Yüzüne bak translate French
537 parallel translation
Yüzüne bakılmayacak biri değilsin.
Tu es pas si mal, tu sais.
Bunu yüzüne bakıp söyleyebilirsin.
J'ai vu ça sur son visage.
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
II en fait le matin qui me font peur.
Yüzüne bak!
Regarde son visage!
Yüzüne bakın.
Regardez-le.
Issie bir insanın yüzüne bakıp, onun katil olup olamayacağını söyleyebilir.
Elle prétend pouvoir deviner qui est capable de tuer.
Hem yüzüne bakıp hem de yürütemezsin.
Tu ne peux pas le regarder et le mener.
Yüzüne bakıp anlayamazsınız ki.
Ça ne se lit pas sur un visage.
- Yüzüne bakın.
- Regarde son visage.
henüz öldüğünde yüzüne bakıyorum... ve gözyaşlarına boğuluyorum.
Pourtant, devant ce visage glacé, j'ai été ému jusqu'aux larmes.
Birinin yüzüne bakıp karar verme.
Ne jugez pas un homme par son visage.
- Yüzüne bak!
- Regardez-vous!
Üç jüri de o sevimli, ağlamaklı yüzüne bakıp da yumuşak ve düzgün konuşmasını işitince şöyle dedi...
Les juges, après avoir admiré sa beauté, entendu sa voix douce et cultivée, disaient :
Seni dinliyorum, yüzüne bakıyorum söylediklerini anlıyorum ama gözlerin inanmamı engelliyor.
Je t'écoute, je te regarde, je sais ce que tu dis, mais tes yeux disent le contraire.
Yüzüne bak.
Vois son visage.
Şimdi yüzüne bak.
Regarde ta tête!
Şu haline bak, şu küstah yüzüne bak!
Relève la tête, scélérate!
İşimiz bitince evli erkekler eşlerinin yüzüne bakıp, makyajlılarsa tabii, onlara haddini bildirecekler.
Et quand on en aura fini, les maris seront capables de regarder leur femme en face, enfin, si elle est maquillée, et la remettre à sa place.
Amelung'un yüzüne bakıp görmeyi bekliyemem.
J'ai hâte de voir la tête d'Amelung!
Yüzüne bakıp gülümsememeye çalışacak. "Zayıf ama güzel" diyecek.
Elle vous regardera et elle dira : "Maigrichonne, mais jolie."
Yüzüne bakıp öyle güçlü biri olduğunu tahmin edemezsin.
Sa force ne correspond vraiment pas à son visage.
Çıkar onu kutudan, yüzüne bak, hakkında konuş, acıtıp acıtmadığını o zaman anlarsın.
Parlez-moi de lui ouvertement.
Yüzüne bakın.
Regarde sa tête.
Yüzüne bak.
Regardez son visage.
Yüzüne bakıp günah içinde ölmek istemiyorum.
Je ne veux pas mourir dans le péché en te regardant!
Yüzüne bak.
Tu as vu son visage?
Ama kızımın yüzüne bak, ona aşık, onu istiyor...
Mais regardez le visage de ma fille, Elle l'aime, elle le veut.
İnsanın yüzüne bakıp içini okumanın yolu yok.
L'étoffe d'un homme n'apparaît pas à son visage :
Şu yüzüne bak.
Tu devrais voir ton visage.
Kızların yüzüne bakınca seni görüyorum.
Je te vois dans le visage des filles.
- Yüzüne bak!
Regardez son visage!
Küçük kızın yüzüne bak.
Regardez cette petite fille.
Fakat sana bir şey söyleyeceğim, Hayatımda hiçbir sabah, uyandığımda... birinin yüzüne bakıp da, orada bulunduğum için pişmanlık duymadım.
Mais je vais vous dire, je ne me suis jamais réveillée le matin... en voyant quelqu'un qui me fasse regretter d'être là. Mais vous, je parie que oui.
Yüzüne bakın.
Quel air défait.
Onun yüzüne bakıp... karnına silahı dayayacağım... ve emin olduğunu gördüğüm zaman... onu öldüreceğim.
Je veux le regarder en face, lui braquer un flingue sur le bide et quand je saurai qu'il a compris, je le tuerai.
Restoran şefine söyler misiniz lütfen, masaları ve sandalyeleri öyle yerleştirsin ki, Bay Bianchi, doktor ve ben onlara gerçeği açıkladığım sırada yolcuların yüzüne bakıyor olalım.
Alors dites qu'on dispose les chaises de façon que M.Bianchi, le docteur et moi nous soyons face à vous tous pour la réunion où je dévoilerai la vérité.
Yüzüne bak. Yüzünün her yanı dondurma.
T'as de la glace plein le visage.
Bay Thornton'un şu güzel yüzüne neredeyse son kez bakıyorsunuz.
Vous allez voir pour Ia dernière fois le beau vísage sou riant de M. Thornton.
Yüzüne bak.
Regardez-la.
Yüzüne bir bak.
Regarde le visage de ce cadavre.
Bak. O güneşin yüzüne tapar.
Il se prosterne devant le soleil.
Doktora ihtiyacımız var, yüzüne bir bakın.
Tod, vous avez très mal?
Yüzüne, tenine bir bak.
Il n'y a pas que son visage, regardez sa peau.
- Bak dostum, yüzüne karşı söylüyorum.
- Je te le dis en face.
Yüzüne bak...
Regarde son visage.
Yat uyu, güzelce dinlen, sabah kalk... ve aynada yüzüne bir bak.
Allez vous coucher. Demain matin, regardez-vous dans la glace et tout ira bien.
Hayır, yalnızca yüzüne bir bakış atıp mümkün olduğunca hızlı oradan uzaklaştım.
Non, un seul regard à ce visage, et je suis parti aussi vite que j'ai pu.
Birbirinizin yüzüne bakın!
Bien en face!
Bak yüzüne, yüzünden okunmuyor mu?
Regarde, c'est dans son visage.
Şunun suratına bak... Yani sevimli yüzüne.
Regardez bien sa bouille.
Yüzüne bakıyor olacaklarından silah hala elinde sanacaklar.
Ils regarderont tes yeux seulement!
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50