Çalışın translate French
37,241 parallel translation
Her bir gruptaki üçüncü mayınlardan mümkün mertebe uzak durmaya çalışın.
Ne tentez rien pour la 3e mine de chaque série.
Şantiyede alın terinle çalışıp her akşam Rita'nın yanına gelip televizyonun karşısında biranı içmek istiyorsun, değil mi?
Tu veux... une journée de travail honnête sur un chantier de construction, rentrer chaque soir chez Rita, et boire une bière devant la TV, hein?
Beni döverek konuşturmaya çalışırdınız ama konuşmadan önce ölürdüm.
Vous m'avez arraché chaque mot, et j'aurais dû mourir avant.
En azından içeride durup hakim, jüri, cellatı oynamak yerine dışarıda bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Allez, les mamans. Applaudissons-les. Et qui n'est pas encore réglée?
Bunlar zorlu zamanlar fakat sıkı çalışmalarımız karşılığını veriyor.
Ce sont des temps difficiles, mais notre travail paye.
Barışçıl değilsen,... bir fabrikada ya da başka birinde on altı saat çalışıyorsun böylece ışıkların ve suyun olmaya devam ediyor.
Vous n'êtes pas un gardien de la paix, vous travaillez 16 heures dans une usine ou autre chose, pour garder la lumière allumée, l'eau courante.
Çalışamayan yarım düzine elektrik santralim var çünkü onları işletebilecek kimse yok.
J'ai une demi-douzaine de centrales électriques qui ne peuvent marcher parce qu'il n'y a personne pour s'en occuper.
Birincil şahısta kalmaya çalış.
Ce n'est pas l'esprit de ce jour.
Eğer Daniel Holden'ın bu suçtan dolayı masum olduğu kesinleşirse ofisim, Bay Holden'ın avukatıyla birlikte mahkumiyetin bütünüyle ve hemen kaldırılması için çalışacak.
Et s'il s'avère que Daniel Holden n'est pas le coupable, alors mon bureau travaillera avec l'avocat de M. Holden afin qu'il soit disculpé une bonne fois pour toutes. Merci.
Çığlık atmasını engellemeye çalışırken Hanna onun elini ısırdı.
Elle l'a mordu pendant qu'il essayait de l'empêcher de crier.
Pekâlâ, eğer sen yapmadıysan kim öyle göstermeye çalışmış olabilir?
Si ce n'était pas vous, alors qui voudrait que ça ait l'air de l'être?
Sorun yok tatlım, sadece büyükannenin canını yakmaya çalışıyorum.
Pas important chérie, j'essaie juste de blesser grand-mère.
Sadece açığını yakalamaya çalışıyorum.
Je vais juste te jeter en fauteuil sur l'autoroute.
Boş zamanlarında aileni tanımaya çalışırsın diye düşünmüştüm.
Je veux savoir si vous avez une piste pour retrouver Kirk.
Kendi dükkanını açmak için hala para toplamaya mı çalışıyor?
Il cherche toujours du fric?
Ya burada çalışırız, yada Yakuza'ya neden ilk ödemenin geç kalacağını açıklarsınız.
Soit on travaille ici, soit vous expliquez aux Yakuzas pourquoi on aura du retard pour le premier versement.
Ne yani, NASA'nın osuruk bilimi enstitüsünde mi çalışıyordun?
Quoi, t'es analyste dans la catégorie des pets de la NASA?
Caroline barımızı kazanmaya çalışıyor ve ben de hayatının kötülüğünü anlatarak, ona destek oluyorum.
Caroline essaie de récupérer notre bar. et j'essaie de l'encourager en lui montrant comme sa vie craint.
Burayı soymaya çalışıyorsan, çok geç kaldın.
T'arrives trop tard si tu veux piller l'endroit.
Hayır, hayır. Sen olmasaydın hâlâ delilerin çığlıkları eşliğinde uyumaya çalışıyor olacaktım.
Si tu n'avais rien fait, je m'endormirais encore avec les hurlements des fous.
Bilirsiniz, daha çok dışarı çıkmaya çalışıyoruz Sayın Başkan...
Nous essayons de sortir un peu plus, M. le maire.
Eğer burada çalışacaksan dile hakim olmalısın.
Tu devrais apprendre notre langue si tu vas travailler ici.
Bunu da Nicky Nail'ın kapısının önüne bırak. Kapıyı iki kere çal, ucunu yak ve kaç.
Et ça...
Eğer direnmeye çalışırsa soruşturmaya engel olduğu için ceza yazın.
S'il résiste, coffrez-le pour obstruction.
Ya da o adamlardan tek başına kaçmaya çalışırsın.
Ou tu peux essayer d'échapper toi même à ces hommes.
Eğer bu beni ilgilendirmiyorsa neden oğlumu öldürmeye çalışıyorsunuz?
Si ce n'est pas à propos de moi, alors pourquoi essaies-tu de tuer mon fils?
Kendimi onu kurtarmaya çalışırken gördüm ama yeterince hızlı değildim.
Je me suis vu tenter de la sauver, mais je n'étais pas assez rapide.
Ama önce Damon neden canını yakmaya çalışıyor anlamam lazım.
D'abord je dois savoir pourquoi Damon a essayé de te blesser.
Ciddi misin? O nasıl oluyor? Önüne gelen her cinayeti annene yıkmaya çalışıyorsun.
Vous n'arrêtez pas de mettre des meurtres sur le dos de votre mère.
Oğlum bu pislik insanların arasında çalışıp çabalıyor.
Mon fils, travailler, peiner, Humain au milieu de la boue.
- Hayatımın her köşesini mahvetmeye mi çalışıyorsun?
Êtes-vous en train d'essayer de perturber la systématique - Chaque partie de ma vie?
Hayatının her köşesini öğrenmeye çalışıyorum.
J'essaie de connaître chaque partie de votre vie.
Çıplak herifin teki gergedanın sırtına atlamaya çalışıyor.
Il croit qu'il peut sauter sur le dos d'un rhinocéros.
Katil burada çalışıyorsa Nick'in şakasının Tommy'i ne kadar üzdüğünü biliyordur.
Si le tueur a travaillé ici, ils savaient Nick, Je l'ai vu à quel point une blague mal Tommy.
Başını belaya mı sokmaya çalışıyorsun yoksa benim sinirimi bozmaya mı?
Vous essayez de vous attirer des ennuis ou de m'énerver?
Bu davaların hepsinde Dr. Loomis ve zombi damat Edgar birlikte çalışmış.
Ok, donc, ceci est toutes les affaires qui impliquent Dr. Loomis et notre marié zombie Edgar.
Yarısı aynı papirüs gibi mikrofişlerin üstüne yazılmış ama babanın öldürüldüğünde hangi davada çalıştığını bilmenin faydası dokunacağını düşündüm.
La moitié est sur microfiches et du genre papyrus, mais, je pensais que ça aurait pu aider à savoir sur quoi ton père travaillait quand il a été tué.
Sorunlarımın üstesinden gelmeye çalışıyordum.
Je travaillais sur quelque chose.
Sıkı çalıştığını görmek ne güzel.
Content de voir que vous travaillez dur.
Silver City'e dönmenize yardımcı olması için Lucifer'ın dünyadaki evini elinden almaya çalışıyorsun.
vous essayez de prendre le foyer de Lucifer sur Terre, pour qu'il vous aide à revenir à la Cité d'argent.
- Aynen. Aradığın kişi aile dışına çalıştığı için buradan gönderildi.
- Celui que vous cherchez a été banni pou avoir travaillé en dehors de la famille.
Bunların dışında, kolluk kuvvetlerinde çalışmak için bir eğitim aldı mı?
Et en plus de ça, je suppose qu'il a été formé par la police?
Burada çalışan her dengesiz beslenen, üst sınıf sosyopatları sevmiştim.
J'ai adoré chacune de ces sociopathes mal nourries et tendues.
Bu durumda Çin Başkanı Peng onun uçağını düşürmeye mi çalışmış yani?
Et à ce moment-là, Peng, le président de la Chine, a tenté de faire exploser son avion?
Ve hepinizle yeni valiler seçmeye gerek olup olmadığına karar verip sınırların nasıl çizileceğinin belirlenmesine kadar bölgelerinizde kontrolü sağlamaya çalışmanızı beklediğimizi konuşmuştuk.
Et j'attendais de vous de garder le contrôle de vos régions jusqu'à ce que les frontières soient plus claires ou que nous élisions de nouveaux gouverneurs si besoin.
Duymuştum. Hâlâ CSA'da mı çalışıyorsun yoksa artık bağımsız mısın?
Tu es toujours à CSA ou tu es indépendant maintenant?
"Biz" yok. Ben yalnız çalışırım.
Il n'y a pas de "on." Je bosse seule.
Maaşını başkası ödüyor olabilir ama sen benim emrimde çalışıyorsun.
Quelqu'un d'autre paie peut-être ton salaire, mais tu bosses pour moi.
Suçu olduğu gibi üstlenmeye çalışıyor.
Sa culpabilité n'aura l'air que plus vraie.
Onu durdurmaya çalıştım. Camla kendi boğazını kesti!
J'ai tenté de l'arrêter, mais elle s'est ouvert la gorge avec le tesson.
- Belki de burada çalışmalısınız.
- Vous devriez travailler ici.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18