Belki de vardır translate Portuguese
2,234 parallel translation
Belki de vardır.
Talvez haja alguma coisa tão boa como a TV
Belki biraz daha fazla zamana ihtiyacı vardır.
Talvez ela só precise de um pouco mais de tempo.
Belki de buraya zamanın bu anında getirilmiş olmanın bir sebebi vardır.
Talvez haja uma razão para teres sido trazido aqui neste momento.
Belki de bir tür iş izni vardır.
Talvez tenha uma licença de trabalho.
Grossman'ın parmak izlerinin, bağlantı ucunda olduğunu zaten biliyoruz yani eğer kamera ona aitse, belki de içinde, Alena'nın, kimsenin görmesini istemediği bir şeyler vardır.
Já sabemos que as digitais do Grossman estavam nele, então se a câmara lhe pertencia, talvez tenha mais uma coisa que a Alena não queria que ninguém visse.
Belki de düşündüğünden daha çok ortak noktanız vardır.
Talvez tenham mais em comum do que pensa.
Bütün dükkanlar kapalı. Belki okuldaki resim stüdyosunda vardır.
As lojas estão fechadas... talvez no estúdio de arte da escola.
Ne de olsa, belki de sende biraz da olsa Reagan kanı vardır.
Você deve ter mesmo sangue Reagan nas veias.
Bir yıl, belki de bir ayım vardır. Bilemiyorlar.
Pode ser num ano num mês, não sabem.
Ben de dedim ki belki onları izleyen bir tek o değildi. Seri katillerin kurbanlarını önceden izleme eğilimleri vardır.
Assassinos em série seguem as vítimas com antecedência.
Belki de iki tane kuduz köpek vardır, Stephen.
Excepto, talvez, dois cães reagindo com raiva, Stephen.
Belki sen ölmeden önce seni mutlu etmek isteyen, zengin bir hayırsever vardır.
Deves ter um samaritano de cartola que te quer abonar antes de morreres.
- Belki biraz dinlenmeye ihtiyacın vardır. - Bir ya da iki gün. - Thomas.
Talvez precises de uma pausa, um dia ou dois, ou talvez um mês.
Belki üçte keramet vardır.
Talvez à terceira seja de vez.
Bu sefer kendim için bir şeyler yapabilirim ve belki bir şeyleri değiştirme şansım vardır.
Podia fazer alguma coisa por mim desta vez, e talvez ter uma hipótese de fazer uma mudança.
Görünüş bakımından belki bir çapulcuya benzeyebilirim, Ama aslında altın gibi bir kalbim vardır, hiç durmadan atan.
Sei que posso parecer duro, mas bem lá no fundo tenho um coração de ouro que bate e bate.
Belki özel bir okulda, yaşlı bir ailenin evinde ya da başka bir yerde kütüphane vardır.
Bem, talvez seja uma escola particular um asilo de idosos ou outro lugar que tenha uma biblioteca.
Düşünüyordum da belki arkanı kollayacak birilerine ihtiyacın vardır.
Estava a pensar, que talvez precisasses de alguém para vigiar a tua retaguarda.
Belki boşta bir koçluk işi vardır.
Talvez eles precisem de um treinador.
Belki senin de içgüdülerin vardır.
Talvez também tenhas alguma intuição.
Belki de hoş bir sırrı vardır.
Talvez seja um segredo delicioso.
Belki cinayetle alakalıdır ve belki de elinde katilin psikolojik profili falan vardır.
Talvez seja sobre o homicídio. Talvez tenha um perfil psicológico do assassino ou assim.
Belki de bu dünyayı görmenin başka bir yolu vardır.
Mas talvez haja outra forma de encarar este novo mundo.
Belki de cesur olmanın farklı yolları vardır.
Talvez existam maneiras diferentes de ser corajoso.
Belki son sınıf konuşmacısı ya da sınıf başkanı olmaktan fazlası vardır.
Talvez haja coisas mais importantes do que ser delegada de turma.
Belki bu iğrenç görüntün altında iyi bir yan vardır.
Porque talvez haja um vestígio de decência debaixo dessa... atitude arrogante.
Belki de çaresizliğe alerjisi vardır.
Ou talvez seja alérgico a desespero.
Belki O'nun anısını onurlanırmak için yapabileceğin bir şeyler vardır.
Talvez pudesses fazer alguma coisa, que honrasse a sua memória de algum modo.
- Belki başka bir çıkışı vardır.
Talvez haja outra forma de sair.
Ama belki de üçüncü bir şık vardır. Belki keşfedecek bir şey var. Ve Albay bunu bulmamızı istiyordur.
Talvez exista algo para explorar, e o Coronel quer que a gente descubra.
Ama belki de çoğunlukla erkeklerin yapmasının bir nedeni vardır.
Mas, talvez seja só para rapazes por um motivo.
- Şeyy, belki de şarap listesi vardır.
Talvez até com carta de vinhos.
Bilemiyorum, belki de burada geçemeyeceğimiz büyük bir nehir vardır.
Quer dizer, não sei, talvez exista um grande rio aqui que não podemos passar.
Belki de bir eşarba ihtiyacı vardır.
Talvez precise de um cachecol.
Belki Sebjørn'un dükkanda yardıma ihtiyacı vardır?
Talvez o Sebjørn precise de ajuda lá na loja.
Belki de onlara da borcun vardır!
Talvez também lhes deves dinheiro!
Hazır gerçeği söyleme havasındayken belki Meclis Üyesi Gibbons'la ilgili paylaşmak istediğin başka şeyler vardır.
Se estivesse de bom humor, se calhar gostava de discutir outras coisas sobre o Vereador Gibbons.
Evet ama belki bildiğini bilmediği bir şey vardır.
Talvez, mas pode saber de alguma coisa e não saber que sabe disso.
Belki de evde seni bekleyen bir Bayan Colin vardır.
Talvez tenhas uma Sr.ª Colin à tua espera em casa?
Belki senin de çocuğun vardır.
! Talvez tenhas um filho.
Belki de Ajan Cooper'ın kalması için gerçekten bir nedenimiz vardır.
Talvez tenhamos um motivo para a Agente Cooper ficar.
Bu operasyonu finanse edebilecek parası var. Belki bağlantıları da vardır. Belki, ufak bir ihtimalle de olsa adamımız odur.
Ele tem dinheiro para financiar esta operação. seja o nosso homem.
Kayıtların defterlere nasıl işlendiğini biliyorsun. Belki defterlerdeki bazı şeyleri geri almanın da bir yolu vardır.
Bem, com o teu conhecimento... de como as contas ficaram como ficaram, talvez haja uma maneira... de poderes desfazer... o que lá está.
Bu işin bir yöntemi, ya da bir muhasebe hilesi falan vardır belki- -
Talvez haja um método ou qualquer truque de contabilidade que possas... fazer para...
Belki gözden kaçırdıkları şeyler vardır.
Gostava de saber se se esqueceram de alguma coisa.
Belki şüphelinin parmak izi de vardır.
Com sorte, a do suspeito estará entre elas.
Belki de patronumu becermenle....... bir ilgisi vardır.
Talvez tenha algo a haver com o facto de andares a dormir a minha chefe.
Belki de bir kılavuza ihtiyacı vardır.
Talvez um pouco de orientação, seja necessária.
Yani, belki işi falan vardır.
Quero dizer, ele pode estar a meio de alguma coisa.
Belki bu yoldan acile falan çıkış vardır.
Talvez seja este o caminho para a saída de emergência.
Belki de, bazı davalarda buna uyan parametreler vardır.
Não pode haver tantos casos que coincidam com esses parâmetros.
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95
belki de daha fazla 40
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95
belki de daha fazla 40
belki de bu 32
belki de öyledir 60
belki de değildir 39
belki değildir 19
belki de haklısındır 24
belki de haklısın 174
belki de haklıdır 22
vardır 53
belki 3654
belki bir gün 64
belki de öyledir 60
belki de değildir 39
belki değildir 19
belki de haklısındır 24
belki de haklısın 174
belki de haklıdır 22
vardır 53
belki 3654
belki bir gün 64
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki bir dahaki sefere 27
belki ben 27
belki bu 38
belkide 50
belki sen 32
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki bir dahaki sefere 27
belki ben 27
belki bu 38