Sekiz saat translate French
803 parallel translation
- Günde sekiz saat, Bay Curtis güzel kızların arasında.
- M. Curtis passe ses journées... entouré de jolies filles.
Oldukça belli ki son kırk sekiz saat içinde nehirde değildin.
Vous n'avez pas navigué depuis au moins 48 h.
Vakit : sekiz saat harcandı. İnsan gücü olarak 46 memurun gayreti.
On a investi huit heures de travail et 46 employés.
Kırk sekiz saat boyunca yoğun bir sis çöktü.
Un brouillard est tombé pendant 48 heures.
Umalım da bundan sonra bize sekiz saat nöbet versin. - Tetikte 12 saat çok uzun.
J'espère qu'il raccourcira les tours de garde.
Yedi, sekiz saat.
Sept ou huit heures.
- Bunun Boston'a varması ne kadar sürer? - Yaklaşık yedi ya da sekiz saat, efendim.
- ll sera à Boston dans combien de temps?
Yaklaşık yedi ya da sekiz saat.
Comptez sept ou huit heures.
Yani aslında sekiz saat çalışıp tekinin bedeline ulaşıyorsun.
En somme, il te paie 1 heure de travail pour 8 heures effectuées.
Yarım saat sonra, sekiz saatlik bir seansı daha var.
Nous avons une autre session de huit heures.
Sıcaktan yanan bir gemide yirmi dört saat... limanda kaldıktan sonra, büyücüden farksız bir doktoru... veba olmadığıma ikna etmek için sekiz saat uğraştım.
24 h dans le port dans un bateau surchauffé, 8 h à essayer de convaincre un abruti de rebouteux que je n'ai jamais été exposé à la peste bubonique.
Tam olarak sekiz saat daha ararız.
On va chercher pendant huit heures.
Eğer ben bu zorluğa katlanıyorsam, Atın üstünde sekiz saat asılı duruyorsam.
Je suis crevé parce que j'ai dû me maintenir en selle avec les genoux.
Burada sadece sekiz saat çalışıyorsun.
Tu ne passes que huit heures par jour ici.
Şansın varsa sekiz saat uyursun.
Si tu as de la chance, tu dors huit heures.
Diğer insanlarla başka şeyler konuşmak için... geriye tam sekiz saat kalıyor.
Il te reste huit heures pour parler d'autres choses avec d'autres gens.
Sekiz saat sonra onu katırla getirdiler.
Huit heures plus tard, ils l'ont remontée à dos de mule.
Sekiz saat toprak sürmüş galiba.
Il a dû bêcher ses 8 heures, quelle santé!
Günde sekiz saat. Altı saat ders ve iki saat etüd.
Huit heures par jour : six consacrées à la classe et deux de travaux pratiques.
Bu da sekiz saat 20 dakika eder.
Soit 8 heures 20 minutes.
En fazla on sekiz saat. Daha fazla değildir.
18 heures, pas plus.
On sekiz saat.
18 heures...
Bütün itirazlarımı sıralamam en az sekiz saat sürer.
Je ne pense pas pouvoir énumérer toutes mes objections en quatre heures. Je pense que j'aurais plutôt besoin de huit heures.
USS Yorktown sekiz saat içinde bizi bekliyor.
L'USS Yorktown nous attend dans huit heures.
Bir sekiz saat daha alacak.
Ca prendra 8 heures.
Operasyonun her aşaması sekiz saat öne alındı.
Avancez l'opération de 8 heures.
İstediğim şeyleri vermeniz için size sekiz saat veriyorum.
Je vous donne huit heures.
Saat sekiz.
Huit heures!
Bu bayanlar günde sekiz saat bakıma alıyorlar.
Comment allez-vous?
Saat sekiz gibi beni almaya gelip etrafa göz atabilirsin. Bunu sağlayabilirim.
Vous viendrez me chercher à 8 heures, j'y compte.
Saat sekiz buçuk.
II est 20h30!
Saat kaç? Neredeyse sekiz.
- Il est presque 20 heures.
Bu ne azim! Pazar sabahı saat sekiz olmadan mı?
Un dimanche matin avant 8 heures, c'est courageux.
Onu dün değil evvelki gün saat sekiz civarında... görmüştüm.
- Avant-hier, je l'ai aperçu sur le coup de 8h.
Benim süitte saat sekizde içki, sekiz buçukta da yemek yiyeceğiz.
Dînons ensemble, ce soir, dans ma chambre.
Saat sekiz gibi başlayacaklardır.
Ils commenceront sûrement avant 8h.
Saat sekiz buçuk civarında.
Il devait être 8 h 30.
Onu saat sekiz gibi sizin eve getirmeye çalışacağım.
J'essaierai de vous l'amener à 8 h.
Bu sabah saat yedi ile sekiz sıralarında.
Entre 7h et 8h ce matin.
Sekiz kırık kaburga kemiği ve tuzlu suda 11 saat geçirmenin rolü olabilir.
Huit côtes brisées, 11 heures dans l'eau, c'est plutôt ça.
Ellen sekizde dedim ve daha saat sekiz olmadı.
Ellen, quand je dis 8 h, c'est 8 h.
Ellen şu anda saat sekiz.
Il est 8 h, maintenant.
Saat neredeyse sekiz oldu. Bim... bim... sekiz!
Il est huit heures!
Sekiz, dokuz saat.
Huit, peut-être neuf heures.
Gün batımına sadece sekiz buçuk saat kaldı.
Et plus que 8 heures à marcher en plein soleil.
Saat sekiz Majesteleri.
Huit heures, Votre Majesté.
Saat sekiz mi dedin?
Huit heures, dîtes-vous.
- Saat sekiz, Albay.
- Huit heures à l'horloge.
- Saat sekiz!
- 8 h sonnées.
Merak etme, saat daha sekiz.
T'en fais pas, il est que 8h.
Saat sekiz ama hava hala aydınlık.
Il est déjà huit heures du soir et il fait encore jour!
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 07 28
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 07 28
saat 3 195
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saatler 39
saat 06 26
saat geç oldu 36
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saatler 39
saat 06 26
saat geç oldu 36