Tamam da translate French
7,278 parallel translation
- Tamam da Max Phillips mi?
Oh, ouais, je sais, mais Max Phillips?
- Sonra giderim. - Tamam da.
Oui, mais bientôt.
- Tamam da hem çocuklar hem sergim var. Herkesi aynı anda mutlu edemem ki.
Ouais , mais avec les enfants et mon exposition je ne peux pas rendre tout le monde heureux tout le temps .
Ben... - Tamam da neler oluyor?
Que se passe t-il?
Tamam da eski işimden gayet memnundum ben.
Mais j'aimais vraiment le boulot que j'avais.
Tamam da şu an da bunu yapıyorum.
OK, mais c'est déjà ce que je fais.
Tamam da herhalde orada daha fazla net varlığın vardı.
D'accord, mais tu devais toucher plus de parts là-bas.
Tamam da yine de milyarder sayılırsın.
Mais tu es toujours, quasi un milliardaire.
Tamam da evin önünde Maserati var.
Oui, mais il y a une Maserati dans l'allée.
Tamam da zaten zaman sınırı sorunuyla karşı karşıyayız.
Nous sommes déjà à court de temps.
- Tamam da ben burada kalmak istemiyorum..
Je ne veux pas rester ici.
Orası tamam da onamayanlarla beni burada bırakıyorsun.
Non, je les surveillerai.
Ve, tamam, sorun yok, sorgulamayı da kesin artık.
D'accord, finies les questions.
Onlar da düşünür, tamam belki Karen nezarethanede kendini asar ve bunların hiçbirine gerek kalmaz.
Ils se disent, bon, Karen peut se pendre dans sa cellule, et on balaie tout ça sous le tapis.
Dışarıdayken bana da bir şeyler al, tamam mı?
Oh. Tant que tu y es, achètes un truc pour moi aussi!
- Tamam. - Bu da mı masada yok?
Donc ce n'est pas négociable?
- Tamam, kırıkları da alalım mı?
- Comme Mal.
- Tamam. Jane'nin saçlarınıda bundan yaptı ve iyilik perisi hiç memnun olmadı.
Elle l'a aussi fait à Jane, et Marraine la Bonne Fée n'en est pas contente!
Hâlâ cezalısın ama bunu da bil tamam mı?
Tu es toujours puni, mais c'est tout. Ok?
Tamam, sorumun da bu.
Ok, c'est là où j'ai un problème.
- Tamam ama beyzbolda da böyle atış yapan birileri vardır.
Ouais, je suis sûre que quelqu'un a lancé la balle...
Bu kasabayı henüz tam olarak bilmiyoruz. O yüzden ekstra dikkatli olmalıyız. Çünkü henüz kimin gerçekten arkadaşımız olduğunu da bilmiyoruz, tamam mı?
Je dis juste qu'on ne connait pas beaucoup cette ville pour le moment et qu'on devrait être très prudent parce qu'on ne sait pas qui sont nos vrais amis ici.
Wayne, kafan karıştıysa ya da biriyle konuşmaya ihtiyaç duyuyorsan benimle konuşabilirsin, tamam mı?
Wayne, si vous vous sentez perdu ou vous avez besoin de parler à quelqu'un, vous pouvez me parler.
Bunları da çektim... tamam.
Je vais tirer ça...
Lanet bir parçası olabileceğini istedim ondan o da parçası olabileceğini söyledi ben de "Tamam, yapabilir" dedim.
J'ai lui demandé un rôle, et il avait ce rôle, alors j'ai dit d'accord.
Tamam? - Pılını pırtını topla da git buradan.
Prends tes merdes et dégage.
Meksika'da çıkmaza girmemiz gerekmiyordu, tamam mı?
On était pas supposé finir coincé à Mexico, ok?
Tamam, Jake lisansını Avustralya'da yapmış.
Jake a fait ses études en Australie.
Tamam. 16 : 40'da iniyoruz.
- D'accord. - On atterrit à 16 h 40.
O kadar şanslıyım ki ; dünyanın tamamını, beni şu an yanımızda olan ya da bizi çok erken terk eden tüm çocuklarını seven bir adama aşığım.
D'être amoureuse d'un homme qui aime le monde dans sa totalité, qui m'aime et qui aime ses enfants... tous ses enfants, ceux qui sont parmi nous et celui qui nous a quitté trop tôt.
Bildiğim tek bir şey var, o da sana yetememiş olmam. Tamamıyla farklı, herkesin hissettiği bir şey.
Parce qu'apprendre que je ne te suffisais pas, c'est quelque chose... de différent, que chacun le ressente également.
Tamam mı? Nijerya'da çocuklar için bir şehir inşa etmek istiyorum.
Je veux construire une ville au Nigéria pour les enfants.
Kullanılan silahı da kanala atın, tamam mı?
Et jette cette arme dans le fleuve immédiatement.
Tamam, Modelia'da.
Il est à Modelia.
Peki, kendi güzergahlarımı belirleyeceğim. En yakın zamanda da sizinkileri kullanmayı bırakacağım. Tamam mı?
Dès que j'aurai mes propres routes, j'arrêterai de faire appel à vos services.
Onurlu bir adamdır! Tamam! Ama bunu yaparken Yargıç Wargrave'in çantasını da aramak isteyebilirsiniz.
Mais pendant que vous y êtes, vous devriez également fouiller la valise du juge Wargrave.
Tamam, saldırıda birden fazla bıçak türevi aletin kullanıldığı çok belli.
On voit tout de suite que plus d'un instrument à lame a été utilisé dans l'agression.
Çok da mutluyum, tamam mı?
Et heureux. Okay ?
Sonra da Monkey'e bakarız, tamam mı?
Et après on ira voir Monkey, d'accord?
"Tamam, belki insanın en iyi dostu maymunun da en iyi dostudur."
Le meilleur ami de l'homme semble être aussi le meilleur ami du singe.
O da mı takımda? Tamam, tamam.
Il est dans l'équipe?
Peki, tamam. Sana da şalom, dostum.
Shalom à toi aussi, frère.
Vernon'un da zor yoldan öğrenmesine izin verme, tamam mı?
Ne laisse pas Vernon apprendre ça de la manière forte, d'accord?
- Evet. - Tamam bunu da yaptık.
Ça, c'est fait.
Tamam mı? Gordon Freeman! Nasıl oluyor da insanlar bunu bilemiyor?
Comment ne pas savoir cela?
Tamam ama onlarla kafa bulmak için kullandığım şeyler arasında gey pornosu ve Photoshop da var.
Avant, j'utilisais des pornos gay et des Photoshop.
Dışarıda gördüğün kadın. Tamam mı?
La femme que tu as vu dehors.
Zara da bu gece işimi bitirene kadar size çok iyi bakacak, tamam mı?
Et Zara est chargée de prendre soin de vous jusqu'à ce que je vous récupère ce soir, d'accord?
- Bu da bir ihtimaldi, tamam mı?
Ca pouvait arriver, OK?
- Bunların tamamı da kendi müziklerim.
- Y a toutes mes chansons.
Tamam, numune almalı ya da resim çekmeliyiz bu arada da ölmemeliyiz.
Ok, donc, nous devons avoir un échantillon ou une photo et pas mourir.