English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sen beni dinle

Sen beni dinle translate French

557 parallel translation
Asıl sen beni dinle. Kiminle istersem onunla çıkarım. Kimseden de izin almam.
Je sortirai avec qui je veux et ne suivrai les ordres de personne.
Şimdi de sen beni dinle.
Bon, écoutez-moi bien.
Sen beni dinle.
- Toi, écoute-moi.
Sen beni dinle. Ya bu gece gelirsiniz, ya da anlaşma iptal olur.
Ou tu viens ce soir, ou l'affaire est ratée.
- Hayır, bir kere de sen beni dinle.
- Non, c'est toi qui vas m'écouter.
- Sen beni dinle.
- Toi, attends un peu.
Asıl sen beni dinle anne. Görevlerimin ne olduğunun farkındayım.
Écoute maman, je sais où sont mes devoirs.
- Sen beni dinle!
- C'est toi qui vas m'écouter!
Şimdi sen beni dinle.
Ecoutez!
Sen beni dinle, John'dan paranı al ve buralardan git.
prenez votre héritage, et partez.
Sen beni dinle, Bushrod Gentry.
À toi de m'écouter, Bushrod Gentry.
Şimdi sen beni dinle.
Écoutez-moi.
Sen beni dinle.
Écoute-moi.
Hayır. Sen beni dinle.
Non, c'est vous qui allez m'écouter!
Şimdi de sen beni dinle.
A toi de m'écouter maintenant.
Şimdi sen beni dinle.
Ecoutez-moi bien.
Sen beni dinle.
C'est toi qui vas m'écouter pour une fois.
Şimdi de sen beni dinle.
Maintenant, écoutez-moi.
Şimdi de sen beni dinle.
Maintenant, tu écoutes.
Dinlemeyeceğim. Sen beni dinle, Larry.
Non, je ne vais pas t'écouter, c'est toi qui va m'écouter, Larry.
Sen beni dinle.. Uzlaşmacı olmalısın.
Ecoutez plutôt mon conseil et montrez-vous plus conciliant.
Sen beni dinle.
C'est toi, qui vas m'écouter.
Şimdi sen beni dinle. Biz kızlar bu Meksika turu için Baptist Kız Koleji'nde bütün yıl köle gibi çalıştık ve tur bir kandırmaca.
Depuis un an, nous travaillons d'arrache-pied pour pouvoir faire ce voyage.
Şimdi, sen beni dinle.
Écoutez-moi.
Neden bahsediyorsun sen? Dinle beni.
De quoi tu parles?
Dinle beni... Sen ve ben eski dostuz. Ve ben bunun devam etmesini istiyorum.
Eh bien, écoutez, vous savez, nous sommes bons amis, vous et moi, et je souhaite que ça continue.
Fakat beni dinle, Henry Frankenstein. Sen ölü dokularını birleştirdiğin cesetlerin mezarlarını kazarken ben, sevgili arkadaşım, malzemem için yaşamın kaynağına gittim.
Mais écoutez, Henry Frankenstein, pendant que vous pilliez des tombes pour recoudre de la chair morte, moi, mon cher élève, j'ai puisé ma matière à l'origine de la vie.
Haydi onlara mantığım yatar da sen... Beni bir dinle!
Mais toi, tu dois m'écouter.
Beni dinle. Sen Laurence Talbot'sun.
Ecoute-moi.
Beni dinle hayatım, günde 3 defa 5er pastil alır ve sen de benim için bu kadar endişelenmezsen 50. yıl dönümümüzü kutlayacak kadar yaşayacağız.
Si je prends 5 gouttes trois fois par jour et si tu ne t'inquiètes pas trop, nous célébrerons nos noces d'or.
Elbette öylesin tatlım ama dinle beni bu İspanyol Kayası'ndaki tek genç kız sen olacaksın.
Bien sûr, chérie. Mais... tu seras la seule jeune fille à "Spanish Bit", on ne pourrait te reprocher si la tête te tournait un peu.
Sen beni dinle.
Ecoute-moi!
Beni dinle tatlım, sen o kadar kötü değilsin.
Écoute-moi, mon petit, tu n'es pas mauvais.
Sen anneni dinle. Buradaki diğer anneler beni güldürüyor.
Elles me font rire toutes ces mères...
- Sen, beni dinle.
- Toi, écoute-moi.
- Dinle beni, sen git yat.
Tu as été bonne avec moi.
Evet, ama sen beni dinle!
Oui... Mais pas cette fois.
Sen dinle beni.
Je t'aime. Tu comprends?
- Evet, şimdi beni dinle. Sen benim kızın fotoğrafını hiç görmedin, değil mi Kelly? Hayır.
Je ne t'ai jamais montré la photo de ma fiancée?
Bir dakika otur. Christian, ben... Bilirim sen uygun bulmazsın, ama beni bir dakika dinle.
Je sais que tu n'es pas d'accord, mais écoute-moi.
Ama sen gücünün üçte birini geri yolluyorsun! John, dinle beni.
En même temps vous voulez réduire votre force d'un tiers!
- Dur bir dakika. Hayır, sen dur ve beni dikkatle dinle.
Ecoute-moi bien, ma chère!
Dinle beni. Vincenzo'yu aradım çünkü onu zaten tanıyorum. Ama sen de işime yararsın.
Je pensais parler à Vincenzo que je connais un peu, mais toi, c'est aussi bien.
Şimdi sen beni dinle!
Ecoute-moi bien!
Beni dinle, Mike. Eğer bu konuda sen bir şey yapmayacaksan, ben yapacağım ve elinden beni durdurmak için hiçbir şey gelmez.
Écoute-moi, Mike, si tu ne fais rien pour ça, je vais y aller, et il n'y a rien que tu puisses faire pour m'en empêcher.
Sen dinle beni, seni ucuz, koca ağızlı, üçüncü sınıf savaş doktoru!
Ecoutez-moi, espèce de vieux radoteur.
Sen de faşist kuvvetlerine katılmış olsaydın, bugün nerelerde olurdum, farkında mısın? Beni dinle!
On me reproche que tu ne sois pas rentré dans la milice.
Sen beni dinle.
Non.
Sen, beni dinle, molotof kokteyli petrol ve kerosenin karışımıdır, radikal beyaz adam ise gevezeliğin ve bokun.
Toi, écoute-moi, un cocktail Molotov est un mélange d'essence et de kérosène un blanc radical est un mélange de blabla et de caca
Beni iyi dinle Massa, şimdi çok fazla konuşuyorsun da peki bizler fabrikada örgütlenip sendikamızı diğer yoldaşlarla birlikte kurarken sen neredeydin?
Tu parles beaucoup Massa. Mais où étais-tu quand nous avons fondé le syndicat.
Şimdi beni dinle, sen Maximilian için çalışıyorsun ben de Ramirez için çalışıyorum.
Ecoute, tu travailles pour Maximilien, moi pour Ramirez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]