English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Unu

Unu translate French

979 parallel translation
Unu... Unutmuşum.
J'avais oublié.
Sonuç olarak, ºunu söyleyeyim...
Et donc, pour conclure...
Ver ºunu.
Donnez-moi ca!
Kabul, unu kuleye götür... ve ona kibirlenmenin yanlışlığını göster.
Kabul, emmène-le dans la tour et explique-lui à quoi mène la fierté.
Yarın tüm kasabada Juan Delgado ailesinin mısır unu alamayacak kadar...
Demain, tout le monde dira :
Şimdi tekrar giremeyeceksin. Mısır unu getirene kadar olmaz.
Tu rentreras pas sans la farine de maïiïs!
Babamın akşam yemeği için sadece bir çuval mısır unu istiyorum.
Juste de la farine pour mon pêre.
Kilidi çıkarmam, ışığı açmam ve unu tartmam demek oluyor bu.
Faudrait que je déverrouille, que je rallume, que je la pèse.
"Anne beni içeri al. Gecenin yarısını mısır unu almak için harcadım."
"J'ai mis la moitié de la nuit à aller chercher la farine..."
Atmadan önce ıslatırsanız kurban, unu çıkartmakta daha da zorlanır.
Si vous mouillez la farine avant, elle collera à la victime.
Agnes spot'unu bitirdi.
Agnes avait terminé son "spot".
Repp, yiIlarca silah kullandim. Sen ne oldugunu anlayamadan kurºunu yersin.
Des années que j'utilise un revolver et je pourrais t'exploser la clavicule en trois secondes.
" Tanrı Lütuf'unu ve insaflı bağışlanmayı umut edişini bizzat anlattığı hikâyesi.
Son histoire, racontée dans l'espoir de la grâce divine et de l'absolution.
Yarım sene boyunca sadakatli ve dürüst bir kadını arayabilirim. Bana Tanrı'nın Lütuf'unu ve huzur ihsanını geri kazandıracak olan kadını.
Pendant une demi-année, je pourrais chercher la femme fidèle qui me rendrait la grâce de Dieu et me ferait don de la paix...
Hindistan'da bazı özel durumlarda konukları onurlandırmak için kadınlar, evlerinin tabanlarını pirinç unu ve sudan yaptıkları bir bulamaç ile süslerler.
Aux Indes, les femmes honorent leurs hôtes... en décorant le sol de leur maison avec de la farine de riz délayée.
Avlu, pirinç unu ile boyandı.
La cour fut peinte avec de la farine de riz.
Yerlileri korkutup kaçırıncaya kadar 30'unu öldürmüş olmalıyım.
J'en ai tué au moins trente avant qu'ils abandonnent.
Harry 19'unu bitirdi, genç bayan da 17'sinde.
Harry a 19 ans et la petite 1 7.
Şiir bilmiyorum, ama Gettysburg Nutuk'unu ezbere biliyorum.
Des vers, non mais je sais la proclamation de Lincoln par cœur.
Ayrıca yanımda bisküvi var. Yumurta unu jambon ve marmelat.
J'ai aussi des biscuits, des œufs en poudre,
Evet, bayan, ben senin Bay Nicholson'unu kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum.
J'aimerais savoir qui a tué votre M. Nicholson.
Sense daha ne kadar şu New Yorklu ukalalara mısır unu satacaksın?
Tu sers souvent du gruau de mais à ces snobs de new-yorkais?
Eğer Rosetta hastalanırsa, bir bıçak alır gelirim o zama unu görürsün!
Si Rosetta tombe malade j'irai la chercher avec un couteau.
Kapat § unu Bob, liitfen.
Arrête-le, Bob, je t'en prie.
Bir şey görmediği ve duymadığı halde... 20 karttan 19'unu bilmiş.
19 cartes retournées sur 20!
6 : 30'a kadar İmparator'un Buyruk'unu temin edemezsek isyancı olarak itham edilip korkunç bir şekilde öldürüleceğiz.
Mais si vous ne revenez pas à 6h00 avec le Rescrit, ils nous tueront pour rébellion.
İmparator'un Buyruk'unu almış olsa da o hâlâ bir Ronin.
Car il a déserté exprès mon clan et n'est donc plus samouraï.
Mısır unu.
De la farine de ma.ï.s, une poule.
Oy'unu kullan.
Votez.
18 muhafızımdan 9'unu öldürdün
De mes 18 gardes, tu en as tué neuf.
Sudaki maddelerin % 99.99.99'unu süzüyor.
Il filtre 99, 9999 pour cent des matières solides.
Pisliğin % 99.99.99'unu...
Il filtre 99, 9999 pour cent...
Bulunan her şeyin % 10'unu.
10 % de ce qu'on récupère.
Bugünkü altın kotasyonuna göre, % 10 unu düşersek...
Je faisais mes comptes en fonction du cours de l'or...
Çünkü McIntock yüzde 10'unu gerçek para olarak vereceğine söz verdi.
McIntock m'a promis 10 % en vrais dollars.
1,000'in içinde on tane 100 vardır, demek ki yüzde 10'unu açmışsın.
Mille, c'est 10 fois cent, donc, vous avez acheté 10 pour cent.
Hayır hayır, öyle yapılmaz. Unu bana ver.
Laisse et apporte-moi de la farine.
Çiğ yumurta, galeta unu ve kıyılmış soğan.
Avec des œufs crus, des miettes de pain et des oignons hachés.
Şey, o fırsatı kullandım ve bir şişe pot çaldım, senin pot'unu
J'en ai profité pour voler un Porto. Une bouteille à vous.
- Bana çeşitli kek unu alır mısınız?
Vous me prenez des boîtes de préparation pour brownies?
- Size birkaç kek unu alacağım. - İki kutu alınız.
- Deux boîtes.
Matzoh'unu giymen gerekecek.
Tu voudras porter tes "Matzohs".
Bay Syman, halen Stutz'unu kullanıyor mu?
M. Syman a toujours sa Stutz?
Ekibin peşinde olduğu şey fildişiyse... ekip başı, toplanan miktarın % 10'unu alır.
Pour l'ivoire,
- Kuzeyin Nanook'unu hatırlar mısınız?
On dirait "Nanouk l'esquimau"!
- Ne unu?
- Quelle farine?
- Unu olan satmaz.
- Ceux qui ont du blé, le garde.
- Unu olandan.
- Que veux-tu que je te dise?
İmparator'un Buyruk'unu görmüyor musunuz?
Rescrit!
- O olmadan ancak hiçbir şeyin % 10'unu alırsın.
Sans lui, tu gagnes 10 % de rien.
- Cordova oy'unu kullanmaya gelmişti ki kabinde yığılıp kaldı. - Ne oldu?
- Oui?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]