Belki de ben translate Portuguese
3,136 parallel translation
- Belki de ben sana "otobüsten uzak dur" diye el sallıyordum.
Talvez te tenha acenado, como se dissesse : "Afaste-se do autocarro."!
Belki de ben gidene kadar orada bekliyordu.
Talvez ela estivesse à espera até eu me ir embora.
Belki de ben gitmeliyim siz kalmalısınız, Yüzbaşı.
Talvez eu deva ir e você ficar aqui, capitão.
- Belki de ben başa geçmeliyim.
- Talvez eu deva ser o líder. - Melman!
Pekala, belki de Ben'i hemen şimdi almalıyım.
Talvez seja melhor eu levar o Ben agora.
Belki de ben
Talvez seja uma miúda
Belki de ben anlayamamışımdır.
Ou, em todo o caso, pensei que talvez estivesse enganado.
Belki de ben yanılıyorumdur.
Talvez eu esteja errado.
Belki de ben sürekli etrafında olmasam daha rahat yazarsın.
Talvez se eu não estivesse aqui, tu escrevesses mais.
Belki de ben nerede bitireceğimi tam olarak bilemeyeceğim.
Talvez nunca venha a saber como acabei com o que tenho.
Belki de ben bu aileyi yönetebilecek kadar iyi değilimdir.
Que talvez eu não esteja pronto para liderar esta família.
Üzgünüm Claude. Belki de ben hatalıydım.
Lamento, Claude, mas talvez me tenha enganado...
Ben Arthur Greene ile konuşayım. Ruh Avcıları'ndaki ortağı. Belki bir şey biliyordur.
Falarei com Arthur Green, o sócio na Spirit Trekkers, e ver se ele sabe de algo.
Belki de Lapointe'yi araştırıyordum? Ya da belki Brad Dumont ve ben birlikte çalışıyorduk... ve o Lapointe'i öldür...
Ou talvez esse tal Brad Dumont trabalhasse comigo e matou o LaPointe para...
Ben de şahsen operayı o kadar çok sevmiyorum fakat zihnimi genişletmeye çalışıyorum belki de yanlıştır.
Eu também não gosto assim tanto de ópera, mas estou a tentar abrir a minha mente, talvez isso esteja errado.
Ben tekrar bunun içine etmeden önce, vedalaşmalıyız belki de.
Devemos... provavelmente despedirmo-nos, antes que lixe tudo, novamente.
Bu harika, belki ben de yanına girerim.
Perfeito. Vou ter com ela e talvez entre.
- Belki de parayı ben götürmeliyim. - Olmaz, kes.
Dink, se calhar o melhor é ir eu fazer as entregas.
Ben de burada öylesine dolanıp belki sana rastlar evimde vereceğim partiye çağırırım diye umuyordum.
Seja como for, só passei aqui... para o convidar para uma pequena reunião em minha casa.
Ben düşündüm de... bu... Üzerinde çalıştığım ürün belki ilginizi çekebilir diye düşündüm. Profesyonel anlamda.
Eu pensei... que... que esse produto em que eu estou a trabalhar, achei que poderia ter algum interesse, no sentido profissional.
Ben de kafayım ve belki de arkadaşa ihtiyacım vardı.
E eu sou superbacana, então talvez eu precisasse de um amigo.
Bilmiyorum, belki ben de bu deneyin bir parçasıyım!
Não sei, talvez eu faça parte da experiência também.
Bence belki de biz en iyisi... Eğer ben...
Acho que provavelmente era melhor se nós apenas... se...
# Dinle bebeğim Ve ben de umuyordum ki... Belki eğer...
Portanto, eu só estava na esperança que... talvez se...
Ben hem kulüp hem de milli takım bazında futbol oynama şerefine eriştim ve size şunu söyleyebilirim ki, sahada bulunmak ve 50, 70, belki 100 bin taraftarın gözü önünde bir gol atmak ayağınızın altındaki toprağın sarsıldığını hissetmek.
Eu tive a honra e a sorte de poder jogar nos dois países e clubes e posso-vos dizer entrar no campo e marcar um golo á frente de 50 -, 70 -, 100,000 fans sentir o chão a abanar debaixo de vocês.
Düşünüyordum da... Ben belki de burada beklesem....
Eu estava a pensar, talvez vou esperar por vocês aqui.
Neyse, ben diyorum ki bölgelerimizin uyumluluğuna hürmeten birer içki içmemiz gerekir, belki.
Estava a pensar que devíamos sair para beber em respeito à nossa compatibilidade de zonas.
Düşündüm ki belki belki ben de Roque'e okumaya başlarım.
Se calhar vou começar a ler para a Roque.
Merak ediyorum da, belki de ilk ben olmamalıyım.
Eu acho que não devia ser a primeira a falar.
Belki ben de galaya gelirim diye düşünmüştüm.
Pensei que talvez pudesse vir à gala...
Sevgimi göremeyecek kadar kör olduğunu bilsem de. Umut ediyorum ben yine, belki beni sever diye.
E mesmo sabendo que ele está cego, ainda digo, que há maneira para nós os dois.
Eee, belki ben 40 saatlik, toplum hizmeti gibi bir şey yapabilirim? Ve Toluca Park'a geri dönebilirim?
Talvez eu possa fazer tipo, 40 horas de serviço comunitário, e depois podia voltar ao Toluca Park?
Senin beynin belki istisna olabilir, Ben ancak çoğu beyin, her saniye büyüleyici ve karmaşık zihinsel işlemler döngüsü yürütür.
O seu cérebro pode ser uma excepção, Ben, mas a maioria executa miríades de processos mentais por segundo.
Rivoli sinemasında gösteriliyor ve ben de düşündüm ki eğer cumartesi akşamı bir planın yoksa belki biz?
E, ele está a passar no Rivoli, e eu pensei... Se não tem nada a fazer no sábado à noite... Talvez pudesse, sabe...
Belki de ben -
Talvez eu...
Belki ben de erkek filmlerini eğlenceli bulurum.
Talvez eu ache divertido.
Ama ben düşündüm ki belki de Hautbois ailesi yardım edebilir.
Mas pensei que talvez a família Hautbois pudesse ajudar.
Belki ben de o Afrolardan yaptırıp kendime biraz şans getiririm.
Talvez também arranje uma dessas Afros para ver se tenho sorte.
Ben sadece senin belki de...
Eu estava apenas a dizer que achava que devias...
Ben.. ve belki farklı bir orkestra seçerdim belki konserde daha iyi olurdum.
E se tivesse apenas escolhido o raio de uma banda diferente, talvez eu me divertisse mais no concerto.
- Ben de düşündüm ki, belki...
- Eu sei. - Mas então, pensei que talvez tipo...
Ben de belki çocukların havalı amcaları olurum çocuklarına ilk biralarını falan veririm.
Talvez fosse feito para ser... O tio porreiro. Que dá aos teus filhos os primeiros ursos.
Belki de bir tatile çıkmalıyız. Sadece sen ve ben.
Devemos fazer umas férias, só eu e tu.
Bilmiyorum. Belki ben de bırakmalıyım.
Não sei, talvez eu deva fazer o mesmo.
Belki iş yerinde bırakmışsındır. Belki asistanın almıştır, ama ben de yok.
Talvez tenhas deixado no trabalho.
Belki ben de birini arıyorumdur.
Talvez também esteja à procura de alguém?
Belki de onlardan bunu ben istemeliyim, hayatım!
Talvez tivesse sido melhor teres também saído, meu querido.
Ama belki, bir de... karanlık bir tarafımı kalbimdeki karanlığı, oraya ben koymamıştım.
Mas talvez, também haja uma parte negra de mim, uma escuridão no meu coração que eu não pus lá.
Belki de onunla ben konuşmalıyım.
Eu é que devia ter falado com ele.
Belki aynı şeyi ben de yapabilirim.
Então, talvez eu possa fazer o mesmo.
Bölge Savcısı Jack Klein belki oraya gelebilir ve ben... oraya yalnız gidemem, bu yüzden... bana "Mercy" deme, tamam mı?
O Procurador Jack Klein é capaz de aparecer esta noite e não posso ir sozinho, por isso... Não me chames Mercy, está bem?
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95
belki de daha fazla 40
belki de bu 32
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95
belki de daha fazla 40
belki de bu 32
belki de öyledir 60
belki de vardır 18
belki de değildir 39
belki değildir 19
belki de haklısın 174
belki de haklısındır 24
belki de haklıdır 22
beni 794
benoit 19
benjamin 230
belki de vardır 18
belki de değildir 39
belki değildir 19
belki de haklısın 174
belki de haklısındır 24
belki de haklıdır 22
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
benim 5594
ben de seni seviyorum 508
beni seviyor musun 329
beni ara 172
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
benim 5594
ben de seni seviyorum 508
beni seviyor musun 329
beni ara 172