English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tamamen

Tamamen translate French

39,847 parallel translation
Tamamen manyakça ama büyük ihtimalle olay böyle gerçekleşmiş.
Totalement insensé et c'est sûrement ce qui s'est passé.
Profesyonel sınırları geçmeyi ne kadar istesem de gördüğün olayın tamamen işle alakalı olduğuna emin olabilirsin, dedektif.
J'aime mélanger les affaires professionnelles, Soyez assurée, que ce que vous avez vu était en relation avec le travail.
Tamamen yasal.
Complètement légal.
Benim işim tamamen yasal.
Je suis réglo.
Aslında o tamamen kaderin bir oyunuydu.
C'était juste, une ironie du sort.
Eğer sana bunu söylersem bana karşı tamamen dürüst olman gerekiyor anne.
Si je te le dis, tu devras être complètement honnête avec moi.
Bu tamamen uygunsuz.
C'est complètement déplacé.
Tamamen.
Pas entièrement.
Etrafımız tamamen sarılı.
Nous sommes encerclés.
- Tamamen serbest durumdalar mı?
- Elles flottent librement?
- Bu adanın etrafından dönebilirsek tamamen gizleniriz.
Si on contourne l'île, on sera hors de vue.
- O tamamen farklı bir şey.
C'est bizarre.
Yavrum beni tamamen yanlış tanımışsın.
Non, chérie, tu te trompes sur moi...
- Tamamen saçmalık. - Peki, peki.
C'est ridicule.
Bu tamamen senin suçun.
C'est entièrement ta faute.
Hala, gerçek paranın bulunduğu Walled Garden'lardan tamamen ayrı olacak.
Et pourtant, c'est complètement séparé des jardins fermés, où se trouve tout l'enjeu financier.
World Wide Web ile NSFNET ya da Internet adına her ne diyorsanız bunlar tamamen ayrı şeyler.
Retenez, le World Wide Web et NSFNET, ou Internet, appelez ça comme vous voulez, sont deux choses différentes.
Tamamen zaman kaybı.
C'est juste le foutoir.
Web'in neye dönüşceğini anlmaya çalışmak tamamen zaman kaybı.
C'est une perte de temps d'essayer de deviner... ce que sera le Web.
Sadece Joe'yu kafamdan atamadım ve bu tamamen mantıksız bir şeydi. Özür dilerim.
Je n'arrivais pas à me sortir Joe de la tête c'était complètement irrationnel, je suis désolé.
Davranışım için. Tamamen çizgiyi aştım.
Mon comportement... j'ai vraiment dépassé les bornes.
Senin rengin için tamamen yanlıştı.
Ça n'allait vraiment pas avec ton teint.
Tamamen iyiyim.
Je vais bien.
Adaylar, Zeta Zeta Psi kardeşliğine kendinizi tamamen adadığınızı kanıtlamaya hazır mısınız?
Candidates, êtes-vous prêtes à prouver que vous êtes complètement dédiées à la sororité de Zeta Zeta Psi?
Tuvalet konusunda tamamen şaka yapıyordum.
Je plaisantais pour les toilettes.
Tamamen ADI doluydu. Hepsini de kaybettik.
Elle était remplie de DIA, on les a tous perdus.
Tamamen dışında kalmış durumdayız.
On a été éjecté.
Sanırım tamamen senden dolayı.
Je crois que c'est vous.
Beynini tamamen sarıp bazı bölümlerini tamamen ele geçirmiş.
Elles se sont infiltrées dans votre cerveau. Je ne peux pas les arrêter.
Tamamen iş görür ve üretkenmişim ve üreme sistemim 16 yaşındakiler gibiymiş.
Je suis totalement opérationnelle et productive. Bref, le système reproductif d'une ado de 16 ans.
Onu bir daha göremeyeceksin ve bu tamamen senin suçun.
Vous ne la reverrez jamais, par votre faute.
Eğer bir şeyi düzelteceksen, tamamen düzelt.
Si tu veux régler ça, fais-le bien.
Tamamen iyileşecek.
Je suis sûre qu'il est en paix.
Bu iş tamamen tersi de olabilirdi.
Ça aurait très bien pu être l'inverse.
Ama bu tamamen yalan da olabilir, değil mi? Bizi korkutmak için.
Il a très bien pu dire des conneries pour qu'on reste à l'écart.
Bu şekilde telefon takip etmek, tamamen yakınlığa bağlı.
Pour le localiser, il suffit d'être à proximité.
Bir bayrak yarışına tamamen sessizlik içinde hazırlanıyoruz.
On se prépare a une drag race dans un silence complet.
Tamamen şaşkına dönmüş gibi.
Il a l'air perplexe.
Şunu açıklamalıyım. Çünkü biliyorum ki takıntılı tipler merak edecek. Üç araba da tamamen aynı tip lastikle yarıştı.
Je voulais que ce soit vraiment équitable, parce que je sais que ça compte pour les obsessionnels, les trois voitures ont couru avec exactement le même type de pneus.
Ama onu bulduktan sonra ona olacaklar tamamen sana bağlı.
Mais ce qui lui arrivera après dépend entièrement de toi.
Biri tamamen kendisiyle barışık.
Je deviens en paix avec moi-même.
Tamamen açık.
Il est super ouvert.
Aslında tamamen iyi biri de olabilirdi.
Même s'il avait été très gentil.
Bu bağlamda tamamen başarısızım.
Et je suis totalement en échec.
Kadına tamamen inandım.
J'ai marché à fond.
Peki. Tamamen anlıyorum.
Vous savez, je comprends.
Tamamen benim hatam.
Vraiment désolé, c'est entièrement de ma faute.
Tamamen Lex'in deliliğiyle hatırlanacak.
On ne s'en souviendra que pour la folie de Lex.
Tamamen onun suçu.
C'est complètement sa faute.
Sana söylemek istediğim istediğin şeyden tamamen farklı davranıyorsun, Taran.
Je veux juste te dire que... tu fais tout le contraire de ce que tu veux, Taran.
Ne tamamen soğuk çay ne de limonata dolu olan bu içeceği yapmamıştı.
Qui n'est pas un verre rempli de limonade ou un verre rempli d'Ice Tea.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]