Öğreniyorsun translate French
717 parallel translation
Patron, her şeyi önceden öğreniyorsun.
Vous êtes au parfum de tout avant même que ça arrive!
Boş verin. Islahevinde bir sürü iyi şey öğreniyorsun.
On apprend des tas de trucs en maison de correction.
Daha önce hiç öyle şeyler hissetmedim. Henry, bunları nereden öğreniyorsun?
Ce n'est pas de moi que tu tiens cela.
Bahçecilikle uğraşınca tuhaf şeyler öğreniyorsun.
On apprend beaucoup, à jardiner.
Hızlı öğreniyorsun.
Oui, tu apprends vite.
- Balede bunu mu öğreniyorsun? - Beğendin mi?
- Est-ce cela qu'on vous enseigne?
Öğreniyorsun. Yakında sana öğretecek bir şeyim kalmayacak.
Bientôt, tu sauras tout!
Anlamanı da beklemiyordum. Okulda bu zırvaları mı öğreniyorsun?
Est-ce que je vous sers de cobaye?
Biraz yaşlandığın zaman, duyguların aşınıyor. Hiç kimseye güvenmemen gerektiğini öğreniyorsun.
Quant tu seras un peu plus vieux et un peu moins naif... tu apprendras à ne jamais te fier à personne.
Çabuk öğreniyorsun.
Vous avez vite appris!
- Çok şeyle başa çıkmayı öğreniyorsun.
On apprend au moins à côtoyer toutes sortes de gens.
Birdenbire içimizde bir casus olduğunu öğreniyorsun.
Puis, tu découvres un espion parmi tes hommes.
Burada yaşıyor ve öğretmenlik yapıyorum. İster istemez öğreniyorsun.
Je vis et j'enseigne ici, j'ai appris.
Çabuk öğreniyorsun.
Tu apprends vite.
- Oldukça hızlı öğreniyorsun.
Vous êtes très douée.
Hala her şeyi kendin öğreniyorsun.
Il faut tout deviner.
Öğreniyorsun, Cates.
Vous apprenez, Cates.
Hey, çabuk öğreniyorsun.
Vous apprenez vite.
25 yıl içlerinde çalıştıktan sonra, midenin kaldırmasını öğreniyorsun.
Je le sais. Je suis fonctionnaire depuis 25 ans.
Öğreniyorsun.
Tu apprends.
- Bundan ne öğreniyorsun?
- Qu'apprenez-vous là-dedans?
Çabuk öğreniyorsun.
Vous apprenez vite.
Hapis cezan sayesinde birşeyler öğreniyorsun.
Grâce à la prison tu te seras instruit!
Sanırım içeri girebiliriz.Balık tutmayı öğreniyorsun
On peut rentrer. Roger, vous allez apprendre à pêcher.
Roma zamanında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğreniyorsun.
Et ainsi, tu découvres la façon dont vivaient les Romains.
- Öğreniyorsun.
- Ca viendra.
Herkesin akıbetini öğreniyorsun.
On connaît le sort de tout le monde.
Çabuk öğreniyorsun.
Tu comprends vite.
Zekanı geliştirmek için değil, öldürecek adam bulmak için okumayı öğreniyorsun.
Tu n'apprends pas à lire pour être sage, mais pour t'aider à tuer ces hommes.
Gerçekten direnç göstermeyi öğreniyorsun.
Vous apprenez vraiment à résister.
İşte böyle Leo, öğreniyorsun.
Voilà. Vous faites des progrès.
Anlayabilecek kadar büyüyünce vazgeçmeyi öğreniyorsun.
Je regrette de t'avoir dit ça.
Öğreniyorsun.
Ca rentre!
Kendin için en iyi olan şeyi öğreniyorsun.
On sait ce qu'on aime.
- Bak, yaşamayı öğreniyorsun.
Je vois que tu apprends à vivre.
Kolay öğreniyorsun.
Vous allez apprendre vite.
Tralfamadore'da, dünyanın, rastgele ve güzelce düzenlenmiş, anların toplandığı bir çeşit koleksiyondan ibaret olduğunu öğreniyorsun.
- Sur Tralfamadore on apprend que le monde est... - Est juste une collection de moments, assemblés au hasard.
Şimdiden öğreniyorsun, akıllı "maymun".
Tu l'apprends déjà. Singe intelligent.
Bir şey daha öğreniyorsun dostum ve sana tavsiyem bunu hemen öğrenmen.
Tu vois, toi aussi t'es en train d'apprendre quelque chose et je te conseille de bien t'en rappeler.
İşi öğreniyorsun.
T'apprends vite.
Çünkü öğreniyorsun, anlıyor mı?
C'est parce que tu apprends.
Sonra bu adamlarin aslinda neler yaptigini ögreniyorsun.
Jusqu'à ce qu'on se rende compte, de ce que font en fait ces gens.
- Çabuk öğreniyorsun Profesör.
Vous apprenez vite.
Henry, bunları nereden öğreniyorsun?
De toi, maman.
Layton, çok hızlı öğreniyorsun.
Tu apprends vite...
- Öğreniyorsun.
- Vous faites des progrès.
ne öğreniyorsun diye ucuza alıyorsun.
Pour ce que je t'apprends, ce n'est pas cher.
Kadınları öğreniyorsun.
On apprend à connaître les femmes.
Ama genel plan mükemmel. Babandan beri kimseden nefret etmediğin kadar Troiano'dan nefret etmeyi öğreniyorsun.
Et tu te mets à haïr Troiano, comme tu haïssais ton propre père.
Bu kadar çok şeyi nasıl öğreniyorsun, canım?
Tu as l'air de bien le connaître, dis-moi.
Ki o zaman sadece bardaktaki ruj lekelerini incelemeyi öğreniyorsun.
Oui, et tu verras que ce n'est pas trop pour savoir
öğrenci 51
öğrendim 28
öğrenecek 20
öğren 61
öğreneceksin 43
öğreneceğiz 28
öğreneceksiniz 19
öğrenciler 57
öğreneceğim 42
öğrenmelisin 17
öğrendim 28
öğrenecek 20
öğren 61
öğreneceksin 43
öğreneceğiz 28
öğreneceksiniz 19
öğrenciler 57
öğreneceğim 42
öğrenmelisin 17