Üzerimde translate French
1,655 parallel translation
Şarkı söylediğim süre parlaklık üzerimde uçardı, ta ki Avva onu çağırdığım bir sonraki sefere hazır, köşede yatana kadar.
Je pouvais tout voir à travers la maison, Je pouvais traverser la terre. Je pouvais traverser le ciel.
Çılgın bir atmışım gibi üzerimde tepindiğinde unutmamış mıydın?
Tu suais sur moi comme un cheval fou.
Vallahi üzerimde fişek mişek yok.
J'ai pas de pétards sur moi.
- Bu ofisteki her şey benim üzerimde yürütülür!
Dans cette cellule, tout passe par moi!
Kabıyla beraber saklanacak gibi değil. Buluşana kadar üzerimde dursun. Sonra atabilirim.
Nu, visible dans son fourreau et dont je peux me passer.
Ruhu benim üzerimde olsun.
Le Saint-Esprit me protège.
Hiçbir zaman üzerimde baskı yaratmadın ki.
Vous êtes un homme bon.
Tooge'ın dediğine göre ne olursa olsun bu leke üzerimde kalırmış.
Tooge pense que cela me nuira peu importe la façon dont ça se terminera.
Sonra üzerimde bir ağırlık hissettim ama ne olduğunu göremedim.
Je me rappelle que quelque chose m'appuyait dessus, mais je ne voyais pas quoi.
Ben üzerimde 13,000 dolar olmadan evden dışarı adımımı atmam.
Heu, je ne sors jamais de chez moi avec moins de 13 000.
Neredeyse vücudumdaki bütün kemikleri kırdım, kendimi göğsümden bıçakladım, 60 cm kalınlığındaki demir çubukla boynumu zorladım. Ama üzerimde bir çizik bile yok.
Je me suis brisé tous Ies os du corps, je me suis poignardée, j'ai perforé mon cou avec une barre d'acier et je n'ai pas une égratignure.
Ve üçüncüsü üzerimde silah yoktu, bu da iyi bir şeydi... prensiplerimi hemen yakardım herhâlde.
Et troisièmement Je n'étais pas armé Ce qui probablement fut une bonne chose Car j'aurais probablement brulé juste une partie de lui
Jack... üzerimde bir lazer var.
Jack... ils pointent un fusil à laser sur moi.
Mektubunun üzerimde, şaşırtıcı bir etkisi oldu.
Ah, ta lettre. Elle a eu... un effet surprenant sur moi.
Tecrübesizliğim üzerimde kimlik kartı gibi duracak.
Je porterai mon inexpérience comme un badge.
Bu yüzden üzerimde ceket var.
C'est pour ça que je porte une veste.
Buna inanmayacaksın ama galiba onlar benim üzerimde.
Tu vas pas y croire, mais... je crois que c'est moi qui la porte.
Bir şeye vurmak istiyorsan benim üzerimde vur.
Si tu veux arracher quelque chose, arrache mon nez, mon pote. - C'est ça.
En azından üzerimde bunlar var.
Tu ne pourras pas m'en empêcher. Au moins, maintenant, je suis habillé.
Kazanmak paraya başlayınca, nasıl hep fazla baskının benim üzerimde olduğunu ve nasıl benim biraz daha fazlasını hak ettiğimi fark ettim.
Once you are the money arrived I understand what I was pi? under pressure from the other and I accruing Various'of pi?
Evde o kadar erken beklemiyordum onu, üzerimde köpük yokken banyoda yakaladı beni.
Il ne devait pas rentrer si tôt à la maison et il est entré dans la salle de bain où je prenais un bain sans bulles.
Evet, üzerimde gerçekten işe yaradıklarını hissediyorum.
Oui, ça marche bien pour moi, tu vois.
Ama içlerinden birinin etkisi hala üzerimde.
Mais il y a une chose que tu as dite que je ne peux oublier.
- Kimlik üzerimde değil.
Il n'en a pas.
Benim üzerimde çalışmaya başladığında gözlerim bağlanmıştı, o yüzden...
Et quand il a commencé, vous savez, à travailler sur moi, j'avais les yeux bandés alors...
Bu, üzerimde büyük bir baskı yaratıyor.
Bonjour la pression.
Kalmaya karar verdiğin için üzerimde baskı hissediyorum.
Je ressens une légère pression depuis que tu as décidé de rester.
Yakında üzerimde Mike'la uyuyacağım... Anlarsın ya...
Bientôt, Mike sera au-dessus de moi, si tu vois ce que je veux dire.
Benim üzerimde işe yaramıyor, Andy.
Ça n'a pas l'air de fonctionner sur moi, Andy. Quoi?
Ve bunu istesem de, ki istemiyorum, üzerimde hiçbir iz yok.
Et même si je le voulais, ce qui n'est pas le cas, je n'ai pas une marque sur moi.
Yakında... üzerimde Mike'la...
Bientôt, Mike sera au-dessus de moi.
Bu akşam evde olacağım, ellerini üzerimde gezinirken düşünerek.
Je serai chez moi, ce soir. À penser à tes mains sur moi.
Kendime geldiğimde üzerimde çalışıyordu. Elinden geldiği kadar benim yaralarımı tedavi etti.
Quand je suis arrivé, il m'a soigné... du mieux qu'il a pu.
Arabanın içinde, üzerimde.
Je n'ai pas vu le couteau.
Benim üzerimde yeterince nakit yok. Umarım buna kızmazsın.
Ok, regardez, je n'ai pas beaucoup d'argent.
Bazen, üzerimde çalışıldığına dair anılar hatırlıyorum.
Quelques bribes de souvenirs me sont revenues. Je me suis vue sur une table d'opération.
Tabii ki üzerimde var ama bir tane de yedek taşınmasını öneriyorlar. Ola ki ilkinden dışarı fırtlarsa diye. Bana da iyi bir fikir gibi geldi.
J'en porte un, bien sûr, mais ils conseillent d'en prendre un en plus au cas où, heu, le premier se casserait... et j'ai pensé que c'était une bonne idée.
Adamım, bu aynasız üzerimde mal olduğunu iddia ediyor.
Mec, ce flic à 2 balles dit que j'avais des doses sur moi.
Benim üzerimde bakire kanı kullandın, öyle değil mi?
Tu as utilisé le sang menstruel d'une vierge contre moi, non?
- Pantolonum üzerimde.
- Caleçon?
O şeyi üzerimde kullanmayın.
Ne mettez pas ce truc sur moi!
- Durdur şunu! Hemen son ver! Algı filtrelemesi, sanki üzerimde işe yarayacakmış gibi!
Comme si un filtre de perception allait marcher sur moi!
Ve üzerimde bu var!
Et maintenant je porte cela.
Numarası var, ama üzerimde değil. Kendiniz aramak zorundasınız.
J'ai son numéro, mais pas sur moi, il faudra que vous le cherchiez.
Çünkü geçen sene doğumgünüm için, sahte rozetli bir polis gelip, tüm elbiselerini yırtmış ve üzerimde ilerlemeye kalkmıştı.
L'année dernière, pour mon anniversaire, j'ai eu droit à un flic avec un faux badge qui m'a fait un strip-tease et a voulu se frotter contre moi.
- Biliyorum ama geçen gün üzerimde görünce neredeyse ağlamaya başladın.
Je sais. Quand je l'ai mise,
Sahnede, üzerimde elbiseyle yürümemiş olabilirdim,... ama çok büyük bir şey başardığımı hissediyordum.
RÉSULTATS DU TEST D'ÉQUIVALENCE Je n'ai peut-être pas défilé sur la tribune vêtu d'une robe... mais j'estime avoir accompli un truc important dans ma vie.
Hayır, ben sadece üzerimde biraz iş stresi var.
Non, je suis juste... un peu sous pression, au boulot.
- Sevimli gülümsemeni benim üzerimde kullanma.
N'utilisez pas votre sourire séducteur sur moi.
Hayır, benim üzerimde değil.
Pas à moi.
Eğer benim üzerimde gösterirsen, göremem.
Je ne le vois pas si tu me le fais.