English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yeterince

Yeterince translate French

26,883 parallel translation
Yeterince zaman olmadığından hikâyenin tümünü bile bilmiyorum.
Je ne connais même pas toute l'histoire... je n'ai pas eu assez de temps.
Eski asker olan Amerikalı bir öğrencinin Mısır'da öldürülmesi yeterince uluslararası ilgi çekiyor.
Le fait qu'un étudiant américain, aussi un ancien soldat, ait été tué en Égypte attire déjà l'attention internationale.
Zaten bu çocukların oynamak için randevulaşması yeterince kötü bir şey.
C'est une blague? C'est déjà assez mauvais que les enfants d'aujourd'hui doivent prendre rendez-vous pour jouer ensemble.
Yeterince yüksek rütbeli gibisin.
Vous m'avez l'air assez importante.
- Sooz... Bırak iki kadını, aşağısı bir kadın için bile yeterince kötü.
C'est déjà dangereux pour une femme, imagine pour deux.
Büyük annemlere gidecektik ama, işler yeterince zor zaten, onları da zor durumda bırakmak istemedim.
On allait chez mes grands-parents mais j'ai pensé qu'on serait un fardeau pour eux.
Teknoloji işine girmek için yeterince zeki olduğumu düşünmüştüm.
Je me croyais malin d'entrer en technologie.
- Yeterince hava var Suzy.
- Il y a de l'air.
Burada yapacak yeterince işim olmadığını mı sanıyorsunuz?
Selon vous, je suis pas assez occupée?
Yeterince sarhoşlarsa belki arkadaşlara.
À des amis, quand ils sont assez bourrés.
Nasır orada bulunması için bir tercüman ayarlamamış ve İngilizcesi yeterince iyi olmadığı için bu onu zor bir duruma sokmuş.
Nasser n'avait pas prévu de traducteur, ce qui le rendait vulnérable vu qu'il ne parle pas assez bien anglais.
Ya yeterince olgun olamazsam?
Et si je refuse de vous aider?
Eğer bu Walford'taki herifler için yeterince uygunsa...
Oui, si c'est possible pour les mecs de Walford...
- Yeterince mantıklı.
- Pas de problème.
Yeterince hızlı koştuğunda, bir Hızcının şimşeğini maviye çeviriyor.
À une certaine vitesse, les éclairs deviennent bleu.
Kızları güreşe zorlaman yeterince kötü zaten. Şimdi de erkeklerle mi güreştireceksin?
Non seulement tu fais faire de la lutte à tes filles, mais contre des garçons?
Yeterince ısınırsa, karbini cam gibi kırılgan hale getirecektir.
Quand ça devient assez chaud, ça devrait rendre la vitre aussi fragile que du verre.
- Yalnız, yeterince fazla alamadık.
Seulement, on n'a pas pu en avoir beaucoup. Qu'est-ce que ça veut dire?
Hayatımda yeterince terapi gördüm.
J'ai fait assez de thérapie dans ma vie.
Kanıt yoksa suç da yok. Yargıcın onayını da daha almadığına göre vaktimiz yeterince var.
Il n'y a pas de crime sans preuve et je suppose qu'on a le temps puisque le juge n'a pas signé le mandat.
Zaten polisle yeterince başımız derde girdi.
On a assez de soucis avec la police.
O zaman demek istediğiniz, eğer bu haberler yeterince insanı etkilerse- -
Mais si cette histoire influence assez de monde...
Yeterince yaşadım.
J'en ai assez. Attend.
Evet, oğlumdan yeterince uzak kaldım bence.
Ouais, j'ai passé suffisamment de temps loin de mon fils.
Yükü boşaltmadan önce asla yeterince hazır olamazsın.
On ne peut jamais être trop préparé à lâcher la cargaison.
Robin, senin hakkında yeterince şey bilmediğimi söylemişti.
Robin dit que je n'en sais pas assez sur toi.
- Tabii ki bana oy vermeyecekler. Eğer Bakan Durant yeterince oy toplayabilirse veya Underwood ilk oylamada çoğunluğu sağlayamazsa, her şey değişecek mi? Bugün kesin olan bir şey varsa o da Başkan Underwood'un bu açık kurultaya onay vermemiş olmayı diliyor olmasıdır.
Si la ministre Durant détourne on repart de zéro? c'est que le président doit regretter cette convention ouverte.
Vali Conway terörle ilgili yeterince bir şey yapmadığımızı söylemeye devam ediyor ancak İHO'nun durdurulduğunu göz ardı ediyor.
Conway critique notre passivité, mais il ignore le fait que l'OCI a été stoppé net.
Ambargo yeterince uzun sürerse, batının stoku tükenecek tam o anda motorların piyasayı vuracaktı.
Si cela dure assez longtemps, le stock occidental s'épuisera pile quand vous mettrez vos moteurs sur le marché.
Yeterince cezalandırıldı.
Elle a été assez puni.
Sanırım yeterince tuttum.
Je pense que je l'ai eu assez longtemps.
Yeterince derin oldu.
Ça doit être assez profond.
- Yeterince oldu mu?
Ça a été assez long?
İlişkiler bunun gibi - anladın işte - tuhaf olaylar olmadan da yeterince karmaşık zaten.
Allez. Les relations sont assez confuses comme cela sans que l'on aille dans cette... arithmétique bizarre.
Olmaz Clary, yeterince vaktimiz yok!
Non, Clary, nous n'avons plus assez de temps!
Teorik olarak ücret yeterince iyiyse bir kiralık katilin ahlakı olmamalı.
En théorie, si le prix est assez élevé, un tueur à gages n'a pas de morale.
Matthew onu yeterince göremiyor ve babasını özlüyor.
Matthew ne le voit pas assez, il lui manque.
Ölmek, başımı yeterince ağrıtıyor zaten.
La mort m'a déjà assez donné de mal de tête.
- Kuş uçuşu için yeterince küçük.
Assez petit pour un vol d'oiseau
Zemin altı bir bodrum katı manyak karı oraya Sessiz Yer diyor çünkü bunlar yeterince psikopatça değil ya.
Un sous-sol avec un sol en terre battue cette conne l'appelle la pièce silencieuse, parce que c'est déjà pas assez psychotique.
Yollarımızın kesişmesinden dolayı, yeterince tanıyorum.
Assez, pour les quelques fois où nos chemins se sont croisés. Pourquoi?
Sanırım Virginia'da söylediklerim yeterince iyi değildi ki bu da daha iyi bir fikir bulmam gerek demek.
Je suppose que je n'ai pas été assez convaincant en Virginie, ce qui signifie que je dois faire mieux.
Yeterince detay ve öneriyle birlikte hikayeyi gerçekten anı olarak hatırlayabilir.
Et avec assez de détails et de suggestions, il pourrait vraiment il pourrait vraiment incorporer l'histoire à sa mémoire.
Ve Sands'in, Rebeca'nın babasını öldürdüğünü bilerek yaşamak yeterince kötü bence...
Et je dirais que vivre tout en sachant que Sands a tué le père de Rebecca peut être qualifié de mal...
Birlikte bir plastik baloncuğa atılmadan da ilişkiniz yeterince stresliydi.
La relation officier traitant / consultant est suffisamment stressante sans être enfermés ensemble dans une bulle en plastique.
Uğramayı düşündüm ama farkına vardım ki zaten son zamanlarda beni yeterince görüyorsun.
J'ai pensé à passer te voir, mais je me suis dit que tu m'avais assez vu dernièrement.
NZT olmadan Rus Botanik Derneği'nin davetli listesine girebilmek için hacklemeyi yeterince hatırlayabilmek adına kafa kafaya verdik.
Sans NZT, nous avons eu besoin d'être à deux pour avoir assez de connaissances en hacking afin de nous ajouter à la liste d'invités de la Société Botanique Russe.
... biri yeterince NZT aldığı her zaman "daha büyük bir amaç" tan bahsediyor?
À chaque fois que quelqu'un prend suffisamment de NZT, ils parlent toujours de l'intérêt commun?
Yeterince uzaklaştıramayız asla. Belki de Dalgagüdücü uzaklaştırabilir.
Peut-être que le Waverider peut.
Yeterince...
- l'éloigner assez.
Yeterince uzun sürdü mü? Tamam soru şu.
Ça t'a pris suffisamment longtemps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]