English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kötü haber

Kötü haber translate French

2,352 parallel translation
Kötü haber ; bu ATM'lerin... -... iki kapısı var.
Le problème, c'est que ces distributeurs... en ont deux.
Kötü haber olduğunu bilemezdin.
Tu ne savais pas que c'était de mauvaises nouvelles.
Ne oldu, doktordan kötü haber alınca kafayı mı sıyırdın?
Le docteur vous a annoncé la nouvelle et vous avez craqué?
Kötü haber.
Mauvaise nouvelle.
Kötü haber ise : Hiçbir şey yapmıyor!
La mauvaise, elle ne fait rien du tout!
Peki, iyi ve kötü haberi duyduk geriye bir tane daha iyi haber kalmış olmalı, değil mi?
Un vieux copain de l'armée? - Il était avec Sweets. - Sweets s'est saoulé lui aussi?
Tamam, teşekkürler. Önce iyi haber mi, kötü haber mi?
Tu veux la bonne ou la mauvaise nouvelle d'abord?
Biraz, bilirsin işte genellikle önce kötü haber söylenir böylece konuşma iyi biter.
On aime la mauvaise d'abord pour que la conversation finisse bien.
Tamam o zaman, kötü haber ne?
Quelle est la mauvaise alors?
İşte böyle, her zaman önce kötü haber, sonra iyi haber.
Tu vois? La mauvaise nouvelle d'abord, puis la bonne.
Kötü haber tez duyulur.
Les mauvaises nouvelles vont vite.
Daha fazla kötü haber mi?
Mais tu portes ta tenue des coups vite faits.
Kötü haber ise iki saat yol gidip sihirli kasketi götürmen gerek.
Mauvaise nouvelle, tu dois conduire 2 h pour rapporter une visière magique pleine d'arcs-en-ciel.
Kötü haber. Hizmetçim işten ayrıldı.
Ma femme de ménage a démissionné.
Kötü haber nedir, Bay Beal?
Mauvaise nouvelle, M. Beal?
Kötü haber getirmeyi sevmiyorum ama bu röportajlar düşündüğümüzden daha önemli.
J'aime pas annoncer les mauvaises nouvelles, mais ces interviews sont très importantes.
Kötü haber ise ben de buradayım.
La mauvaise nouvelle? Moi aussi.
Kötü haber nedir?
Quelle est la mauvaise?
... kötü haber alacağım.
on va me donner de mauvaises nouvelles.
- Kötü haber nedir?
Et la mauvaise nouvelle?
Kötü haber ; Veracruz, hamlesini beklenenden erken yaptı. Aslında bu gerçekten yolda bir tanıdıkla karşılaşınca haberdar oldum.
La mauvaise nouvelle, c'était que Veracruz était en marche... un fait que j'ai appris quand je suis tombé sur un visage connu.
Aslında kısa zamanda çalışır hâle getirebiliriz. Kötü haber?
En fait, elle devrait être de retour en ligne sous peu.
Dinle Holly, bu insanları tanıyorum. Ve o sadece kötü haber getirir.
Holly, je connais les gens, il vaut mieux l'éviter.
Kötü haber.
Petit coup sur le terrain.
Kötü haber ise, asla kendince zamanı olmadığından kafayı yiyecek.
Mais il sera devenu dingo avant d'avoir accompli le quart de sa peine.
Kötü haber kızını programa girmekle ilgilenmiyor
La mauvaise nouvelle, c'est que votre fille ne semble pas du tout intéressée par ça.
Kötü haber ise artık gölde tekneyle gezilemeyecek olması mı Arşimet?
Donc c'est la fin des balades en bateau?
Kötü haber.
Pas des rigolos.
- Müteahhit. - Melter için kötü haber,..
Le promoteur.
Ben de kötü haber almayı bekliyordum.
J'attendais une mauvaise nouvelle.
Kötü haber bu şeyler süper feromon yapmak için değil. Babama her ne oluyorsa bu bir çeşit aşk iksirinden dolayı değil.
La mauvaise nouvelle, c'est pas pour des phéromones, alors quoiqu'il se passe avec mon père, c'est pas à cause d'un philtre d'amour.
Kötü haber. DNA takibi negatif çıktı.
Mauvaise nouvelle, l'ADN n'a rien donné.
Kötü haber : Kaçırılmışlar.
La mauvaise : ils ont été enlevés.
Kötü haber ; Cubs kaybetti. İyi haber ;
Mauvaise nouvelle, les Cubs ont perdu.
Kötü hissederse bana haber ver.
Dites-moi si elle a l'air de ne pas aller bien.
Bu kötü bir haber.
C'est la mauvaise nouvelle.
Korkarım ona kötü bir haber verdim. Taşlar sahteydi.
Quoi?
Evet, tespit eden için iyi, öldüğünü haber verecek için kötü.
Utile pour un batteur, pas pour prononcer la mort.
"Kötü haber, ölmüş."
"La mauvaise : elle est morte."
- Artık tecavüzden yargılanıyorsun. - Kötü haber nedir?
- La mauvaise nouvelle?
* Kötü ruhlu yaşlı cadının öldüğünü haber verelim herkese *
Alors, qu'en pensez-vous, Ms. Juillet?
* Kötü ruhlu yaşlı cadının öldüğünü haber verelim herkese *
Tu étais incroyable, elle était juste bien. Et cette chanson? Une horreur.
Ah, Jo. bak tatlım üniversite paran için kendimi kötü hissediyorum ama bu heycanlanmamalısın anlamına gelmiyor asıl önemli olan CMu üniveristesi demek istiyorum ve eğer bu motoru bitrirsem, veya mimarlık bursundan ne haber?
Jo. Écoute, ma chérie, je culpabilise pour l'argent de tes études. Mais ça ne veut pas dire que tu ne dois pas être excitée.
- Olamaz. - Çok kötü bir haber gerçekten.
Je sais les nouvelles sont alarmantes.
Yani düşündüğünden fazla olması kötü bir haber mi oluyor?
Il est donc plus que vous avez pensé, et ce est en quelque sorte de mauvaises nouvelles?
Hastaları dışarı çıkartıp kamyonetlere bindirmeye başlayın. Kötü adamları görürseniz de bana haber vermeyi ihmal etmeyin.
Sortez les patients... mettez-les dans les camions et dites-moi si vous voyez quelqu'un.
Anlaşma sırasında Fuld'un kötü bir haber almadığına emin ol.
CHRIS FLOWERS EXPERT EN RACHAT DE BANQUE Vérifie que Fuld ne garde aucune mauvaise nouvelle pour lui.
Kötü haber, ilacımız bitti.
Mauvaise nouvelle, on a plus de médicaments.
Selam, Carol, nasılsın? Aman Tanrım, bu çok kötü bir haber. Carol tatlım, biz hep senin yanında olacağız.
Si c'était toi... tu prendrais le magazine et tu le poserais par terre et tu pisserais dessus, car t'es un chien, et t'es stupide, et t'as un ongle de pied bizarre au dessus de ton coude.
"Bu servis için çok kötü bir haber olabilir."
"Ça pourrait être de mauvaises nouvelles pour le service."
Dean'la konuştuğumu haber vermek için aramıştım ve korkarım ki haberler kötü. Kabul edilmedin.
- Je voulais te dire que j'ai eu le responsable des admissions et... ce n'est pas une bonne nouvelle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]