Bayılmış translate Portuguese
839 parallel translation
- Bayılmış mı?
- Ele desmaiou?
Bayılmış olmalısın.
Você desmaiou.
Kavga ettik. Bayılmışım.
Lutámos e eu perdi os sentidos.
Bu da bayılmış.
Ele também desmaiou.
Bayılmışım. Ayıldığımda Johnny beni öpüyordu.
Eu desmaiei e, quando acordei, Johnny estava me beijando.
Ondan sonra bayılmış olmalıyım.
Devo ter desmaiado depois disso.
Bak, bayılmış.
Mira, desmaiou-se.
- Bayılmış.
- Desmaiou.
- Ah, ona hep bayılmışımdır.
- Sempre gostei dessa.
Turkey bayılmış olmalı. Geri dönmeliyiz.
O Turkey deve ter desmaiado.
Öyle dans etmiştim ki, bayılmışım.
Eu dancei tanto que desmaiei.
Binbaşı Vignon vuruldu ve üzerime düştü, efendim, bayılmışım.
O Major Vignon foi morto e caiu em cima de mim. Desmaiei.
Sadece bayılmış.
Ela está só desmaiada.
O sırada tam olarak neler olduğunu bilmiyorum, bayılmışım herhalde.
Não sei bem o que se passou a seguir, pois devo ter desmaiado.
Bayılmışım.
Desmaiei.
- Sanırım bayılmış.
- Ela parece ter desmaiado.
Darbe alıp bayılmışım.
Levei uma pancada e desmaiei.
- Kan öksürmüş ve bayılmış.
Ele tossiu sangue e desmaiou. O quê?
Kan kusmuş ve bayılmış.
Ele tossiu sangue e desmaiou.
Bayılmış.
Desmaiou.
Sadece bayılmış.
Desmaiou apenas.
Bayılmış efendim.
Ele desmaiou, meu major.
" Sevgili Millie, bayılmış değilim.
" Querida Millie, vou fingir que tomei veneno.
Bayılmış olmalıyım.
Devo ter desmaiado.
- Yo, bayılmış.
- Não, só está inconsciente.
Sadece bayılmış olabilir.
Parece que só está inconsciente.
- Dilsiz, dışarda, bayılmış.
O mudo está lá fora. Alguém o agrediu. O Blaze!
Amos Lindville diye bir arkadaşım var, Sacramento, Kaliforniya'da oturur... Bir keresinde meraktan 5 dolar bayılmış, sırf görmek için 5 dolar.
Um amigo, Amos Lindville, lá em Sacramento, Califórnia... uma vez gastou 5 dolares só para dar uma olhada, e disse que era verdade.
Güzel bir şarabın koyu kırmızı rengine her zaman bayılmışımdır.
Eu sempre adorei a a coloração vermelha profunda de um bom vinho.
Doktor, boynu kırılmış deyince Bay Rhett, silahını kapıp, dışarı fırladı ve midilliyi vurdu.
Quando o Dr. Meade disse que ela tinha o pescoço partido, o Sr. Rhett pegou na arma e matou o pónei.
- Bay Candy nasılmış efendim? - Al kendin oku.
- Como vai o Sr. Candy?
utanç verici ve dağılmış haldeyim Bay Armin.
mesmo que seja humilhado, desgraçado e envergonhado.
Bay Holland'a ait olduğu su götürmeyen bir el yazısıyla yazılmış bir intihar notu bulunmuş.
Encontraram um bilhete de suicídio do Sr. Holland.
- Bay Powell çok sarsılmış olmalı.
- Ele está muito abalado? - Está de rastos.
Damgaların çoğu daha yeni basılmış, değil mi Bay Campbell?
- Perdi 300 cabeças... na outra noite... o que equivale à diferença do aumento. E muitas das marcas... estão frescas, não, Sr. Campbell?
Bay Robie, hakkında yanılmışım.
Sr. Robie, acho que estava enganada a seu respeito.
Bay Drayton otelden 40 dakika önce ayrılmış.
Ele deixou o hotel há 40 minutos.
Gerçkten zekice yapılmış bir plandı, Bay Benedict.
Era um esquema bastante engenhoso, S.r Benedict.
Bay Bliss sise takılmış olabilir.
Talvez o S.r Bliss tenha ficado retido devido ao nevoeiro.
Kendini atlatılmış hissettiği için Bay Dancer'ı suçlamıyorum.
Não condeno o Dr. Dancer por estar impaciente.
- Bill- - - 1917'de, Bay Gantry o gün yılbaşı hutbesini verdiği kilisede diyakozun kızını baştan çıkardığı için Kansas'taki papaz okulundan atılmış.
Em 1 91 7, o Sr. Gantry foi expulso de um seminário teológico no Kansas por seduzir a filha do diácono na igreja onde ele tinha nesse mesmo dia dito um sermão de Natal.
Bayan Conway verdiğiniz adresten ayrılmış Bay Lambert.
A Srta. Conway deixou a morada que nos deu, Sr. Lambert.
Zavallı Bay Mack, karının bahsettiği şu çamağacından yapılmış kulübeye gitmeye ne dersin?
Pobre Sr. Mack, voltará junto a esse tronco rígido a que chama esposa?
Bay Masters, elimdeki belgede sizin tarafınızdan atılmış imza var.
Sr. Masters, assinou o documento que tenho em meu poder.
Bay Jones, neredeyse her gün gizli kodlar, sınıflandırılmış bilgilerle, uğraşıyorum.
Mr. Jones, lido com ordens secretas e informações confidenciais, quase diariamente.
Gördüğünüz gibi, sayın bayım, taşınma sırasında bazı sandalyeler kırılmış.
Como pode ver, meu caro senhor, algumas das nossas cadeiras partiram-se na viagem.
- Olamaz, Bay Bulstrode yine takılmış.
- Mr. Bulstrode está preso outra vez.
"Yıpratılmış cümle." Bunu sevdim. Eşiniz ve Bay Tindle bir süredir birliktelermiş.
A sua mulher e o Sr. Tindel tinham um relacionamento íntimo há algum tempo.
Cık, cık, cık, cık, cık. Dolapta yere atılmış giysiler. Bu size göre değil, bayım.
As roupas espalhadas no guarda-roupa não é o seu estilo, senhor.
Eğer Bay Tindle bu yeni kazılmış toprağın altında değilse, bu sadece panikleyip ilk anda kendisini oraya gömmeyi düşündüğünüzü sonra fikrinizi değiştirip başka bir yere gömdüğünüzü gösterir.
Se ele não estiver debaixo da terra fresca, só mostrará que, no seu pânico, pensou em enterrá-Io lá mas mudou de ideias e enterrou-o noutro lugar.
Bay Lang'dan Harry Smith adında birine yazılmış büyük miktarda çekin bir kopyası.
Uma cópia de um cheque chorudo do Sr. Lang para um homem chamado Harry Smith.
bayıldım 246
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılacaksınız 29
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılacaksınız 29