English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yürüyordum

Yürüyordum translate French

407 parallel translation
Yürüyordum... 3 gündür neredeyse 300 kilometreye yakın yol yürüdüm.
J'ai marché... environ cent miles en trois jours.
Bir sabah buz pateni alanına doğru yürüyordum... bu adamın kayaklarını taşıyarak geldiğini gördüm.
Un matin, je marchais le long de la route vers la patinoire, lorsque j'ai rencontré cet homme, qui portait ses skis.
Yalnızca yürüyordum.
Je me promenais.
Şanzelize'den aşağıya yürüyordum... ve büyüleyici bir kızla tanıştım. Çok acayip bir durum.
C'était très bizarre.
İncilimi okuyarak yürüyordum. Şu satırları gördüm :
Au moment où je passais sous vos fenêtres en lisant ma Bible,
Evet, kontrol ettim. Mason sokağından meydana doğru Yürüyordum.
J'ai descendu Mason Street.
Yürüyordum, Tommy geldi çelme taktı.
Je marchais sans déranger personne et Tommy m'a fait un croche-pied.
Yürüyordum.
Je me promenais.
Arabaları takip etmiyordum kondisyon kazanmak için yürüyordum.
Je me suis pas enfui. Je me promenais. Je faisais de l'exercice.
Bir ormanda yürüyordum ve hafif bir rüzgar uğulduyordu. Ama bu orman ağaçlardan değil, insanlardan oluşmuştu.
À la place des arbres, il y avait des gens.
Yıllar önce, bir akşam Fairfax Caddesinde yürüyordum.
Un soir, il y a des années de cela... je descendais la rue Fairfax, en début de soirée.
- Hayır, sokakta yürüyordum... birden biri elimden kapıverdi.
- Non, je marchais dans la rue, et on me l'a pris des mains.
- Yürüyordum. - Yalnız mı?
Je me promenais.
Bir gün yürüyordum, ve biraz hüzünlüydüm.
Je marchais, déprimée, quand j'ai vu l'annonce.
Lincoln ile birlikte yürüyordum.
Je me promenais avec Lincoln.
Kocaman bir ağaca bakarak yolda yürüyordum.
" Je marchais dans la rue, quand j'ai vu cet arbre immense
Deniz kenarında yürüyordum sonra birden uzun, yuvarlak, kızıl kuleyi gördüm. Girişin üstünde bir kitabe ile arma vardı. Komik bir arma.
Je marchais sur le rivage quand je vis une tour rouge qui portait une inscription et un écusson : un serpent enroulé autour d'un bâton.
Bir gün Via Salaria'da yürüyordum. Hani fahişelerin dolandığı...
J'étais dans la rue des putes...
Neyse yürüyordum, durdum...
Je m'étais arrêté.
- Sersem gibi yürüyordum.
- Je n'étais pas dans le passage piéton.
Yürüyordum...
Je marchais.
Meydanda yürüyordum, polis geldi tutukladı bizi.
Nous traversions une place et la police nous a arrêtés.
- Yürüyordum.
J'ai... marché.
Bunu kara kara düşünerek yürüyordum. ve kendimi onun kapısının önünde buldum.
Perdue dans ces pensées, j'ai soudain réalisé... que je me trouvais devant chez l'autre.
Bana "nasıl yürünür göster" diyordunuz. Ben yürüyordum siz beni sınıfta bırakıyordunuz.
Vous vouliez me voir marcher et je ne faisais que trébucher.
Dışarıda yürüyordum, biri kapıları erken kilitlemiş.
Je me baladais et on a fermé les portes à clé.
Üst güvertede yürüyordum. Birden onu gördüm. Kucağında bazı kağıtlar vardı.
Je marchais sur le premier pont... et elle était là, tenant ses papiers sur ses genoux.
Sanırım eve yürüyordum.
Je rentrais chez moi, je suppose.
Sadece yürüyordum.
Je n'ai fait que marcher.
Çok güzel bir caddede yürüyordum.
Je parcourais une rue très jolie.
Yolda yürüyordum, sonra ayağım...
Puisque je te dis que j'ai glissé sur le trottoir...
Yalnız başıma yürüyordum.
Je marchais seule.
Dışarıda, galerinin önünde yürüyordum ve buradaki ışıkları gördüm.
Je passais devant la galerie et j'ai vu de la lumière.
Dominique'le bahçede yürüyordum.
J'étais dans le jardin avec Dominique.
15 gün önce, Unter den Linden'de yürüyordum.
IL Y A 2 SEMAINES, JE ME PROMENAIS AVENUE UNTER DEN LINDEN.
Tembel bir adamın tarlasında yürüyordum.
J'allais par le champ d'un paresseux.
Karışmak istemedim ama sadece yürüyordum ve neşeli sesler ilgimi çekti.
Je ne voulais pas m'imposer, mais j'étais dehors et les bruits de la fête m'ont attiré.
Sonra bir gün... sokakta yürüyordum, arkamdan bir sesin...
Puis, un jour, je marchais dans une rue quand, derrière moi, une voix a dit :
'Hâlâ direniyordum, yürüyordum.' 'Sonra duyduğum ayak sesleri beni kendime getirdi.'
Je continuais à me bagarrer continuais à marcher puis j'entendis des pas qui me firent choisir
Sokakta yürüyordum Düşünüyordum
Je marchais dans la rue Je réfléchissais
Odama doğru yürüyordum ve birden bire yatağımda bir kadın buldum.
J'entre dans la chambre, et dans le lit, qu'est-ce que je trouve? Une femme.
Zar zor yürüyordum.
On avait du mal à marcher.
Bahçede yürüyordum ve gürültüler duydum.
Je me promenais dans le parc et j'ai entendu des bruits.
Bir gün, sonbaharın başlarında... f... köyde, tarlalarda yürüyordum ve birden bir ses duydum, "Küçük Prens."
Et puis, un jour... au début de l'automne, en me promenant à la campagne, j'ai entendu une voix lire :
Dışarıda yürüyordum.
J'ai fait un tour.
Karanlıkta yürüyordum nöbetçi beni hırsız zannetti.
- Je m'avançais dans la pénombre, et là... cet espèce de con de sentinelle a cru que j'étais un voleur.
Sokakta yürüyordum ki bir hanım beni durdurdu ve bana hayat felsefesini ve hükümetle ilgili görüşlerini anlatmaya başladı. Ben de girip bir içki içeyim dedim.
Je marchais dans la rue, une jeune femme m'a arrêté et m'a parlé de sa philosophie de la vie et du gouvernement, donc je me suis réfugié ici.
Hayır. Yürüyordum.
Je faisais vos courses.
Yürüyordum.
J'ai marché.
Ormanda, Tanrı'yı düşünerek yürüyordum.
Je marchais dans les bois en pensant au Christ.
Yürüyordum.
Je marchais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]