English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yeterince yakın

Yeterince yakın translate French

301 parallel translation
Nasıl? Yeterince yakın oldu mu?
C'est assez court?
Birkaç kez dilimin ucuna gelmişti, ama seni yeterince yakın bulamıyordum.
Vous ne sembliez pas assez proche.
Burası yeterince yakın.
On est venu quoi, ça suffit
- Evet ama yeterince yakın değiliz.
- Mais nous en sommes encore loin.
Görsel bağlantı için yeterince yakın olmalısın.
Vous devriez être assez près pour pouvoir l'apercevoir.
Bir şeylere yakın mısınız, yoksa yeterince yakın değil misiniz?
Avez-vous presque réussi, mais pas tout à fait?
- Yeterince yakın.
- Ca coïncide à peu près.
Ama yeterince yakın değil, öyle mi?
Mais pas assez près, c'est ça?
Kim kampa yeterince yakınlaşıyor?
Qui n'habite pas loin?
Biz yeterince yakınız.
Je la voyais presque.
Bence burası yeterince yakın.
Je pense que c'est assez près.
Daktiloya yeterince yakından bakmadın.
Vous n'avez pas observé la machine à écrire.
- Yeterince yakın.
- Nous sommes assez près.
Şu an, Atlantik'i geçiyoruz... Kuyruklu yıldızın Dünya'ya yakın olduğu ya da.. ... yeterince yakın olduğu bölgedeki alize rüzgarlarına dikkat edin.
Maintenant, on traverse l'Atlantique on attrape ce vent contraire jusqu'à l'endroit où la parabole de la comete est proche de la Terre.
Yeterince yakın değilsin!
Pas la peine d'aller si loin!
lütfen! Bu da yeterince yakın!
Demain, je me lèverai, je peindrai mes chevilles et j'irai voir la dirlo.
Yeterince yakın!
Voilà.
Sana yeterince yakın olamadığımı düşünüyorum.
Je ne me sens pas proche de toi.
Doğru te-te-te teşhis için bunun yeterince yakın olduğundan emin misiniz?
Vous croyez que c'est assez près pour... les identifier?
Dansla alakası yok, atlama zıplamaya yeterince yakın değil.
Beaucoup trop de danse, pas assez de cabrioles.
Data, sence bu demir-plazmik zerk için yeterince yakın mı?
Data, est-ce assez près pour une injection ferroplasmique?
- Veridian 3 yeterince yakın değil.
Le ruban va s'approcher de Véridian III mais pas d'assez près.
- Hükümet işine yeterince yakın mı?
- Ca vous suffit, on peut bosser?
Bu yeterince yakın.
Vous êtes assez proche.
Komşular yeterince yakın ama akrabalarım çok dağınık, yani gerçek bir angarya.
Les voisins sont assez proches, mais ma famille est dispersée. C'est une vraie corvée.
Bu yeterince yakın.
Tu y étais presque.
Yeterince yakın Garak.
Restez où vous êtes, Garak.
Eğer Uzak Takım'ın tutulduğu yerin yeterince yakınına ışınlanırsak, Mokra gereken reaksiyonu gösterene kadar, içeri girip, onları çıkartabiliriz.
En nous téléportant à proximité, nous pourrions remonter tout de suite.
Bunu yeterince yakın zamanda öğreneceksin.
Tu l'apprendras bien assez vite.
Hayır, Dick, bu işe yaramaz. Yeterince kanlı değil, yakınından bile geçmiyor.
Non vraiment, ça manque de sang.
Yeterince yakınmış.
Ce n'est pas loin.
Ona kürek verip kazmasını söylerler. Yeterince derin kazdığında küreği bırakmasını, sigara yakıp dua etmesini söylerler. Sonraki beş dakikada ise, kazdığı toprak ile üzeri örtülmüş olur.
Quand il est assez profond, une cigarette, une prière, et les types sont au fond, couverts de terre.
Yakında yeterince uyuyacaksın. Derin bir uyku.
Tu dormiras bien assez tôt.
Yeterince yakıtın yok idiyse, neden geri dönmedin?
Si vous manquiez de mazout, pourquoi n'avez-vous pas rallié Pearl?
İşimiz sürekli yakın temas gerektiriyor, yeterince dikkatli olamıyoruz.
On est en contact étroit, dans notre métier, il faut être prudent.
Yeterince yakıt taşımıyorlar.
- Ils n'ont pas assez de carburant.
- Yeterince uzun ve yakışıklısın.
- Tu es beau garçon.
Senin en yakın geleceğin, bugün Londra'ya hareket etmek. Yeterince açık mı?
Ton avenir immédiat... c'est de quitter Londres aujourd'hui.
Eğer yeterince Wuxia hikayesi okusaydı en yakın dostun... en tehlikeli düşman olabilceğini bilirdi!
Mais comme on dit dans les romans d'aventures : L'ami le plus proche est l'ennemi le plus dangereux.
Yeterince yakıtımız yok. Dünyanın uygun konuma gelmesi lazım. Bu da üç hafta sonra olacak.
Nous manquons de carburant pour un retour avant trois semaines.
Motorları yanlış zamanda ateşlersek, yanlış yöne saparız. Durumu düzeltmek için yeterince yakıtımız yok. Elle beceremeyiz.
Si la mise à feu n'est pas précise... nous manquons de jus pour corriger la trajectoire.
Yeterince yakıtımız yok.
Nous n'en avons pas assez.
Umarım yakın kaderinin ehemmiyetini yeterince takdir edersin.
J'espère que tu apprécies à sa juste valeur ta bonne fortune imminente.
Burası yeterince yakın.
Gardez cette position.
Gerçek yakın temas için yeterince yaklaşacağımı umuyorum.
J'espère faire mieux, pour établir un vrai contact.
Yeterince yakışıklı değilmişim. Yeterince yakışıklıymış.
Elle a dit que je n'étais pas assez beau pour elle.
Eee, bence yeterince yakışıklısınız.
- Pas assez beau. Vous avez du charme.
Hayır ama, abim yakınlardaysa asla yeterince dikkatli olamazsın.
Non, mais avec mon frère dans le coin, il faut faire attention.
Julie yeterince cana yakın değil. Daha önce de denedi.
- Pas assez de feeling
İyi ama parçaların arasına girip Defiant'a manevra yaptırmalıyız. Parçalar birbirine çok yakın. Yeterince boşluk yok.
Le Defiant ne passera pas entre les fragments, il n'y a pas assez de place.
Silahı kalçasının üstünde duruyor ve yeterince yakışıklı birine benziyor.
II a son arme à la ceinture, et il a l'air d'un type sympa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]