Uzun bir süre translate French
3,318 parallel translation
Üç ay gibi epey uzun bir süre boyunca kendilerini yalnızca bu işe adamaları gerektiğinden bu şekilde çalışıyoruz.
Le but de tout ça c'est que, comme ils vont faire une performance pendant 3 mois, ce qui est une très grande responsabilité,
Marina herkesin beynini yavaşlatıp, bizi uzun bir süre karşısında oturtuyor, ki bu yapmaya hiç de alışkın olduğumuz bir şey değil.
Elle ralentit le tempo. Elle nous invite à rester pour une période assez longue, ce dont nous ne sommes pas habitués à faire.
Annemle babam 40 yıIdır beraberler, ki bu... Evet ama bu çok uzun bir süre.
Mes parents sont ensemble depuis 40 ans, ce qui est... ouais, non, c'est beaucoup trop long.
Gabe çok uzun bir süre boyunca sorunlarını saklamayı başarmış bu süre içinde de kimse sorunun ne kadar büyük olduğunun farkına varmamış. Sanrıları onu bir hükümet binasını havaya uçurmaya çalışması konusunda ikna etmiş.
Gabe a réussi à cacher ses problèmes pendant si longtemps qu'avant que quiconque ne s'aperçoive des-dits problèmes, ces hallucinations l'ont convaincu de faire exploser un immeuble gouvernemental.
Çok uzun bir süre hatta. Ama öğrendi.
Pendant un long moment, mais il a appris.
İstediğim şey için uzun bir süre bekleyebilirim.
Je peux attendre longtemps pour avoir ce que je veux.
Uzun bir süre.
Pendant un long moment.
Yöntem geliştirmeden sessiz durmak için çok uzun bir süre.
Ça fait une longue pause sans évolution du mode opératoire.
Sonra da uzun bir süre bu hiç yasanmamis gibi davrandin hatta baska insanlarla çikarken bile çok garip davrandin.
Et ensuite il y avait beaucoup de comédie qu'il ne s'est pas passé et des étranges vas et vient.
Vay canına, bunu yapmayalı uzun bir süre olmuştu.
Ça faisait longtemps.
Sizin otelde bir şey görmediğiniz ya da duymadığınız gerçeğinin davamıza uzun bir süre faydası dokunacaktır.
Le fait que vous n'ayez pas vu ou entendu quoique se soit à l'hôtel renforcera vraiment notre affaire.
Bu haftasonu, bundan sonra uzun bir süre birlikte geçireceğimiz son haftasonu olabilir.
On ne se reverra plus pendant un moment.
Çok uzun bir süre bekleyecekler.
Ils vont t'attendre longtemps.
Cezası uzun bir süre önce verilmiş olan kendi oğlunu bir yığın vampirin üstünde tutan bir canavarım ben.
Je suis le genre de monstre qui choisit son propre fils plutôt qu'un groupe de vampires dont la parole a été décernée il y a longtemps
Bu direnç geliştirmek için oldukça uzun bir süre.
c'est bien assez long pour developper une résistance.
Hayır, uzun bir süre söylemedi.
Non, pas pendant longtemps.
Sizin için de sorun yoksa, oğlumuz için uzun bir süre izin istiyoruz.
Si vous êtes d'accord, nous voudrions obtenir un congé pour notre garçon.
6 ay, Amazon'da çok uzun bir süre.
Six mois. C'est long, en Amazonie.
Bunlar uzun bir süre göreceğin son insanlar olacak.
Ce sont les dernières personnes que tu verras avant un long moment.
Çok uzun bir süre, kendine iyi bir şey yapabilmek için bu son şansın.
Ça pourrait être ta dernière chance de faire quelque chose de bien pour toi pendant très, très longtemps.
2 Ay uzun bir süre.
2 mois c'est un long moment.
Tanışalı uzun bir süre olmadığını ve kısa süre içinde beklenmedik şeylerle uğraşmak zorunda kaldığımızı biliyorum.
Je sais qu'on se connaît depuis peu, et qu'on a dû traverser des choses inattendues en peu de temps.
"Ayaklanma" patlak verdiğinde savaşa gönüllü olarak katıldı ve dört korkunç yıldan daha uzun bir süre boyunca kahramanca çarpıştı.
Lorsque la rébellion a éclatée, il s'est porté volontaire pour se battre et il s'est battu bravement durant plus de quatre années des plus brutales.
böylece onu uzun bir süre bulamayacaklardı.
Ca va être dur de convaincre n'importe quel jury qu'ils ne t'ont pas retrouvaient pendant tout ce temps.
Uzun bir süre daha etrafta olacağım.
Et je vais rester dans le coins pour un long moment encore.
Oh, diğer isteğim ise uzun bir süre Los Angeles da ikamet etmesi.
Oh, j'ai aussi demandé un contrat de longue durée ici sur Los Angeles.
Baban çok iyi bir adamdı, ama ona hiç aşık olmamışım, ve uzun bir süre eksik birşeylerin olduğunu hissedemedim.
Ton père était un homme très bon, mais, je n'ai jamais pu l'aimer. Je n'ai pas tout de suite réalisé qu'il manquait quelque chose.
Bir şeyin yukarıda beş dakikadan uzun bir süre, kalabileceğini hayal dahi edemiyorum.
- Vous savez quoi, là - haut, y a rien qui pourrait durer plus de cinq minutes.
Maaş almadan idare etmesi uzun bir süre.
C'est une longue période sans salaire.
Çok uzun bir süre için.
Pour un long, long moment.
Bir tanesiyle çok uzun bir süre, günlerce çalıştım ve fark etmedim bile.
Je travaillais avec une, depuis longtemps et j'avais rien remarqué.
Birinden uzak kalmak için uzun bir süre.
Quand même, c'est une longue période quand tu es loin de quelqu'un.
O enkazları uzun bir süre tarattım fakat onlar yoktu.
J'ai fouillé ces décombres pendant longtemps... mais ils étaient partis.
Alex hiçbir zaman tek bir kişiyle uzun süre birlikte olmaz.
Alex reste jamais longtemps avec un mec.
Alex asla bir erkekle uzun süre takılmaz.
Alex reste jamais longtemps avec un mec.
Bu grup da pek uzun süre kalmayacak. Kalıcı bir yere ihtiyacımız yok.
Ils ne seront pas là longtemps, pas besoin de cellules.
Yine de uzun süre hareketsiz oturup ya da çok az hareket ederek performansını gerçekleştirebilir. Birçok insanın başaramadığı bir şey bu.
Elle peut endurer... être assise, faire très peu de mouvements,... peu importe ce qui fait la performance, et ce durant de longues périodes.
Evet, bir hanımefendi genelde bir adamı biraz daha uzun süre tanımak ister.
Une dame distinguée prend le temps de faire connaissance avec un homme.
Uzun süre Güney Amerika'da kaldım ama böyle bir şey görmedim.
Je connais l'Amérique du Sud, je n'ai jamais rien vu de tel.
Uzun süre boyunca yanlış bir şey yaptığımı ve bu yüzden gittiğini düşünmüştüm.
J'ai cru que j'avais fait quelque chose de mal, qui t'avait fait partir.
Hayır, kaçan bir kral uzun süre kral kalmaz.
Non, un roi qui dirige ne sera pas roi pour longtemps.
O kadar uzun süre olmadı, bir Tunus ortağıyla tanıştım.
Il n'y a pas longtemps, j'ai rencontré un collectif tunisien.
O dönem birkaç ay kara kara düşündüm ama çok da uzun olmayan bir süre sonra bir şeyler yapmazsak Apple II'nin benzininin biteceği kafama dank eti.
Et, à ce point du temps, vous le savez, j'ai foiré pendant quelques mois, mais ce n'était pas longtemps après que je suis vraiment que si nous ne faisons pas quelque chose ici, L'Apple II a été clos.
Bir ay, uzun süre.
Un mois chargé.
Bu belki de bir işte neden uzun süre kalamadığını ve oradan oraya taşındığını açıklayabilir.
L'esprit ailleurs. C'est sûrement pour ça qu'il a jamais gardé un travail, toujours à changer d'employeur.
Pekâlâ, duyduğum kadarıyla,... hikâye farklılıklar gösteriyor,... birçok insanın farklı bir hikâyesi var, fakat benim duyduğum,... çok uzun süre bir konser vermemiş.
( Craig Bartholomé, journaliste ) Bon, ce que j'ai entendu... mais les récits divergent, - y a un tas de versions différentes -, mais ce que j'ai retenu, c'est qu'il avait pas joué en concert depuis très longtemps...
Tanrı'nın topraklarında uzun süre bulundum ve bir şey öğrendim :
et je sais une chose
Kış ayında uzun bir yolculuk olacak ve soğuk uzun süre...
Il faut posséder un esprit d'hiver, et avoir eu froid bien longtemps...
Ciddi bir oyun ve biz bunu oldukça ciddiye alıyoruz, ve uzun süredir birbirimizle oynuyoruz, uzun süre birbirimizle oynamayı planlıyoruz.
{ \ pos ( 192,235 ) } C'est un jeu sérieux, qu'on prend au sérieux. { \ pos ( 192,235 ) } On joue depuis longtemps. { \ pos ( 192,235 ) } Et on veut que ça continue longtemps.
Uzun süre yokluğu farkedilmeyecek bir arabaya ihtiyacımız var.
On a besoin d'une voiture dont personne ne verra le vol avant un certain temps.
Ama yani ne kadar uzun süre konuşmazsak, bir o kadar garip oluyor.
Je sais juste que plus on attend pour en parler, plus ça devient bizarre.
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409