English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sen bak

Sen bak translate French

9,677 parallel translation
Bu yüzden hapse girmeyeceğin bir anlaşma yapmak istedin çünkü öldü dediğin bebeğe sen bakıyorsun.
Vous voulez une peine avec sursis parce que vous élevez la fille que Lynn croit morte.
Noreen, buralara artık sen bakıyormuşsun.
Noreen. Apparemment, c'est toi la chef, maintenant.
! Bak bak sen.
Alors, alors.
Sen etrafa bak. Ben de onlardan bir iz arayacağım.
Je vais voir su je peux les traquer.
Sana yıllardır bakıyorum ve sen benden uzun yaşayacaksın.
Ça fait des années que je m'occupe de vous et vous allez vivre plus longtemps que moi.
Bak, gitmeyi sen seçtin.
C'était ton choix de partir.
Sen işine bak.
- Rameute les troupes.
Bak sen şu gözlükçülere...
Regarde ça, La Binocle!
Bak şimdi, sen 36 ay sonra çıkacaksın, değil mi? - Evet!
Bon, écoute, tu sors dans 36 mois, pas vrai?
- Evet, bak sen şu işe.
Oui. Etonnant, hein?
Bak, burada neler döndüğünü bilmiyorum, ama sen yarışmayı kaybetmemiz için uğraşı...
Ecoutes, je ne sais pas ce qu'il se pase ici. mais vous ête en train d'essayer de nous faire perdre cette comp...
Bak sen, bayanlar çoktan keyif alıyor gibi görünüyor.
On dirait que les miss s'amusent déjà.
Şuna bak sen! O anca benim limanıma girdiğinde kendini buluyor.
Il adorait jouer la petite pute avec moi.
Erkek kardeşin cinayete kurban gitti. Sen ise burada Su Bahçeleri'nde oturmuş, hiçbir şey yapmadan göğe bakıyorsun.
Ton frère a été assassiné... et tu es assis là, dans le Jardin des Eaux regardant le ciel sans rien faire.
Sen sınavı geçmeye bak.
Réussis le test, voilà tout.
Sen ne bakıyorsun be?
Qu'est-ce que tu regardes?
Şerefsize bak sen.
Quel con.
Şu çoraplara bak sen.
Regarde ces chaussettes...
- Tesadüfe bak sen.
C'est une coincidence.
Bak sen.
Regardez qui est là.
Sen de internetten nasıl çocuklar gibi eğlenilir ona bak.
Tu cherches sur Google comment avoir un divertissement enfantin.
- Bak sen suna...
- Voyez-vous ça. - Jimmy.
Sen yola bak.
Regarde la route.
- Bayıldı. - Bak sen şu işe.
Elle les a adoré.
Bak sen, yüzüne renk gelmiş resmen.
Regardez ça. Tu es rayonnante.
- Bak, sana nasıl duygusal yönden ifadesiz olacağını söylemem ilişkisiz genç kadın sen de laboratuvarımı yönetişime karışma.
- Je ne te dis pas comment être une fille sans émotion et avec un vide relationnel ; Donc ne me dis pas comment gérer mon labo.
Şu Cameron'daki cesarete bak sen.
Test de testicules pour Cameron.
Bak sen...
Écoute...
Bak, evliliğimin bittiği için mutlu gibi davranmayı ve şakalar yapmayı seviyorum. Ama sen haklıydın.
Écoute, j'aime blaguer et dire que je suis content que mon mariage soit fini, mais tu avais raison.
Sen, buraya bak.
Toi, regarde juste là.
Bana bak Sen öldün!
Regarde-moi! T'es mort!
Olaya bak sen...
Très original.
Sen kendi işine bak. - Yapma.
Occupe-toi de tes oignons.
Bak sen bizim Howard'a.
Ce bon vieil Howard.
- Şimdi, bak. İlk kez iki partinin liderleri benimle bir odada buluşuyor, ve bu seni davet etmediğimden değil, sen reddettiğinden.
Écoutez, c'est la première fois que les leaders des deux partis me rencontrent ensemble.
Funkhauser, sen ve Jacocks kadının iş yerine bakın. Kim severdi, kim sevmezdi, kimin köpeği vardı diye.
Funkhauser, toi et Jacocks allez vérifier à son travail... qui l'aimait bien, qui la détestait...
- Bak. Neler yazdığını neden bana sen söylemiyorsun?
Dites-moi de quoi ça parle.
Dalgalı saçlara bak sen.
Regardez-moi ces boucles.
Rahatına bak sen.
Détends-toi.
Hem konuşana bak, gittin evlendin mi sen?
Et c'est toi qui parle. - Tu t'es mariée?
Bak, dinle. Sen ve ben, birbirimizi üçüncü sınıftan beri tanıyoruz, değil mi?
Écoute, toi et moi on se connait depuis la troisième?
Ama sen keyfine bak.
Mais servez-vous.
Pekala, bu konuda, sen ve ben şu anki duruma bakıp adını koymamız lazım.
Ok, à ce point, toi et moi On doit regarder ça dans le visage Et dire son nom
Bak, sen beni burada istemiyorsun, ben de burada olmak istemiyorum. O yüzden neden bir sonraki limanda beni bırakmıyorsun, ben de yoluma bakayım.
Déposez-moi au prochain dock et je me tire.
Bak sen şuna.
Regarde-toi.
Bak, sen hep böyleydin.
Tu as toujours été comme ça.
Sen ona bak, ben hallederim.
Surveille-le, je m'occupe de ça.
- Ne bileyim. Bak, sen beni burada istemiyorsun, ben de burada olmak istemiyorum. O yüzden neden bir sonraki limanda beni bırakmıyorsun, ben de yoluma bakayım.
Vous ne voulez pas de moi ici, je ne veux pas être ici, pourquoi vous me déposez pas au prochain port, et je fais mon chemin.
Ve sen onun bakılmaya değer olmadığını mı düşünüyorsun?
Vous pensez que ça ne vaut pas la peine d'enquêter?
Sen de kendine iyi bak.
Toi prends soin de toi,
Bak ne diyeceğim, sen seninkini göster ben de benimkini.
Vous savez quoi ; Montrez-moi le vôtre, et je vous montrerai le mien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]