Öyleymis translate French
791 parallel translation
- O öyleymiş gibi içiyor ama.
- Elle nage comme un poisson!
Öyleymiş. Her neyse, buradasınız.
L'amiral me l'a dit.
Sadece öyleymiş gibi yapıyorlar.
C'est un jeu.
Kesinlikle öyleymiş!
C'est sûr.
Neden öyleymiş gibi davranmak zorundayım?
Pourquoi simuler?
Mutlu olduğumuzu düşünmüyorsan sakın öyleymiş gibi yapma.
Si vous ne le pensez pas, cessez de faire semblant.
Sırf senin için öyleymiş gibi yaptı.
Pour l'amour de vous, elle l'a nié.
Ya öyleymiş.
C'est ce qu'on m'a dit.
Öğrendiğim kadarı ile Bay Meredith de öyleymiş.
Tout comme M. Meredith.
Ama çok uzakta olduğu için öyleymiş gibi gelmiyor.
Mais elle est si loin qu'elle paraît minuscule.
- Öyleymiş, duydum.
Je sais.
Evet, öyleymiş. İyi günler, iyi günler.
En effet, c'est l'après-midi.
- Öyleymiş. - Nedenini söyledi mi?
Elle vous a dit pourquoi?
Ben iyi adam değilim. Hiç öyleymiş numarası yapmadım.
Je ne suis pas un gars bien, je sais.
Her gün öyleymiş gibi davranmaktan bıktım.
J'ai dû continuer à faire semblant, désirant tout le temps que tu me touches.
- Öyleymiş.
Je sais.
- Anladığım kadarıyla öyleymiş.
Il l'a eue un moment.
Bak Jonnie, önemli olan senin mutluluğun demiştin ve gerçekten öyleymiş gibi davrandın.
Tu disais que mon bonheur passait avant tout. Tu vas maintenant à contresens.
Bilemeyeceğim. Buralarda o kadar uzun bulunmadım. Ama öyleymiş gibi geliyor.
Je peux pas dire, je suis pas là depuis aussi longtemps... mais ça doit être ça, oui..
Öyleymiş.
C'était vrai.
Hiç de öyleymiş gibi gelmiyor.
On ne dirait pas.
O gerçek bir doktordur. Yani eskiden öyleymiş.
C'était un vrai médecin.
Neden öyleymiş?
Pourquoi pas?
- Babam da evlenmeden önce öyleymiş.
- Papa aussi, avant son mariage.
Öyleymiş hakikaten! Komik...
Mais oui, tiens, c'est drôle!
Evet, öyleymiş.
Il paraît, dans son genre.
- Almanca bilmiyor. - Evet, öyleymiş.
- Elle ne parle pas allemand
Niye öyleymiş gibi davranıyorsun?
Pourquoi faire semblant?
Hayır, bu utanılacak bir günah daha kötüsü öyleymiş gibi davranması yalan söylemesi.
C'est un péché d'avoir honte de qui on est. C'est pire de faire semblant... de mentir.
Öyleymiş.
On me l'a dit.
Kesinlikle, öyleymiş.
Bien sûr!
Oh, evet öyleymiş.
- Oh! En effet.
Öyleymiş.
Je l'ai entendu dire.
Eskiden öyleymiş JJ.
C'en était une, JJ.
- Öyle mi? - Öyleymiş.
- Ah oui!
Gerçekten öyleymiş.
En effet.
Haklılar, sanki öyleymiş gibi konuşuyorsun..
C'est votre modestie qui parle.
Öyleymiş gibi yapıyordum.
Je faisais semblant.
- Hakikaten öyleymiş.
- Eh, mais c'est bien ça? - Quoi?
Şimdiye kadar öyleymiş.
Jusqu'ici, oui.
Neden öyleymiş gibi davranıyoruz?
Vous savez que ce n'est pas vrai.
Öyleymiş gibi görünmemek, gerçekten olmak.
Ne pas avoir l'air, être réellement.
- Evet ama öyleymiş! Seni aptal!
- Mais elle les avait, idiot!
Aslında öyleymiş.
Il y a des chances, oui.
Eskiden polistin. Baban da öyleymiş. Ta ki yanlış politikacıyı soruşturana kadar.
Vous étiez flic ainsi que votre père jusqu'à ce qu'il couvre un politicien véreux.
Sen hiç öyleymiş gibi yapmıyorsun. Kim öyle yapıyor?
C'est-à-dire?
Fakat birisi öyleymiş gibi göstermeye çalışıyor.
On veut le faire passer pour tel.
Öyleymiş gibi yapacağız.
Disons-nous que c'est cela!
En azından bir ay önce öyleymiş.
Du moins, il y était le mois dernier.
- O da öyleymiş.
- Il l'a été aussi.
Hadi beyefendi ol. Ya da öyleymiş gibi yap.
Sois un gentleman, tu en as le costume.
öyleymiş 51
öyleyse 1938
öyleydi 571
öyleyim 490
öyleyiz 77
öyleydim 119
öyleydin 30
öyleyse sorun yok 16
öyleyimdir 24
öyleyse neden 38
öyleyse 1938
öyleydi 571
öyleyim 490
öyleyiz 77
öyleydim 119
öyleydin 30
öyleyse sorun yok 16
öyleyimdir 24
öyleyse neden 38