Yürüyüşe translate French
2,916 parallel translation
İşte o zaman sürünün, yeterince yiyecek ve gün ışığı bulmak için güneye doğru uzun bir yürüyüşe çıkması gerekiyor.
Le troupeau doit donc faire une grande marche vers le Sud pour trouver assez de nourriture et de lumière pour survivre à l'hiver.
Çok sayıda Edmontozor hâlâ yürüyüşe devam ediyor.
Un grand nombre d'Edmontosaurus persévèrent encore.
Yürüyüşe gitti.
Elle est partie se promener.
Ormanda yürüyüşe götürdü beni atış yerine.
Oh mon Dieu. Elle m'a amené en randonnée dans les bois jusqu'à ce stand de tir.
Bebeğin tek seçeneği o yürüyüşe katıImaktır
Le bébé n'a pas le choix : il doit se joindre aux autres.
Birlikte küçük bir yürüyüşe çıkacağız.
0n va se faire un petit jogging.
Tilki aramak için yürüyüşe çıkmıştık Di mi ortak?
On est allé se promener pour voir les renards.
Şöyle bir yürüyüşe çıkalım.
On va se balader.
Ceketini al, yürüyüşe çıkıyoruz.
Prend ton manteau. On va allez se promener.
Kesinlikle, biz de bunun için yürüyüşe çıkıyoruz.
Exactement! C'est pour cela que nous sortons.
# Yürüyüşe çıktığım yollar boyunca #
Dans l'allée de nos promenades Les arbres pliés sous le vent
Köpeğini yürüyüşe çıkarmış bir adam yanan bir çöp tenekesini görüp haber vermiş.
Un type nous a appelés pour un feu dans une poubelle.
Bu hafta sonu yürüyüşe çıkmaktan bahsettik.
On a parlé de faire une randonnée, ce week-end.
Kahvaltı yapar giyinirim. Sonra da Artemis'i yürüyüşe çıkartırım.
Je déjeune, je m'habille, puis je fais une balade avec Artemis.
Yürüyüşe ne zaman başladın?
Depuis quand, le jogging?
Jonathan gelecek de. Yürüyüşe çıkacağız.
Jonathan doit passer, on va faire du power walking.
Sana söylemiştim, kız arkadaşın olduğu zaman günde en az üç kere yürüyüşe çıkarmak zorundasın.
Je t'avais prévenu, une copine, il faut la promener trois fois par jour.
Dennis'in Jim'i yürüyüşe çıkarmasına izin vermiştim. Gidip onu kaybetmiş.
Dennis est allé promener le chien et l'a perdu.
Yürüyüşe çıktım.
Je suis allée me promener.
Ayrıca her saat yürüyüşe çıkartın yoksa... Böyle olur.
Et promenez-la toutes les heures sinon, il va vous arriver ça.
Biz hiç yürüyüşe çıkmazdık.
C'est bizarre.
Böyle ani geldiğimiz için üzgünüm. - Yürüyüşe çıkmıştık...
Désolée de débarquer comme ça.
Yürüyüşe çıkmıştık...
On se baladait...
Sanki Lihtenştayn Amerika ile yürüyüşe çıkmış gibi.
C'est comme si le Liechtenstein était aux côtés des États-Unis.
- İşe gitmeliyim. - Yürüyüşe gitmeliyim.
- Je veux me balader.
Yürüyüşe gidecek zamanım yok şimdi.
- Pas le temps, je dois bosser.
- Evet, evet. Sonra birlikte yürüyüşe çıkarız, sana herşeyi anlatırım.
On ira se promener après et je te raconterai tout.
Yürüyüşe çık.
Allez prendre l'air.
- Yemekten önce yürüyüşe ne dersin?
Une balade avant le dîner?
- Dışarıda, yürüyüşe çıkmıştım.
- Dehors. Pour marcher.
Konserden sonra Dave ile bir yürüyüşe çıktık.
Après ça, Dave et moi, on a fait un tour.
Orada yürüyüşe çıkardım.
Je connais.
Yarın sabah yürüyüşe gidelim mi? Eski günlerdeki gibi.
Peut-on faire une promenade demain matin, comme d'habitude?
Hey. Yürüyüşe gidelim mi artık? - Merhaba Tim.
Bonjour, allons-nous faire une promenade?
Yürüyüşe çıkalım mı?
On va faire un tour?
Ya da bir yürüyüşe çıkmışlardır!
Se balader! Boire! Ce genre de choses!
Yürüyüşe çıktık biz de.
Il était dans mon jardin. Je l'ai sorti.
Biraz yürüyüşe çıkıp Olay Yeri İnceleme'yi çağıralım.
On va marcher un peu et appeler les techniciens. Viens. Il faut que tu tendes la corde pendant que je grimpe.
Danny, McGarrett'la yürüyüşe çıktınız sanıyordum.
Appel entrant DANNY Je te croyais en balade avec McGarrett.
Bu sırada seninle ikimiz biraz yürüyüşe çıkacağız.
Et en attendant, on va aller faire une petite balade.
Benimle birlikte ufak bir yürüyüşe çıkar mısın?
Tu veux qu'on aille se promener?
Senle yürüyüşe çıkalım.
On va prendre une marche.
Yürüyüşe çıkalım.
Allons marcher.
Yürüyüşe çıkabilirsin.
Tu pourrais te promener.
Yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Quoi?
Küçük bir yürüyüşe çıktık.
On est allés en promenade, T.J.
Yürüyüşe çıkmak ister misin?
Alors cette balade?
- Romantik bir yürüyüşe çıkmayı düşündüm.
Oui.
Hadi, Hannah. Yürüyüşe çıkıyorum.
Je vais me promener.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Je vais faire un tour avec ma lampe.
Yürüyüşe çıktık.
- On a marché.
yürüyüşe çıktım 16
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çık 16
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
yürüyorum 69
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çık 16
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
yürüyorum 69
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyoruz 17
yürüyebilir misin 61
yürüyün hadi 26
yürüyebilirim 41
yürüyebiliyorum 23
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyoruz 17
yürüyebilir misin 61
yürüyün hadi 26
yürüyebilirim 41
yürüyebiliyorum 23