Kötü zamanlama translate French
401 parallel translation
Kötü zamanlama, hepsi bu.
Mais j'y suis obligée.
Kötü zamanlama.
Je vois que je tombe mal.
Kötü zamanlama.
Ce n'est pas le moment. Je l'ouvre?
Kötü zamanlama mı?
Mauvais moment?
- Üzgünüm, kötü zamanlama.
- Je tombe mal.
Dilerim gelebilirsin, babalık, ama bu hafta çok kötü zamanlama.
J'aimerais bien, papa, mais ce n'est pas le moment.
- Kötü zamanlama, ha?
C'est con. C'était pas le moment.
Kötü zamanlama.
Mal synchronisés!
Kötü zamanlama.
C ´ est pas le moment.
- Evet, çok kötü zamanlama, Jamie.
- Non vraiment pas, Jamie.
- Kötü zamanlama değil mi?
- Mauvais moment, hein?
- Kötü zamanlama mı?
- C'est pas le bon moment?
Sadece kötü zamanlama deyip geçmek gerek.
Mettre ça au compte... D'une mauvaise coordination.
Kötü zamanlama Dedektif.
Mauvais timing, inspecteur.
- Kötü zamanlama.
- Rien d'alarmant.
- Kötü zamanlama. Uygun olmadı.
Ce n'est pas le moment?
Daha kötü zamanlama olamazdı.
C'est vraiment pas le moment.
Kötü zamanlama mı?
Je tombe mal?
- Ups, kötü zamanlama.
- Oh, mauvais timing.
Kötü zamanlama, Jacquart. Tam bir selin ortasındayız
Vous tombez en pleine inondation.
Kötü zamanlama.
Dommage.
Hayır ama kötü zamanlama diyelim.
Non. Et ça tombe vraiment mal.
Kötü zamanlama budur işte...
Ça doit être un mauvais karma.
Bu kötü zamanlama için özür dilerim.
Je suis désolée de partir à un aussi mauvais moment
- Kötü zamanlama.
Je n'ai pas le temps. Je vous contacterai.
Kendime bunun kötü şans kötü zamanlama ya da Elçilerin arzusu olduğunu söyledim.
Je me suis toujours dit que je n'avais pas eu de chance... que c'était la volonté des Prophètes.
- Kötü zamanlama.
- Pas le bon moment?
Kötü zamanlama.
On a manqué de chance.
- Kötü zamanlama.
II serait temps, non?
Çok kötü bir zamanlama bu! Olabilecek en kötü zamanlama!
Ça arrive au plus mauvais moment possible!
Evet, epeyce kötü bir zamanlama.
On a vraiment choisi le moment!
- Kötü bir zamanlama.
- Le moment est mal choisi.
- Ne kötü bir zamanlama hissin var.
- Tu choisis mal ton moment.
Hem de kötü bir zamanlama.
Le moment aussi.
- Kötü bir zamanlama.
- Pas maintenant.
Sorun değil. Muhasebecim kötü bir zamanlama dedi.
Mon comptable ne m'a pas félicité.
Kötü bir zamanlama.
T'es chiant. T'es égoïste.
Bay Holmes, şaka için kötü bir zamanlama.
Holmes, les plaisanteries ne sont pas de mise.
Zamanlama daha kötü olamazdı.
Ça ne pouvait pas plus mal tomber.
Zamanlama da kötü.
Ça tombe mal.
Kötü... zamanlama.
La poisse.
Kötü bir zamanlama. Daha sonra gelebilir misin?
Ca t'ennuie de repasser plus tard?
Daha kötü bir zamanlama yapamazdın.
Tu as choisi le pire moment.
Bunun ilişkilerle veya seninle bir ilgisi yok. Zamanlama kötü.
Tu n'es pas en cause, c'est pas lié à ce soir.
Hayatımda daha kötü bir zamanlama görmedim.
Je n'ai jamais vu de moment si mal choisi.
Zamanlama kötü ama Campari reklamını hatırlıyor musun?
Je sais que ça tombe assez mal, mais tu te rappelles la pub Campari?
Kötü bir zamanlama.
Ce n'est pas le moment.
Zamanlama daha kötü olamazdı.
Ça ne pouvait pas tomber plus mal.
Şu an kötü bir zamanlama değilse. Belki de, daha sonra gelmeliyim.
A moins que ce ne soit pas le moment?
Zamanlama kötü olabilir ama oğlum için bir imza verir misin?
Je sais, le moment est mal choisi, mais j'aimerais un autographe pour mon fils. Il te vénère.
Kötü bir zamanlama, tam bağbozumu sezonuna geldi diyorum.
Je disais simplement que ça tombe mal, en cette saison
zamanlama 22
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü mü 170
kötü görünüyorsun 48
kötü değil 112
kötü görünüyor 44
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü mü 170
kötü görünüyorsun 48
kötü değil 112
kötü görünüyor 44