Olmadığını biliyorum translate French
3,884 parallel translation
Ama ikimizi birden indirecek kadar hızlı olmadığını biliyorum.
Mais je sais que tu n'es pas assez rapide pour nous avoir tous les deux.
Ve işte bu yüzden senin Şeytan olmadığını biliyorum.
Et c'est comme ça que je sais que tu n'es pas le Diable.
Öyle olmadığını biliyorum.
Je sais que tu ne l'es pas.
Evet müdürüm. Bunun ilk sefer olmadığını biliyorum.
Oui, directeur, je sais que ce n'est pas la première fois.
Caroline, bunu sormak için iyi bir vakit olmadığını biliyorum.
Caroline, je sais que c'est sûrement pas un bon moment.
Senin için kolay olmadığını biliyorum ama Daniel'ın aynı çocuk olmadığını aklından çıkarma.
Je sais que ce n'est pas facile pour vous, mais vous devez garder à l'esprit que Daniel n'est plus le même enfant.
Bugün bize yardım etmek zorunda olmadığını biliyorum.
Je sais que tu n'avais pas à nous aider aujourd'hui.
Yani hayır'ın "hayır" demek olmadığını biliyorum ama kesinlikle "hayır" anlamına gelen bir kelime olmalı.
Je comprends que "non" veuille pas dire "non", mais on doit pouvoir dire "non".
Şimdi sanki her şey kötü bir halüsinasyonmuş gibi yapıp, ne olacaksa olsun diyebilirdim. Ama ben bu değilim, ve senin de böyle olmadığını biliyorum.
Je pourrais prétendre que c'est une hallucination et laisser arriver ce qui arrivera... mais ce n'est pas moi, et je sais que ce n'est pas vous.
Ben bir dostum. Ve pek iyi olmadığını biliyorum.
Je suis un ami, et je sais que tu n'étais pas très bien.
Size gelmeyin dememin anlamı olmadığını biliyorum ama oradayken yanımdan ayrılmayın.
Si vous tenez à venir, vous restez avec moi.
Aile olabilmek için fazla şansımız olmadığını biliyorum.
On a pas vraiment eu l'occasion d'être une famille.
- Dürüst değil o. - Olmadığını biliyorum.
Oh, ce n'est certainement pas mr propre.
Senin için kolay olmadığını biliyorum.
Je sais que c'est pas facile pour toi.
Evet, doğal olmadığını biliyorum...
- Ouai, je sais c'est pas très naturel...
Senin suçun olmadığını biliyorum, tamam mı?
Je sais que ce n'est pas de ta faute, OK?
Ben de bunun doğru olmadığını biliyorum. Ama halletmem gereken bazı durumlar vardı.
Je suis consciente que ce n'est pas la meilleure chose, mais j'ai des circonstances inhabituelles.
Akıl okuma kapasiten olmadığını biliyorum. O yüzden sana tam olarak ne düşündüğümü söyleyeyim.
Tu n'as pas la capacité de lire dans les pensées, donc laisse-moi te dire ce que je pense.
Kolay olmadığını biliyorum,... ama sıradışı bir başarı gerçekleştirdin.
Je sais que ça n'a pas été facile, mais tu as fait un travail extraordinaire.
Babam olmadığını biliyorum.
Je sais que vous n'êtes pas mon père.
"Aramızın iyi olmadığını biliyorum." "Charlie beni biriyle tanıştırdı."
"Hey, je sais que les choses ont été bizarre entre nous", "mais Charlie m'a présenté à quelqu'un"
Günden güne hava soğuyor ve gideceğin bir yer olmadığını biliyorum.
Il fait plus froid chaque jour, je sais que tu n'as nulle part où aller.
Ama en azından yüzünü biliyorlar. Bunun ideal olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'est pas l'idéal.
Evet, benim için olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'est pas pour moi.
Çocuklar, bunun kolay olmadığını biliyorum.
Et bien, les garçons, je sais que ce n'est pas facile.
Bak, dostum. Kolay olmadığını biliyorum.
Écoute, mon grand, je sais que c'est dur.
Süslü restoranlardan hoşlanan bir kız olmadığını biliyorum. Ben de gecenin bir yarısı bu kötü muhitteki ürkütücü alt geçidi seçersin diye düşündüm.
Je sais que les restos chics, ce n'est pas ton genre, alors je me suis dit qu'un dessous de viaduc dans un quartier désert au milieu de la nuit, ça te plairait.
Sana göre şeyler olmadığını biliyorum ama düzensiz ve anı yaşamayı dene, nasıl olduğunu gör.
Je sais que c'est pas ton truc. Essaie de rentrer dans le délire, juste pour voir.
Hayal ettiğimiz gibi olmadığını biliyorum ama bunu yapabiliriz, değil mi?
Ce n'est pas ce qu'on avait imaginé, mais on peut y arriver, non?
Sert görünmeye çalışıyorsun ama görünmeye çalıştığın kadar kötü olmadığını biliyorum. Kötü mü?
Tu sais, tu joues la méchante mais je ne pense pas que tu le sois.
Çünkü orada bir şey olmadığını biliyorum.
Y a rien, dans son ordi.
Bunun sadece bir kural ihlali olmadığını biliyorum.
C'est une infraction au code.
Sana söylemekte sakınca görmüyorum çünkü deli olmadığını biliyorum. Herkes konuşuyor.
Je veux bien te le dire, vu que je sais que tu n'es pas folle, mais tout le monde en parle.
Sana ve parana ihtiyacım olmadığını biliyorum.
Je n'ai ni besoin de toi ni de ton argent.
Pek mutlu bir evlilik olmadığını biliyorum.
Ce n'était pas un mariage heureux.
Olmadığını biliyorum.
Je le sais.
Bunun bir bahane olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'est pas une excuse.
- Evet. Olmadığını biliyorum. Eğer olsaydı Sam şimdiye bizi köpek balıklarına yem etmişti.
Je sais, sinon Sam t'aurait transformé en pâtée pour requin.
Bugün olanları açıklayamam ama Katie'nin suçu olmadığını biliyorum.
On ignore ce qui s'est passé, mais Katie n'y est pour rien.
Kişisel bir şey olmadığını biliyorum.
Je sais que ce n'était rien de personnel.
Burada yatan kişinin o olmadığını biliyorum.
Et je sais que ce n'est pas elle.
Hiç umut olmadığını biliyorum ama biraz zamanımız olur diye düşünüyordum.
Je veux dire, je sais qu'elle l'est déjà cliniquement... mais... Je pensais que peut-être nous avions le temps de..
Ben de kendime "bunun anlamsız olmadığını biliyorum" derim.
Je sais que ce n'est pas inutile
Ve onda olmadığını da biliyorum, bu da demek oluyor ki tılsım ikinizden birinde.
Il ne l'a pas sur lui, c'est donc un de vous deux.
Gibbs, merhaba, kapıyı çalacaktım ama bundan nefret ettiğini biliyorum ama bu gerçekten önemli ve önemliyse seni çıkarmanın sorun olmadığını farz ediyorum ve bu gerçekten önemli.
Gibbs, salut... j'allai frapper, mais je sais que tu hais ça, mais c'est vraiment important, et je présume que si c'est vraiment important se serait pas grave de t'interrompre, et c'est très important.
Biliyorum olmadığını ama bu okulun aldığı bir karar.
Je sais qu'il peut pas, mais c'est ce que l'école à décidé.
Kolumun olmadığını ben de biliyorum.
Je sais qu'il me manque un bras.
Gerçek bir lezbiyen bile olmadığını biliyorsun, değil mi? Tabii ki biliyorum.
C'est juste une image!
Olmadığını söyleme çünkü olduğunu biliyorum.
Ne me dites pas que c'est faux. Je le sais.
Babanın, sana layık bir adam olmadığımı düşündüğünü biliyorum.
Ton père estime que je ne suis pas l'homme que tu méritais.
Babam gibi olmadığımı biliyorum... annemi ise hiç tanımadım... o halde ben kimim?
Je sais que je ne suis pas mon père. Et je n'ai pas connu ma mère. Alors qu'est-ce que je suis?