parlé depuis qu'il a découvert que j'étais un vampire et qu'il a pensé que je voulais le tuer.
Hayır, yani... daha bunu konuşmadık bile.
Non... On en a même pas parlé.
Konuşmadığından emin olmak için onu gözetliyordun.
Vous l'avez espionné pour vous assurer qu'elle ne parlerait pas.
Düşündüğü ve konuşmadığı sürece iyi olacak.
Elle s'en tirera, tant qu'elle réfléchit et ne parle pas.
- Ailem hakkında fazla konuşmadığımı da farketmişsindir.
Tu as aussi dû remarquer que je parle peu de ma famille.
Neden benimle konuşmadın?
Pourquoi n'es-tu pas venue me parler?
- Hayır, biz bu gün konuşmadık ya da mesajlaşmadık. Gel bakalım.
On n'a pas... parlé ni textoté, donc...
Hiç konuşmadık.
Nous n'avons jamais parlé.
Hiç konuşmadı.
Il n'a rien dit.
Birileri konuşmuş olmalı. Benim konuşmadığım kesin.
Quelqu'un a dû parler, et c'est certainement pas moi.
Hastings, saldığımız adam. Yetkililere konuşup konuşmadığını biliyor muyuz?
Hastings, celui qu'on a relâché... sait-on s'il a parlé aux autorités?
Saygısızlık etmek istemem ama hepimiz adına konuşmadığınız için oylama yapıp sonucun ne olacağına bakmamız gerekiyor.
Avec tout le respect que je vous dois, puisque vous ne parlez pas en notre nom à tous, nous devrions voter et ensuite voir où nous nous situons.
Bekle, onunla konuşmadın mı?
Attendez, vous ne lui avez pas parlé? Est-ce qu'elle a fait tout qui en haut?
Aslında onunla doğrudan doğruya konuşmadım.
Je ne lui ai pas vraiment parlée, verbalement parlant.
- Hayır, spayı konuşmadık.
Non, on n'a pas parlé des thermes.
Yani, bu konuyu çok konuşmadık da.
Mais on n'en a pas vraiment parlé.
-... hiç konuşmadınız mı?
- à l'un de ces Super PAC?
Henüz Acosta'ları suçlayacak bir şey konuşmadılar. Ama bir sevkiyat yaptıklarını söyleyebilirim.
Ils n'ont encore rien dit qui pourrait compromettre les Acostas, mais je peux vous dire qu'ils ont une livraison qui arrive.
609'la başlayan bir numara. Kimse konuşmadı.
- Le numéro... commence par un 609, mais j'ai eu personne.
- Sen konuşmadığın için.
- Parce que toi non.
Acaba kocanızla, güvenlik ekibine katılmak istemem ile ilgili konuşup konuşmadığınızı merak ediyorum.
Je me demandais si vous aviez eu l'occasion de parler à votre mari de mon désir de rejoindre son service de sécurité.
Biliyor musunuz, Haziran'da Virginia'dayken tarzınız çok sevimli geliyordu. Ama - 50 derece sıcaklıkta, hiçbirimizin 4 aydır ailesiyle konuşmadığı bir ortamda hiç de öyle gelmiyor.
Votre attitude était charmante en juin en Virginie, mais ici, à - 10 °, quand nous n'avons pas parlé à nos familles depuis 4 mois, ça l'est moins.
Malik'in ebeveynleriyle konuşmadığıydı.
Malik n'a pas parlé à ses parents.
Benimle konuşmadın.
Tu m'as pas vu.
Biz hiç konuşmadık ve bilmiyorum belki de bir şeyler söylemem gerekirdi.
Je ne sais pas ce que je dois dire.
Konuşmadı.
Non.
Pek konuşmadık.
On a peu parlé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]