English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kırk

Kırk translate French

2,753 parallel translation
Evet, kırk yedisini de okudum.
Tous les 47, oui.
Kırk yedi e-postamı alıp onları güzel bir şeye dönüştürdüğün için teşekkür ederim.
Merci d'avoir lu mes 47 courriels et de les avoir transformés en une chose splendide.
Evimize kırk kişiyi sığdırabiliriz, değil mi?
Notre appartement peut contenir 40 personnes, hein?
Evet. Onu almazsam günde kırk kere işiyorum.
Oui, sinon je fais pipi 40 fois par jour.
Kırk yılı aşkın süredir ailelerinin olan çiftlikleri Citibank tarafından borcu ödenmediği için kendi mülkiyetlerine geçirilmiş.
Leur ferme, qui était dans la famille depuis 40 ans, vient d'être saisie par Citibank.
Avrupa'dan kırk yıl önce ayrıldım çünkü sosyalizm orada fırsatları öldürüyordu.
J'ai quitté l'Europe il y a 40 ans car le socialisme l'avait paralysée.
- Kırk dolar, Te...
- 40 dollars de Terre...
Kırk dolar!
Quarante dollars!
Her birimize 10, 20, 30 44, kırk beş düşüyor.
On a 10, 20, 30, 44 500 $ chacun.
Kırk litre.
Trente-huit litres?
- Kırk bin dolar mı?
- Quarante mille dollars?
O zaman kırk kişiyiz.
Vous n'êtes qu'une quarantaine?
Kırk yıllık okuryazar gibi olmuşsun, buna sevindim.
Vous écrivez comme un professionnel et je suis heureux.
- Kırk beş derece sol dümen.
- Quarante-cinq degrés barre à gauche.
- Çarpışmaya kırk beş saniye. - Torpido ateşlendi mi?
Cette torpille est-elle armée?
Kırk saniye sonra şu tepece olacak.
Dans 40 secondes, elle sera sur cette montagne.
Onu gerçekten irdelediğinizde, yani öylesine içmediğinizde, kılı kırk yardığınızda, şarabı ortaya çıkaranın toprak olduğunu anlarsınız.
Quand vous le dégustez sérieusement, quand vous ne buvez pas rien que pour le plaisir, quand vous y allez à la diafoirus, c'est réellement le sol qui détermine le vin.
Şey, ismimizi yazdırdım ama kırk beş dakika bekleyeceğiz.
J'ai donné nos noms, mais il y 45 min d'attente.
Ben senin bir üst amirin değilim, aramızda muhtemelen kırk kişi var.
Je ne suis pas votre supérieur direct. Il y a au moins... 40 personnes entre nous.
Çılgın bir kırk sekiz saat geçirdim.
- J'ai vécu 48 h de folie.
Ben kırk yaşında bir adamım.
J'ai 40 ans!
Jim, iki metre boyun var ama kırk kilosun.
Jim, tu fais 1 m 85 et tu pèses 40 kg.
Ama koltukla ilgili şu var ki... Alıp da haftada kırk saat ve aylarca üzerinde oturmadan anlayamıyorsun.
Mais ce qu'il y a, avec les fauteuils, c'est qu'on ignore s'ils sont bien avant de s'être assis dedans 40 heures par semaine pendant un mois, mois après mois.
Kırk yaşının üzerinde zeki, ilginç ve evli olmayan bir adam bulmak ne kadar zor, bir fikrin var mı?
Avez-vous idée de ce que c'est que de rencontrer un homme intelligent, intéressant et disponible - de plus de 40 ans?
Yedi dolar, kırk dokuz sent.
Sept dollars et trente-neuf cents.
Öteki kurban, kırk yaşlarında beyaz bir adamı tarif etti.
La victime décrit un homme blanc dans la quarantaine.
Başka bir daireye girdi. Kırk.
Il est entré dans un autre appartement.
Kırkıncı...
Il y a 40...
Kırkına basacak.
Il va avoir 40 ans.
Sanırım isteyebilirsin ama kırk yıldır buralardayım ama bunu hiç beceremedin.
Je suppose que si. Mais je suis là depuis 40 ans et tu ne l'as jamais été.
Ben kırk yaşındayım.
J'ai 40 ans.
Buradan kırk kilometre kadar kuzeydeydi.
Au nord, à 40 km.
Beş saat, kırk dakika.
5 heures et 40 minutes.
Tebrikler, kadınlığı kırk yıl öncesine çevirdin.
Bravo! Tu renvoies les femmes 40 ans en arrière.
Dolayısıyla muhatap olacağın insanlar kılı kırk yaran baş belaları olabilirler.
Tu vas donc devoir t'occuper de personnes... OK, parfois des emmerdeurs collets-montés.
Siteye kırk tane mesaj gelmiş ve hepsi de Jennifer'la mı ilgili?
On a 40 commentaires sur le site et il n'y en a que pour Jennifer?
Eşini kaybedeli kırk yıl olmuştu.
Il avait perdu sa femme depuis 40 ans. Il savait ce que c'était d'être seul.
Kılı kırk yaran Sean McNamara bir karın germe ameliyatında çuvallamaz.
Le méticuleux Sean McNamara ne foire pas une abdominoplastie.
Hem arayıp sormuyorsun hem de benim kırk yıllık arkadaşıma kafa mı tutuyorsun sen?
Tu te permets de ne pas m'appeler et de ne pas prendre de mes nouvelles et en plus tu te permets de parler comme ca avec mon meilleur ami?
On dakika kırk saniyen kaldı.
Il te reste 7 minutes et 40 secondes!
Onu biliyorum. O yüzden yüzde kırk için anlaştı benimle.
C'est pour ça qu'il bosse pour 40 %, ça fait 60 en plus pour moi.
San Martino'da bu sabah kırk kişi daha buldular.
Ce matin, à San Martino, ils en ont trouvé quarante autres.
- Çok zamanımı aldı, bir kırk, kırk beş dakika sürmüştür.
- J'ai passé du temps. 40, 45 bonnes minutes.
Durastrongdan kırk galon çöp poşeti.
Durastrong, 40-gallon trashliners.
Kırk saniye. Kırk dokuzuncu cadde. Elli yedinci.
42e rue. 49e. 57 e.
Eğer Powers saf dışı ederse BMW'yi yüzde kırkını ödeyerek alacak.
Si Powers l'élimine, je vous fais 40 % sur une BMW d'occasion.
Biz, insan ırkı olarak yarattığımız ekolojik sürdürülemezlik sorunuyla karşı karşıyayız. Toksik yükleme ve iklim değişikliği yarattık.
Nous, l'espèce humaine, faisons face avant tout, au problème de non-soutenabilité écologique, que nous avons créé, de l'empoisonnement généralisé, nous avons créé le changement climatique.
O kırk yaşında.
Il a 40 ans.
1918'de İspanyol Gribi ortaya çıktığında insan ırkının yaklaşık % 5'ini öldürmüştü.
En 1918, la grippe espagnole a tué près de 5 % de la population mondiale.
Birini özellikle ırkına dayanarak hedef alırsan, bu ırkçılık olur.
S'en prendre à quelqu'un à cause de sa race, c'est du racisme.
Bilimsel bir müdahele olmadan insan-yaratık ırkı oluşturma.
Un hybride humain-extraterrestre sans intervention scientifique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]