Uzun bir zaman translate French
2,382 parallel translation
Açlıktan ölmek... çok uzun bir zaman alır.
Ca prend du temps pour mourrir de faim.
Tatlım, uzun bir zaman oldu ve sana iyi bir anne bulmak için çok çalışıyoruz.
Ce sera un peu long mais on cherche activement une maman pour toi.
Uzun bir zaman önce, sanırım mimarîydi.
Je suppose qu'il y a longtemps, c'était... architecture.
Üç bin yıldan uzun bir zaman önce, Eyüp adındaki bir adam Tanrı'ya başına gelenler için şikayette bulundu.
Il y a plus de 3,000 ans, un nommé Job fit à Dieu toutes ses doléances.
Uzun bir zaman boyunca eğer istersem tekrar gidebileceğimi düşünmüştüm.
Pendant longtemps, je... Je faisais semblant de pouvoir revenir en arriére quand je voulais.
Sadece uzun bir zaman sonra ilk kez adımı tam olarak duydum.
C'est juste que ça fait longtemps que je n'ai pas entendu mon nom en entier.
Çok uzun bir zaman.
Trois mois! Trop longtemps.
20 yıI hapis uzun bir zaman.
C'est long, 20 ans de cabane.
Ne de olsa asla uzun bir zaman.
Après tout, â jamais, c'est beaucoup.
Uzun bir zaman mı?
C'est long?
Lynch ve ekibi uzun bir zaman yoklar
Lynch et sa bande vont être mis à l'ombre pendant un bon moment.
Çok uzun bir zaman önceydi, tamam mı?
C'était il y a très longtemps.
Uzun bir zaman önce.
Il y a longtemps.
65 yıl uzun bir zaman.
Soixante-cinq ans, c'est beaucoup.
Sizi eşinile birlikte bir filmde görmeyeli uzun zaman oldu.
Ça fait longtemps que vous n'avez pas fait de film avec votre femme.
Çok çok uzun zaman önce, çok çok uzak bir ülkede bir savaşçı, boş gözlü bir savaşçı yaşardı.
Il était une fois dans un pays très lointain un guerrier aux yeux vides.
Böylece, çölün kenarında, kırık insanlarla dolu harap bir şehirde, savaşçı uzun zaman önce öğrenmesi gereken şeyler öğrenmeye başladı.
Au bord du désert, dans une ville pourrie remplie de gens brisés... le guerrier apprit des trucs qu'il aurait dû apprendre il y a longtemps.
Smiley her zaman bir şeyler yetiştirmeyi denerdi. Hiçbiri uzun zaman dayanmazdı.
Smiley essayait toujours de faire pousser des trucs, mais ça marchait jamais.
Her zaman kendisi ve sevdiği kız arasında mümkün olduğu kadar uzun bir mesafe bıraktığından emin oldu.
Afin de mettre autant de distance que possible entre lui et la petite qu'il aimait.
Kardeşimle uzun zaman önce bir söz verdik :
Mon frère et l fait une promesse il ya longtemps :
Bu iş uzun zaman sonra olmayacak. Bu hükümetin dediğinden çok daha derin bir konu.
Cette fonction deviendrait, dans peu d'années, bien plus importante que le gouvernement ne le prétend.
Eskiden bir grupta söylerdim ama bu uzun zaman önceydi.
Dans un groupe de rock, c'était il y a vraiment très longtemps.
Denir ki, nankörler unutur, ama bu gece... çok uzun zaman önce, ben annem ile birlikteyken... annem bana iyiliğin canlı bir örneğini yaşattı...
On dit que les ingrats oublient, mais, ce soir, où je suis amené loin dans le passé, j'ai été auprès de ma mère... Ma mère ma donné cette incarnation de bonté...
Uzun zaman önce bir ada vardı adada Hollandalılar, Kızılderililer ve boncuklar vardı.
Il était une fois, il y a longtemps, une île, des Hollandais, des Indiens et des perles.
Bunun az rastlanır bir şey olduğunu bilirim çünkü uzun zaman oldu senin gibi birine yakınlaşmayalı.
Et je sais combien c'est précieux. Ça fait très longtemps que je n'avais pas rencontré quelqu'un comme toi.
Evet ama çok uzun zaman önce çalardım, küçük bir çocuktum ve zor bir dönem geçiriyordum.
- Oui, mais c'était il y a longtemps. J'étais un gamin, et je suivais un mauvais chemin.
Bir yere gitmeyeli uzun zaman oldu.
Ça fait longtemps qu'on n'est pas partis.
Uzun zaman önce Saami halkı ona çok kızmış. Onu donmuş bir göle çekmişler.
Il y a longtemps, les Saami se fâchèrent contre lui.
Gerçek bir ailem olmayalı çok uzun zaman oldu.
Il y a si longtemps que je rêve de retrouver une famille.
Feci bir şeydi ve çok uzun zaman önceydi ben de bunu çok zor zamanla ödedim.
C'est tragique. Et, c'était il y a longtemps et depuis j'ai payé, j'ai payé, c'est vrai, et ça a été très dur.
İnsanların içindeki renkleri görebildiğimi keşfetmem,... büyük bir kaygı içerisinde olduğum için uzun zaman aldı.
Quand j'ai découvert que je voyais les couleurs des gens, ça a été long parce que j'étais très anxieux.
Benden herhangi bir konuda tavsiye istemeyeli, çok uzun zaman olmuştu.
Cela fait bien longtemps que tu ne m'as pas demandé conseil pour quoi que ce soit.
Uzun zaman önce yaptığım bir hata ve şimdi bu yüzden büyük ihtimalle hepiniz ve değer verdiğiniz herkes ölecek.
Je l'ai faite, il y a très longtemps. Aujourd'hui, à cause de ça, il est fort probable que chacun de vous, et tous ceux à qui vous tenez, mourriez.
Uzun zaman önce ben böyle değilken herkes gibi bir annem vardı.
Il y a très longtemps, avant de ressembler à ça, j'avais une mère, comme tout le monde.
Uzun zaman önce babam bir kızı öldürdü.
Il y a longtemps... mon père a tué une fille.
Wilson özellikle sen de yanına taşınabilesin diye iki yatak odalı bir daire aldı. Bu uzun zaman önceydi.
Wilson a acheté un T3 exprès pour vous accueillir, il n'y a pas si longtemps.
Uzun güzel bir konuşma bile sımsıkı sarılıp uyuklamanın yerini tutmaz. Ama biz çok yaptığımızdan uyumak için bile zamanımız olmuyor.
Une conversation, même charmante et longue, n'est qu'une maigre compensation par rapport au fait de nous endormir en nous serrant l'un contre l'autre, ou de faire nos siestes ensemble, comme nous avons été trop souvent obligés de le faire récemment.
Meksika kökenli bir öğrencimiz olmayalı uzun zaman oldu.
Ça fait longtemps que nous n'avons pas eu de fillette d'origine mexicaine.
Uzun zaman önce, futbol takımının kahramanıydım diye hava atıyordu bir de.
Il se vante d'être une star du football.
Geri kalan zamanımda uzun, normal ve dolu dolu bir hayat yaşamamam için bir sebep yok.
Aucune raison de ne pas vivre une vie normale, longue et riche le reste du temps.
Aslıda uzun zaman önce küçük bir turda oynamıştım. Kısa bir süre, hepsi o.
J'ai fait le tournoi, il y a un moment, et pas longtemps.
Çok uzun zaman önce bir ağaç ve bu ağaca düşkün bir genç varmış.
Il était une fois... dans notre monde il y a très, très longtemps... un arbre, seul sur sa colline, ses branches s'agitant doucement au vent.
O zaman bu, çok uzun bir muhabbet olacak.
Alors, ce sera très long.
Bir erkek bana çıkma teklif etmeyeli uzun zaman olmuştu.
Ca faisait une éternité qu'on m'avait pas invitée.
Evet, bayağı uzun bir zaman.
Oui, c'est beaucoup d'études.
Bu yüzden de, çok uzun zaman önce yaşanmış bir şey için kendimi paralamama hiç gerek yok.
Et grâce à ça, je m'en veux plus pour ce qui s'est passé il y a si longtemps.
Uzun zaman önce buradan uzak olmayan bir yerde Siberler'le savaş yapıldı ve yenilgiye uğradılar.
Il y a très longtemps, pas très loin d'ici, les Cybermen ont été combattus. Ils ont perdu la bataille.
Bir kere, Dünya'dayken, çok uzun zaman önce.
Une fois, sur Terre, il y a longtemps.
Uzun zaman önce, ben de bir tür seks ticaretindeydim.
À l'époque, j'étais dans ce domaine, moi aussi.
Bo'ya karşı böyle bir fırsatı bir daha yakalamak uzun zaman alır.
On aura du mal à trouver quelqu'un d'aussi bien placé.
Embriyolarda doğru HLA'yı tutturmak bir yıldan uzun sürdü. Kızların o kadar zamanı yok.
Trouver un embryon compatible prend plus d'un an.
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir zamanlar 253
zamanı 41
zaman 286
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir zamanlar 253
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22