Bayıldın translate Portuguese
1,274 parallel translation
Sadece bayıldın.
Foi só um desmaio.
Bayıldın.
Ficaste inconsciente.
Peki. 10 miligram morfin. Bayıldın mı?
Perdeu a consciência?
Sen... sadece bayıldın.
Simplesmente desmaiou.
Bayıldın.
Desmaiaste!
Sen de bu kurutulmuş otlara bayıldın değil mi?
Não adoras aqueles flocos de mentol?
Sonra, vınnn, ortadan kayboldun Bayıldın felan sandım
E depois, whoosh, tinhas desaparecido. Pensei que tinhas desmaiado.
Bayıldın mı?
- Perdeu o conhecimento?
- Bay Nevinger bayıldınız mı?
- Senhor Neviger, perdeu o conhecimento?
- Bayıldın. - Ne?
Ficaste inconsciente.
Söyleyin bakalım, resmi beğendiniz mi? - Bayıldım. - Bayıldın.
O que vai dar ao quarto uma sensação de luxúria e também absorverá parte do barulho.
Hayır. Her zaman haklı çıkmaya bayıldığını biliyorum. Ama onunla yatmıyorum.
Eu sei que gostas de pensar que tens sempre razão, mas não ando com o doutor da cabeça.
Pekâla söyleyin bakalım bay Slama, niçin buraya kapatıldınız?
Ora conte lá, Herr Sláma, vocês estão aqui metidos porquê?
Şuna bak. Şu kadına bak, tam bir İngiliz kadını. Bayıldım.
Olha para isto, olha esta senhora, tipicamente britanica, adoro.
Bakın o alçak bana öyle sert vurdu ki, neredeyse bayıldım.
Olha. O maldito me bateu tanto que eu estava inconsciente.
Bay Hung, Fung'un penaltı kaçırmasından ve altın bacağını kaybetmesinden sonra, 20 yıldır yıldız oyuncu sizsiniz. Hiç rakibiniz olmadı. Şimdi de...
Hung, és uma estrela do futebol há já 20 anos, desde que Fung errou a grande penalidade e perdeu a sua perna dourada,... você nunca teve mais rivais.
Bay Hung, sizin Şeytan Takımınız son beş yıldır altın madalyayı kazanıyor.Sırrınız nedir?
HHung, a sua Evil Team já ganhou o Ouro por cinco vezes... Qual é o seu segredo?
Osmotik yıldızbalığı jeli yarayı kapatırken sizi bayıltmanın en iyisi olduğunu düşündüm.
- Menos de seis horas. Achei melhor mantê-lo sedado enquanto a enguia osmótica cauterizava a sua ferida.
Bağışlayın bayım ama, bu eğlencenizden sıkıldım.
Deixe-me, deixe-me.
İşe yaramaz kızın bayıldığında Dragonblade'i ondan nasıl aldığımı anlatıyordum.
Estava a contar-te como tinha roubado a Lâmina de Dragão à inútil da tua filha, e tu desmaiaste.
- Daha önce bayıldığınız oldu mu? - Hiç olmadı.
- desvaneceu-se outras vezes?
- Arkadaşları bayıldığını söyledi.
- Seus amigos disseram que se deprimiu.
Bayıldın mı?
Perdeu o conhecimento?
Beynindeki kan pıhtısı yüzünden bayıldığını ve kaza yaptığını düşünüyoruz.
Achamos que pode ter um pequeno coágulo no cérebro, o que pode ter feito com que tenha desmaiado e batido com o carro.
Bir partükül silahı tarafından bayıltıldınız.
Foi atordoado por uma arma de partículas.
Dansını izlerken bayıldım. Arkadaşınla birlikte yaptığınız dans çok hoşuma gitti... ama özellikle... seninki!
Gosto de ver você e sua amiga... mas especialmente você!
Kuru hamur yemeciliğe bayıldığın kadar değil tabii.
Mas gostavas mais de brincar ao "comer a massa de bolo crua".
- Salatanın sosuna bayıldım.
- Adoro este molho da salada.
Özellikle ailenin ve arkadaşlarının resimleriyle dolu olan rafa bayıldım.
Gosto especialmente da estante repleta de fotos dos seus amigos e família.
Sadece adının Clip-Clop olduğunu ve şekere bayıldığını biliyorum.
Só sei que ele se chama Clip-Clop e que adora açúcar.
Ayrıca at kuyruğu saçınıza bayıldım.
- E adoro o seu rabo-de-cavalo.
Bay Film Yıldızı'nın park yeri hemen sahnenin yanıymış.
O Sr. Estrela de Cinema estaciona mesmo junto ao estúdio.
Yorgunluk sonucu bayıldığını zannediyorum.
- Há quem desmaie de cansaço.
Manhattans'a bayıldığın gibi mesela.
Lembro-me que tu adoras Manhattans.
- Kadın bayıldı.
Ela desmaiou.
"Eternity Forever" ın yönetmeniyle çalışmaya bayıldım. - O bir dahi.
Adorei trabalhar com o realizador do "Eternity Forever".
Bay Cedar'ın karşısında durup şirketi kurtarabilecek tek kişi olan Longfellow Deeds ise görünüşte kendi haklarını bir kenara bırakıp şehirden ayrıldı.
O único homem que pode fazer frente a Sr. Cedar e salvar a companhia Longfellow Deeds, aparentemente desistiu do seu direito de voto e deixou a cidade
Bahse girerim ki Bay Öğrenci bu nesnenin kaç para olduğunu ya da nasıl kullanıldığını bilmiyordur.
Aposto que o Sr. Estudante ignora o custo e o modo de utilizar este objecto.
Bunda bayıldığım şey şu bu konuda inekleri suçlamanın da yolunu bulduk.
O que eu acho mais engraçado é a forma que arranjámos para culpar a vaca.
Bay Palmer'ın ailesi gelir gelmez kimse buraya girip çıkmayacak. Anlaşıldı mı?
Quando a família do Sr. Palmer chegar, ninguém entra nem sai desta zona.
Anlaşılan Bay Sark'ın Khasinau'ya olan bağlılığı, kaçırıldığı anda ortadan kalkmış.
Parece que a lealdade do Sr. Sark para com o Khasinau desapareceu no momento em que foi raptado.
Bayım, o silahın bir cinayette kullanıldığına inanıyoruz.
Pensamos que essa arma foi usada num homicídio.
Bayıldın mı?
- Deprimiu-te?
Pratt'in ayakkabılarının üstüne kustu ve bayıldı.
Vomitou nos sapatos do Pratt e se deprimiu.
Senin kokundan bayıldıklarında temiz halının üstüne düşsünler o zaman.
Quando eles desmaiarem com o teu cheiro, quero que caiam num tapete lavado. Está bem?
Bay Fenimore'un karısını öldürdüğü konusunda da yanıldın.
Estavas errado sobre o Sr. Fenimore ter morto a mulher.
Anlatmaya bayıldığın o imparatorlar en çok neden korkarmış biliyor musun?
Sabes o que temiam os imperadores de quem tanto gostas de falar?
- Bayıldım, sen de bayıldın mı?
Jack, não estou com disposição.
- Bayıldım, sen de bayıldın mı?
Tive uma ideia brilhante!
üm kitaplarınıza bayıldım.
Adoro todos os seus livros.
Bilemiyorum, bayım. Bayağı sarsıldınız.
Não sei senhor, você parece estar muito nervoso.
bayıldım 246
bayılıyorum 60
bayılırım 130
bayıldım buna 17
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayılmış 29
bayılacaksınız 29
bayılıyorum 60
bayılırım 130
bayıldım buna 17
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayılmış 29
bayılacaksınız 29