Senin için de translate French
17,250 parallel translation
Bende tam Patrick'e akşam yemeğine kalmak ister mi diye soracaktım Senin için de uygunsa
Je voulais inviter Patrick à rester manger avec nous, si vous êtes d'accord bien sûr.
Senin için de büyük fırsat olur. Radyodan televizyona geçersin belki?
Ce serait une grosse opportunité pour vous.
- Senin için de uygunsa tabii.
Si vous êtes à l'aise avec ça.
Bence elimi kolumu sallayarak girip parayı aldığımı söylediğimde senin için de pek mutlu olmayacak.
Je pense qu'il ne sera pas content de vous non plus quand je lui dirai que j'ai juste valsé ici et volé l'argent.
Bizimle gel çocuk. Senin için yerimiz var.
Kom wit Milowda, on a de la place.
Şimdi bilinç altınızdan senin için bir "Evet" imgesi yaratmasını isteyeceğiz.
Et on va demander à votre inconscient de créer un signal pour "oui".
Kesinlikle senin ve hayatın için özel bir planı vardır.
C'est certain. Il doit y avoir quelque chose de très spécial prévu pour toi, pour ta vie.
Ayrıca küçük bir miktarda Senin kullanman için Kenara koymuş
et il y a une petite somme de côté pour que, enfin, dans laquelle puiser,
Senin underlings için bu küçük şovu.
- Nous savons tous les deux que ce petit spectacle est uniquement à l'attention de vos sous-fifres.
Bu senin için bile bir skandaldır.
C'est fou! - Ça, c'est un vrai scandale. Même venant de toi.
Bu tayfa senin adını bu günkü hâline getirebilmek için çok kan döktü.
Cet équipage a versé beaucoup de sang pour faire de votre nom ce qu'il est.
Flint altın için sana karşı savaş açmaya hazırlandığında herkesin yapabileceği gibi senin de idare edebileceğini söyleyen bendim.
Quand Flint était prêt à partir en guerre contre toi pour cet or, j'étais celui qui a dit que tu pourrais gérer cet argent mieux que quiconque.
Neden söyleyeyim. Birlikte o kadar şey atlattık ki aynını yapacağımı biliyordun. Senin için aynının yaptığımı ve tereddüt etmeden tekrar yapacağımı.
Parce que toi et moi avons traversé assez de merde pour que tu saches que je ferais la même chose pour toi, que j'ai fais la même chose pour toi, et que je le referai sans hésitation.
Senin için rahatsız edici bir konumda olduğunun bilincindeyim. Yakından tanıdığın insanlara ihanet ediyor gibi hissediyorsun.
je comprend que c'est une position inconfortable pour vous, avoir le sentiment de trahir des personnes tellement proches
Bayan Crowe, buraya beni, senin aklına girmem için gönderdi.
Elle m'a dit de vous raisonner.
Bak, bilmeni isterim ki bunu Vern için yapmadan önce tam olarak senin olduğun yerdeydim.
Ecoute, je veux que tu saches... Avant de faire ça pour Vern, j'en étais là où tu es maintenant.
Senin cüssende biri için daha uygun bir işim olabilir.
Je peux trouver mieux pour un homme de ta carrure.
Senin dijital üretimin olan kız Hiro Nakamura'yı kurtarıp kaleyi yok etti. Sonra bir şekilde buraya geldi. O genç zaman yolcusunu burada kalmaya ikna etmek için tüm ikna yeteneğimi kullandım.
Parce que votre rejeton électronique a libéré Hiro Nakamura, détruit la forteresse et s'est retrouvé ici, j'ai dû m'appuyer sur mes pouvoirs de persuasion pour garder cet adolescent téléporteur en laisse de manière très ténue.
Bence kızı kaybetmek senin için büyük üzüntü olur. Torununu da tabii.
Ça serait une telle honte pour toi de perdre ta fille... et ton petit-fils.
Bu ülkeyle ilgili her gelişmenin senin için önemli olduğunu da.
Et le sort de votre pays vous touche particulièrement.
Sen hayattaki yerini bulmak için Eldiven'de yarıştın ancak kader hayattaki yerini senin için buldu zaten.
T'as participé au Gantelet pour trouver ta place et pourtant, la destinée l'a déjà trouvée pour toi.
- Senin aptal sorularını engellemek için.
Ça évite de se poser des questions.
Senin ve tanığın herkesin, dünyanızı ziyaret etmek için para ödeyen insanların arzularını tatmin etmek için yapıldığınızı söylersem?
Que toi, et tous les tiens, ont été conçus pour satisfaire les désirs de gens qui payent, pour visiter ton monde?
Anlamanın senin için zor olduğuna eminim.
Je suis certain que c'est difficile pour toi de comprendre.
Büyükbaban senin bu kadar düşündüğü için çok şanslısın.
Tu as de la chance d'avoir un grand-père qui se soucie de toi.
- Değer verdiğin birinin tehlikede olduğunu görmek senin için zor bir şey mi?
C'est difficile pour vous, de voir quelqu'un que vous aimez en danger? C'est...
Senin için ne kadar endişelendiğimi biliyor musun?
Tu sais à quel point je me soucie de toi, Maura?
Bu profile dayanarak, Alice'in senin için tespiti, polis akademisinde tohumları ekilmiş, hapisteyken de tohumlar büyümüş.
Sur la base de ce profil, la fixation d'Alice pour toi, dont les semences ont été plantés à l'académie de police, a augmenté quand elle était en prison.
Bak, onu tutuklamak için izin belgesi istiyorsan, Ben Bay simpson'u getirebilecekken senin gelip onu almana hiç gerek yok. Ve açık olalım
Je sais que tu as un mandat pour son arrestation, mais il n'y a pas de raison pour que tu viennes le chercher alors que je peux te l'amener.
Louis Farrakhan ile görüşmüyorum ama senin ve kendi güvenliğim için ona güveniyorum.
Je ne parle pas au nom de Louis Farrakhan, mais je lui fais confiance pour ma propre sécurité et la votre.
Senin için önemli olduğunu biliyorum, ben de geri vermek istiyorum.
Je sais combien cela compte pour toi, alors je vais te la rendre.
Marco, senin için boş yeri olmadığını söyledi.
Marco a dit qu'il n'avait pas de place pour toi.
Şımarık yavşağın tekiydin ama yine de kardeşimdin ve senin için her şeyi riske attım ama sen bana ihanet ettin.
Un petit con trop gâté, mais mon frère. J'ai tout risqué pour toi. Et tu m'as trahie.
Eminim Kıştepesi'nde büyümek senin için zor olmuştur.
C'était sûrement compliqué pour vous, de grandir à Winterfell.
Sen hayattaki yerini bulmak için Eldiven'de yarıştın ancak kader hayattaki yerini senin için buldu zaten.
Vous avez exécuté le Gauntlet essayer de trouver votre place dans la vie et pourtant le destin avait déjà trouvé pour vous.
Grant ve ben bazen senin ilerleme durumunu tartışmak için buluşuyoruz.
Grant et moi nous rencontrons parfois pour discuter de tes progrès.
Hepimiz senin için en iyi olan şeyi yapmak istiyoruz.
On essaie tous de faire ce qui est le mieux pour toi.
Morgda bana yardım etmenin senin için iyi olmadığını düşünmüştüm ama belki de yanılıyorumdur.
Je pensais que ce que tu faisais était mauvais pour toi, mais là, je pense que... je me trompais, peut-être.
Senin egonu tatmin etmek için kaç tane daha karpuz feda etmemiz gerek?
Il faut la rehausser. Combien de melons sont morts pour satisfaire ton ego?
Diyorum ki yaptığım her şey, senin için!
Je parle de tout ce que je fais, ce que je fais pour toi!
Ama sen... Senin için aynı şeyi söyleyemem.
Je ne peux pas en dire autant de vous.
Böyle düşünmek senin için daha kolaydır muhtemelen.
C'est probablement plus facile pour toi de penser ça.
Ben de her ne kadar senin kavgada seçeceğin ilk kişi olmasam da Bruce'u korumak için elimden geleni yapacağım.
Et je ne suis peut-être pas l'homme que l'on choisit comme second dans un combat de rue, mais je ferai tout ce que je peux pour protéger Bruce.
Pekâlâ, senin için rahatsa, benimki de rahat sanırım.
D'accord. Si pour toi ça va, pour moi aussi.
Ben de gidip senin için aldım.
Donc j'y suis allée et je l'ai fait pour toi.
Pontiac Eşkıyasından dolayı hayal kırıklığına uğradığını biliyorum eğer bir teselli olacaksa senin için turun geri kalanını yatakta karides yiyerek geçirebiliriz.
Je sais que tu es déçu à propos du voleur de pontiac, et si ça peut te consoler, on pourrait passer le reste de la croisière à manger des crevettes au lit.
Yani, herkese söylemek için can attığım bir şey değil senin şeyini...
Je n'ai pas vraiment envie de raconter que j'ai vu ton...
Bunu yapmak, kadınları gondiklemene göre epey bir kolaydır senin için.
Ça devrait être facile car c'est ton truc en plus de coucher avec n'importe qui.
Çavuş, şu anda senin olumsuzluğunla uğraşmak için fazla uykusuzum.
Sergent, je manque beaucoup trop de sommeil pour pouvoir supporter ta négativité.
Kartlarını doğru oyna, enayi olma tamam mı, ben de senin için burada bir yer ayarlayayım.
Joue le jeu et fais pas le con, d'accord? Je te trouverai une place ici.
Sanırım bu senin için kolay bir şey değil Bay Tüylü Pantolon. Böyle bir aile ile tanışmak.
C'est très difficile pour toi aussi, hein, monsieur Boule-de-Poils?
senin için deliriyorum 16
senin için değil 62
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için üzgünüm 22
senin için mi 51
senin için değil 62
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için üzgünüm 22
senin için mi 51