Ân translate French
296 parallel translation
Evet, unuttum. Müzikte, atıcılıkta olduğu kadar iyi değilsin. Dinlersen, sevgili Raymore... sana ateş edebileceğin en iyi ânı gösterebilirim.
Je sais que tu ne t'intéresses pas trop à la musique, mais si tu écoutes bien, je te dirai le moment exact où tu dois tirer.
Uzun zamandır bu ânı bekliyordum.
C'est le moment que j'attendais.
# Akan sihirli ânı hisset #
♪ de l'instant merveilleux. ♪
Bu ânın geleceğini biliyordum, bizim inandığımız şeyler aynı değil.
Je savais que ce moment viendrait, nous n " avons pas la même foi.
Hiçbir ânının tadını çıkarmadan uçup gitmesine izin verme.
Ne la laisse pas s'enfuir sans en profiter.
70 kilo dinamit, İngilizler ânında razı olmak zorunda kaldı.
90 kilos de dynamite? Les Anglais en ont vite tiré les conclusions.
İngiltere ile ayrılık ânımızın tamamı ile saygın olması en büyük dileğimiz.
Nous souhaitons que le moment des adieux avec l'Angleterre nous fasse honneur.
Bu ânı defalarca planladım.
J'ai tout prévu depuis si longtemps.
Yıllardır bu ânı bekliyordum. - İşte o an geldi.
J'ai tant attendu ce moment Et maintenant, j'ai peur.
Bu durumda ölüm ânı daha erken olmalı. Sizce de öyle değil mi?
il a dû mourir plus tôt.
Bildiğiniz gibi, beyindeki ısı kaybı ölüm ânını saptayabilmek için en güvenilir yoldur.
Le refroidissement du cerveau permet le mieux de situer l'heure de la mort.
Bu ânın gelmesini yıllarca bekledim.
Pendant des années J'ai prié pour cet instant.
Ânında içini açmış oluyor ve hislerinle baş etmeye başlıyorsun.
Il commence à se laisser aller.
Bir daha yaşayamayacağın bir ânın ellerinden nasıl kayıp gitmesine izin verdin?
Comment as-tu pu laisser disparaître un moment de ta vie qui ne reviendra jamais? Ça ne se reproduira pas.
İlişki yaşayamayacağımızı biliyorum ama ânı yaşamaya çalışıyorum işte, anlarsınız ya?
Je sais qu'on ne peut pas avoir de liaison, mais j'essaie de profiter de la vie.
... önemli bir ânı paylaşıyor gibiyim.
... très fort avec vous. C'est bien, chéri.
Ne kadar tuhaf isimlerimiz var. Sizce de bunun için hayatımızın en önemli ânını beklememiz gerekmez miydi? Ya da hepimiz ismimizin anlamını yaşamalıydık.
Pensez-vous que nous avons été choisis pour un moment de vie extraordinaire, ou maudits par Cain?
Bu hayatımın en tatmin edici ânıydı diyebilirim.
Je n'ai jamais vécu un seul moment aussi pleinement.
Sırf o ânı düşünerek iki saat geçiriyorum.
Ça me tient deux bonnes heures, rien que de penser à cette fois-là!
İDARİ MÜLK İZİNSİZ GİRİLMEZ Bu sanatın etkisiyle günleriniz mutlu bir şekilde geçer. Her gününüz geçmiş veya geleceği düşünmek yerine ânı yaşamayla geçer.
propriété DU GOUVERNEMENT ENTRÉE INTERDITE afin que chaque journée soit bonne et que l'on vive toujours dans le présent, plutôt que dans le passé ou dans le futur.
Ânı yaşamak.
vivre dans le moment.
Umarım ulu Tanrı sana bu ânı utanç içinde tekrar tekrar yaşatır.
Que Dieu vous accorde assez de temps pour revivre ce moment dans la honte.
Burada iğnenin yapılış ânını görüyoruz.
lci vous le voyez recevoir l ´ injection.
İçinde her şeyi barındırıyor. Her ân, her olay.
Tout est écrit dessus... chaque moment, chaque événement.
Etrafındaki insanlar gibi davranmaya başladığın... ilk ânı hatırlıyor musun?
Quand avez-vous vous, pour la première fois commencé... à vous comporter comme les gens qui vous entourent?
Zelig hiçbirşey hatırlamaz, ancak... bir nöbet ânında olmuş olabileceğini kabul eder.
Zelig n'en a aucun souvenir, mais il admet... que ça pourrait avoir eu lieu durant ses transformations.
Bu ânı yıllardan beri bekliyordum.
J'attends ce moment depuis des années.
Bu yüzden kendimi engelledim, ağırdan aldım ve ona bağlandım. Ve doğru ânın gelmesini bekledim.
Finalement, je me suis tu tout en pensant sans cesse à elle et au moment propice où je pourrais lui parler.
Artık bu benim kader ânım.
L'heure de ma destinée a sonné.
Yani şimdi o kıskançlık krizi ânında karına aşk mektubu mu yazdın?
Fou de jalousie, tu as écrit une lettre d'amour à ta femme? Voilà.
Pozisyonumuza göre bu rakamları haritada işaretle bizi ilk vuracağı ânı bilmem gerek.
Ajoute ces chiffres à notre position. Je dois savoir quand on sera touchés.
Neden her zaman aşkın başladığı o ânı fark etmeyiz? Ama ne zaman sona erdiğini hep biliriz.
Pourquoi ne reconnaît-on pas la naissance d'un amour, mais sait-on toujours lorsqu'il se termine?
Bu ânı, dumanı, arabaları ve lokantaları ve pateni unutalım ve sadece bunu hatırlayalım.
Oubliez un instant, le smog, les v oitures, les restaurants et le roller,
Sirenleri duyduğu ânı hatırlıyorum. Silahı bu tarafa fırlattı.
Quand il a entendu les sirènes, il a jeté son arme par là.
Doğru ânı bekliyordum, ama o an hiç gelmeyecek.
Je voulais attendre le bon moment, mais il ne se présentera jamais.
- Kesinlikle. Her ânı değerlendirmelisin.
Oui, on se dit qu'il faut profiter de chaque instant.
Hayır, onları birlikte geçirdiğimiz bu ânın hatırına saklayın.
Gardez-les, en souvenir du temps qu'on a passé ensemble.
Bir ânı yıllar boyunca hayâl edersin ve o an gelince bir şekilde kaybedersin. Işığa ulaşmak için çabalarsınız.
On peut rêver d'un moment pendant des années et le rater.
Karartma Ânı The One With the Blackout
Celui qui a du jus
Ama müzik Ann'indi, Ann'in. Aniden beni öptüğü her ânı gördüm,.. ... aslında Ann'i öpüyordu.
Quand il me tiendrait, me parlerait, danserait, mangerait, boirait, jouerait, chanterait, ça serait Anne, Anne!
Kaçakçı yönetmen gizlice çalışırken ve yaptığı tahrip ânında fark edilmezken,..
LE RÉALISATEUR "ICONOCLASTE"
Hep bu ânı bu şekilde hayal etmişimdir.
J'imaginais que ça se passerait exactement comme ça.
Çünkü bu ânı yakaladı. Sadece bu geceyi değil, tanışmamızı, dostluğumuzun gelişmesini her şeyi anımsatacak.
C'est un souvenir, pas seulement de ce soir mais plutôt de notre rencontre, de la naissance de notre amitié, de tout.
Hiç bir ânı daha önce yaşamışsın gibi geldi mi sana?
T'as jamais une impression de déjà vu?
Ve o an sanki tamemen gerçek olamayacak bir peri masalının hikaye ânı gibiydi.
Et j'ai eu un flash absolument fabuleux.
Sevgili Omar, müsaade edin de bu ânın tadını çıkaralım.
Mon cher Omar, profitons de cette heure de clairvoyance.
Duyduk duymadık demeyin! Kendinizi, hayatınızın ânına hazırlayın!
Mesdames et Messieurs, le plus grand évènement est dans votre ville!
Ânı kaçırmayın.
Continuez.
Bu ânı hatırla.
souviens-toi de ce moment.
Bugün burada kısa süreliğine de olsa günlük koşuşturmadan uzaklaştığımız bir ânı, güzel bir arkadaşlık, dostluk ruhu içinde paylaşıyoruz.
Nous voici réunis loin de notre train-train quotidien,
Bu ânı hatırlamanı istiyorum.
Je veux que tu te souviennes de ce moment.