English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Ben ve sen

Ben ve sen translate Portuguese

12,727 parallel translation
Ben ve sen yunustuk.
Eu e tu éramos golfinhos.
Toz oturduğunda iş için yalvaran sen olacaksın ve seni kapının önüne koymalarını öneren de ben olacağım.
Quando a poeira assentar, tu é que irás implorar por um lugar. E serei eu quem irá recomendar que saias.
Sonunda, sen ve ben kaldık.
Finalmente, estamos só tu e eu.
Bütün bunlar başladı çünkü ben Jack'e Harvey'in maaşını oylamaya sunmamızı söyledim, ve sen yapmamamı söyledin.
- O quê? Tudo isto começou, porque eu disse ao Jack para colocar a parte do Harvey para votação, e tu disseste-me para não o fazer.
Jane'i ben götüreyim ve sen de marinalara bak, olur mu?
Eu gostava de sugerir respeitosamente de ser eu a levar a Jane ao hospital, e que tu líderes a rusga à marina.
Sen ve ben dışarı çıkıyoruz!
Tu e eu vamos sair!
Ben normal bir yunustum, sen de şişmanca bir yunus ve biz ormanda kamp yapıyorduk.
Eu era um golfinho normal e tu eras um golfinho gordo e estávamos a acampar na floresta.
Artık sen ve ben, ayı.
És só tu e eu, urso.
Burada sadece sen, ben ve boynuzumuzun üstünde yıldızlar, tüylü popomuz altında toprak var!
És só tu e eu, e as estrelas sobre o nosso chifre e a terra debaixo dos nossos traseiros felpudos!
Annen ve ben pek iyi geçinemezdik ama sen küçükken bunu sana her gece okuduğunu biliyorum çünkü bana söylemişti.
A tua mãe e eu nem sempre nos entendíamos. Mas sei que ela te lia isto todas as noites, quando eras pequeno, porque ela me contou.
Çık dışarı! Harvey, sen ve ben devam edeceğiz.
Sai daí, Harvey.
Anlamıyorsun. Sen hukuk okumaya devam edeceksin sınavını geçeceksin ve hareketli mükemmel hayatını yaşayacaksın ve ben burada tek başıma sıkışıp kalacağım.
Podes voltar para a Faculdade de Direito e vais passar o exame e vais viver a tua vida, e eu vou ficar preso aqui sozinho.
Sen ve ben...
E nós as duas...
Yani sen yatağına işedin ve ben de çarşafı temizleyeceğim.
Borraste a cama e agora tenho de limpar os lençóis.
Doğru ve hal böyleyken, sen, ben, Carlos, Richard, hepimiz onun için birer aptalız.
É verdade. Contudo, tu, eu, o Carlos e o Richard somos todos doidos por ela. Não.
Tamam, James ve ben mailleri okurken Winn, sen de hack olayını araştırabilir misin?
Muito bem, então... eu e o James vamos ler os "e-mails". Winn, podes tentar localizar o pirata informático?
Sen ve ben de arkadaşız.
Tu e eu somos amigos.
Sadece sen ve ben.
Só tu e eu.
Bu da bana şunu hatırlattı, Cayman'ın partisinin konuk listesini ben hazırladım. Ve sen o listede yoktun.
Fui eu que fiz a lista de convidados do Cayman para esta festa e não creio que estivesses nela.
Sen ve ben, ikimiz de kaybederiz. İnsan ırkı yaşayamaz.
Nós dois sabemos que se perdermos, os humanos não sobrevivem.
Sen, ben ve hatta sizin gibi insanlar bir sebepten dolayı hayatta kaldı.
Veja, tal como eu, também sobreviveu por uma razão.
Sen onun için bir şey ifade etmiyorsun ama ben seni seviyorum ve hep seveceğim.
Não sois nada para ela. Eu amo-vos, e sempre amarei.
Sen ve ben gidip annesiyle konuşalım.
Tu e eu vamos ter com a mãe.
Hayır, sen rüşvetçi narkotik ajanısın ben de cinayet ve karmaşadan nemalanmaya çalışan kötü polisim.
Não, tu és uma agente desonesta e eu um polícia corrupto a lucrar com assassínios e tumultos.
Sen ve ben bedavaya yaptıracağız.
Mas tu e eu... vamos fazê-lo de graça.
Sen ve ben bu şeyi bitireceğiz.
Tu e eu, nós vamos acabar com isto agora.
Bana göre olabileceğin kadar adilsin Maggie. Sen ve ben gençiken...
Para mim, és tão justa quanto tu eras, Maggie, quando éramos jovens.
Sen ve ben, diğerleriyle beraber, .. kendimizi özgür bırakacağız..
Você e eu, juntamente com os outros, vamos libertar-nos.
.. Sen ve Ben gideceğiz..
Eu e tu.
Sen ve ben hemen kütüphaneye gidiyoruz.
Tu e eu, na biblioteca, agora mesmo.
Lucifer karşılaştığımız en büyük yaratıktı ta ki sen ve ben daha kötüsünü ortaya çıkarana kadar.
- Sabes que mais? nbsp Lucifer era o maior monstro que alguma vez eclodiu, nbsp até tu e eu termos eclodido um que ainda é pior.
Ne yani sen bedeni alırken ben yok olacağım ve sen tekrar dünyaya döneceksin?
nbsp Então, o quê, apenas desapareço enquanto tomas o meu corpo nbsp e ficas de novo à solta no mundo?
Sen ve ben birlikte olacağız.
nbsp Tu e eu vamos ficar juntos.
Çünkü sen ve ben ikimizde biliyoruz ki Lazarum Uluslararasi Sistemleri israil füze savunma sistemleri için teknik danismanlik yapiyorlar.
Porque você e eu sabemos que a Lazarum Sistemas Internacional está a fornecer conhecimento técnico para o escudo de defesa antimísseis de Israel.
Sen ve ben yakala-birak oyunu oynayacagiz?
Você e eu vamos jogar à apanhada.
Sen ve ben. Konuşmalıyız
Precisamos de ter uma conversinha.
Sen ve ben.
Tu e eu...
Sen ve ben, her zaman kendi yolumuzda gittik.
Tu e eu estávamos sempre na nossa própria jornada.
Sen ve ben. Şimdi burada.
O senhor e eu, aqui, agora.
Sen ve ben beraber- - çalışırsak fark yaratabilirdik.
Nós dois, a trabalhar juntos... podíamos fazer a diferença.
Sen, ben ve April.
Eu, tu e a April. A April não tem um encontro há muito tempo.
Sen jeneratörleri alacaksın ve ben de seni mürettebatım olarak alacağım.
Tu consegues os geradores, e ganho-te a ti na tripulação.
Ben sana bilgi verdim ve sen de Jedi dostunu kurtardın.
Dei-te informações, e isso salvou o teu amigo Jedi.
Danny, sen, ben ve olası hedefleri koruyacağız.
- Danny, tu, eu e o Lou... vamos manter os alvos potenciais em segurança.
Ve bir gün eşi benzeri olmayan gücü ve zenginliği ile İspanya Kralı olduğumda sen ve ben iki ülkeyi beraber yöneteceğizç
Um dia serei rei de Espanha, com toda a sua riqueza e poder incomparáveis. A Maria e eu governaremos os nossos dois países em conjunto.
D.C.'ye giden ilk uçuşa. Sen ve ben.
Estaremos no próximo voo para Washington.
Ama sen ve ben... Eğer bunu bırakırsam... hayatımın sonuna kadar pişman olurum.
Mas tu e eu, se eu desistir disto, vou arrepender-me pelo resto da minha vida.
Lisa, görünüşe göre lav iblisini sen ve ben halledeceğiz.
Lisa, parece que somos nós dois e o demónio de lava. Aguenta-te!
Ben de "Ne zaman?" diyecektim ve sen de "Asla gibi bir seçenek var mı?" diyecektin.
E eu diria : "Quando?" E tu dirias : "'Nunca'é uma opção? "
Ben de "Çok kötüsün Jay Pritchett!" diyecektim... ve sen de "Kendimi affettirmemin bir yolu var mı Gloria?" diyecektin.
E eu diria : "És tão mau, Jay Pritchett!" E tu : "Como te posso compensar, Gloria?"
Sen ve ben iyi olacağız.
Nós os dois vamos ficar bem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]