English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Uzaklaşın

Uzaklaşın translate French

1,541 parallel translation
Kapıdan uzaklaşın, buraya gelin!
Laisse la porte et viens par là!
- Uzaklaşın, açılın.
- Laissez-moi ranger tranquillement.
- Ne oldu? - Uzaklaşın.
- Qu'est-ce qui s'est passé?
Kapıdan uzaklaşın.
Si vous êtes prêts, éloignez-vous de la porte.
Kapıdan uzaklaşın!
Eloignez-vous de la porte!
Kapıdan uzaklaşın, hanımefendi.
Éloignez-vous de la porte, madame.
Uzaklaşın buradan, aksi halde bir sonraki sefere ıskalamayacağım!
Cassez-vous ou je ne manquerai pas la prochaine!
Uzaklaşın buradan!
Cassez-vous de là!
- Avara Demiri, uzaklaşın!
Outrigger, fichez le camp.
Hemen oradan uzaklaşın yoksa hepinizi vururum.
Tasse-toi, ou je vous tire tous dessus.
Benden uzaklaşın.
Éloignez-vous de moi!
Fırından uzaklaşın, Dr. Rigby.
Eloignez-vous de l'incinérateur, Dr. Rigby.
Uzaklaşın burdan efendim.
Poussez-vous.
Brass, sen ve adamların arabanıza binin ve biraz uzaklaşın.
Brass, vous les gars, remontez dans vos voitures, et faites le tour du quartier.
- Lütfen uzaklaşın. - Evet biliyorum.
Sean Walsh,
- Uzaklaşın benden!
- Foutez-moi la paix!
Pekala, masadan uzaklaşın.
D'accord! Dégagez les bureaux.
Kontrollerden uzaklaşın.
Éloignez-vous des commandes.
Lütfen uzaklaşın. Çok bulaşıcıdır.
Veuillez reculer, c'est très contagieux.
Uzaklaşın şundan. Haydi.
Écartez-vous.
Uzaklaşın. - Ne halt...
- Qu'est-ce que tu...?
Kalabalığın ilgisi dağılıp, insanlar uzaklaşınca oğlanları aşağı indiririz.
Quand les gens en auront marre, la foule se dispersera et on ramènera les garçons.
ve tanıktan uzaklaşın, lütfen.
- et reculez vous du témoin, s'il vous plait.
- Uzaklaşın!
Dégagez!
Beyler, bilgisayardan uzaklaşın lütfen.
Veuillez vous éloigner de cet ordinateur.
Uzaklaşın ve bundan bir daha bahsetmeyin.
Va-t'en... - et ne reparle plus de ça.
Siz kankilerden biri gerçek bir isim verin ve buradan temiz bir şekilde uzaklaşın.
Si vous nous donnez son vrai nom, on vous laisse tranquilles.
Bak, güvenli bir mesafeye uzaklaşın... Uydu Wraith gemilerini hallettiğinde gelip alın beni.
Mettez-vous à l'abri et revenez me chercher une fois les Wraith détruits.
Okuldan uzaklaşın!
Sortez vite de l'école.
Benden uzaklaşıyor. Şu anda onlara, bölgemi koruduğumu kanıtladım, ve böylece saygılarını kazandım.
Il s'éloigne de moi, j'ai réussi à marquer mon territoire et j'ai son respect.
Timothy inliyordu. Ve Amie nin, tavayla ayının kafasına vurduğunu duyabiliyordum. Ve Timothy de O na, "Kaç buradan, uzaklaş!" diye bağırıyordu.
Timothy gémit, j'entends Amie frapper la tête de l'ours avec une poêle, et Timothy lui dit de s'enfuir, de laisser tomber.
Kırmızı ayakkabılı kadın bir adım daha uzaklaşır, bir başına...
La dame aux talons rouges, fait un pas de plus, seule...
Birşeyler olmadan önce hemen oradan uzaklaşırsın.
Tu voulais partir avant.
Uzaklaş ordan!
Oui, attends... n'éteins pas.
Honey... aşırı bağlandığın için gerçek hayattan bu kadar uzaklaşıyor olduğunu hiç düşündün mü?
Ma puce... tu n'a jamais pensé que tu était un peu distante parceque tu t'implique un peu trop dans ton travail?
Torbalardan uzaklaş. Bakın, bu çekleri Atlanta'ya son tarihten önce götüremezsem birkaç banka batacak.
Si je n'amène pas ces chèques à Atlanta dans les délais, des banques ne seront pas approvisionnées.
Uzaklaş yoksa kafasını uçururum.
- Dégagez, ou je lui fait exploser la cervelle.
Uzaklaşır mısın?
Et aller ailleurs?
Morgan, binayı mühürleyin ve herkesi oradan çıkartın ve uzaklaşın.
Morgan, bouclez le bâtiment, faites sortir tout le monde et partez.
Bu da buradan hızla uzaklaşıp kurbanlarının acı çekişini görmek istemediği anlamına gelir.
Bien, ça voudrait dire qu'il voulait partir d'ici rapidement, ça ne colle pas avec le fait de vouloir les regarder souffrir.
Zaman hatlarını atlıyor. Bizden uzaklaşıyor!
Il saute les secteurs du Temps, il s'éloigne de nous!
- Merhaba. - Lütfen tavadan uzaklaşır mısın?
Peux-tu arrêter, s'il te plaît?
Ve yine de an gelir, her şey sizden uzaklaşır.
Parfois, on n'y peut rien.
Olanlardan uzaklaşırsın biraz.
Pour te changer les idées.
Annem uzaklaşırken onu kesmediler bile.
Ils n'ont même pas maté ma mère.
- Bilmiyorum Bana bir iyilik yapıp biraz uzaklaşırmısın?
Vous pourriez sortir, s'il vous plaît?
Arabınızdan uzaklaşır mısınız.
Retournez dans votre véhicule.
McGee, sırtlanların izlediği göletten yavaşça uzaklaşır.
Nous regardons alors que le McGee fuit doucement le point d'eau, poursuivit par des hyènes.
Tezgahtan uzaklaş ve ellerini başının arkasına koy.
Eloigne-toi du comptoir et mets tes mains derrière la tête.
Bir gün uzaklaşırsın, ertesi gün yakınlaşırsın.
Un jour vous pouvez pas vous voir, le lendemain, vous êtes inséparables.
İşten uzaklaşırsan, babanla olan sorunlarının, yok olacağını umuyorsun. - Öyle bir şey değil.
Tu espères, qu'en fermant boutique, tout tes problèmes avec ton père disparaîtront.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]