Ven translate French
116 parallel translation
Onlar... onlar şahdamarına ( jugüler ven ) geçmişler!
Ils ont traversé jusqu'à la veine jugulaire!
Ven.
Allez.
Karınlarını...
"Entrez Remplir vos Ven..." V-E-N-T -... R-E.
Retina Arter Ven Uyumu.
RECONNAISSANCE RETINIENNE ET ARTERIELLE
Ven sen, bebeğim, soyulup soğana çevrildin.
Ensuite, il y a toi qui arpentes le trottoir.
Deloris Ven Cartier.
- Deloris Van Cartier.
Ben hazırım. Önce ven bağlantısı.
Le branchement veineux en premier.
Renal ven renini analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçlar neydi?
Quels sont les résultats de dosage de rénine dans les veines rénales?
Arter ve ven kanülü.
Canule artérielle et veineuse.
Bir vantrolog için çalışmanın iyi bir fikir olduğunu hep düşünmüşümdür.
Pourquoi j'ai eu cette idée de travailler avec un ven... triloque!
- Sadece birkaç ven diyagramı.
- Quelques diagrammes de Venn.
* Andelu i Ven * Yol çok tehlikeli.
Il y a trop de dangers.
Ste-e-even Hyde!
Steeeeee-ven Hyde!
Ven bir süzgeç.
De la levure.
- Veya ven vangs.
- Ou "Ven Wangs"...
Herşey hazırdı ven kaldım.
C'était plein de monde, je pouvais pas dire non.
Burda aşağıda bu ven var çok özel bir yerde.
Il y a une veine ici, qui est très intime.
- Pıhtı baldırından yola çıkmış. Buna "derin ven trombozu" denir.
C'est là où le caillot s'est formé, dans son mollet ça s'appelle une thrombose veine profonde
Bu, derin ven trombozunu açıklıyor. Alkol yüzünden kendinden geçiyor. Uzun süre hareketsiz kalıyor.
Ca explique la TVP, l'alcool la met KO, elle reste immobile de longues périodes
Daha önce herhangi bir belirti göstermeyen ve derin ven trombozu olmayan 38 yaşında bir kadın.
Une femme de 38 ans, sans précédents symptômes ni d'historique présente une thrombose veine profonde
Derin ven trombozu olmasına daha 20 yıl var.
Elle est 20 ans trop jeune pour faire une TVP
Perşembe ve Cumaları banttan...
Enregistrée le mardi et le ven...
Francis, babanla bazı şeyleri hatırlamaya çalışıyoruz, ven bunda en bize yardım edebilirsin.
Francis, ton père et moi tentons de nous rappeler quelque chose, et nous avons vraiment besoin de ton aide.
Bu da "skulblakas ven".
C'est "skulblakas ven".
Gelmelisin...
Tu dois ven...
İlk ikin üçün...
Ven... deuxi... trois...
Ultrasonla bacaklarında Derin Ven Trombozu arayabiliriz.
On pourrait chercher une thrombose veineuse profonde dans ses jambes.
Bir "ven" için çok fazla kan vardı.
Trop de sang pour que ce ne soit qu'une veine.
İstediğimi ben çağırırım!
Je fais ven r qui je veux!
Yarın seninle postaneye gelebilir miyim?
Je pourrai ven r avec toi dema n a la poste?
Beni, abini tanımam için çiftlerin buluşmasına götüren sendin. Ven beni bu yüzden cezalandırıyor musun?
Tu m'as emmené en... week end en couple pour connaître ton frère, et puis tu me punis parce que je me soucie de lui?
Gates, derin ven trombozu olan hasta hâlen onkolojiye götürülmeyi bekliyor.
Gates, ton patient à la thrombose veineuse profonde attend toujours d'aller en oncologie.
Peki. Önce derin ven trombozu olan hastaya bakacağım.
D'accord, je vais d'abord m'occuper du type à la thrombose.
Ven ben de karısına, onun öldüğü gün, kartımla beraber bir kasa donmuş tavuk yolladım!
Et j'ai envoyé une carte et une caisse de poulets surgelés à sa femme le jour où il est mort.
Internal karotid arter, internal juguler ven ve nervus vagus.
L'artère carotide interne, la veine jugulaire interne,
- Hangisi daha uzundur, sağ renal ven mi yoksa sol renal ven mi?
"Laquelle est la plus longue : la veine rénale droite ou gauche?"
Sana özgür kalma fırsatı verdim,... ven bunu kendin bitirdin.
Je t'ai donné une laisse, et tu t'es pendu avec.
- Sam. Üçüncü perdedeki hastanın derin ven trombozu için ultrasona ihtiyacı var.
- Hey, Sam, il faut une écographie bilatérale de la jambe Rideau 3 pour éliminer une TVP.
Derek Shank. Üç gün acil serviste kalmış. Derin ven trombozu önlenememiş.
Derek Shank, 3 jours aux Urgences sans prophylaxie de TVP, mort... mort... d'un E.P. avant d'atteindre l'étage.
Derin ven trombozu.
Thrombose veineuse profonde.
Senin durumunda, yara dokusu deliği kapattı. Fakat aynı zamanda arterle ven arasında bir köprü oluşturdu.
Le tissu cicatriciel a bouché le trou, mais aussi créé un pont entre une veine et une artère.
PFO varlığında derin ven trombozu olabilir.
Thrombose veineuse profonde et FOP.
Derin Ven Trombozu olduğu anlaşıldı ve biliyer kolik alınıp çizburger yememesi tembihlenip eve yollandı.
Thrombose admise et colique biliaire déchargée en recommandant d'éviter les cheeseburgers.
Yorgunluk hikayesi var ve iki yıl önce retinal ven oklüzyonu geçirmiş.
Antécédents de fatigue, il y a 2 ans occlusion de la veine rétinienne.
Tanıyla ilgisi yok, retinal ven oklüzyonu düzeltilmiş.
Diagnostic non pertinent. L'occlusion a été réglée.
- Ne olacak Ven? ...
Et une fois à Venise?
Ven ben... bunu...
Je le répète autour de moi.
Ven para acá. Yeterince uzak!
Ça va, on est assez loin.
Ven aca.
Viens ici.
Sol renal ven.
La gauche.
Bu "derin ven trombozu."
C'est une thrombose veineuse profonde.