Bende değil translate Portuguese
1,335 parallel translation
- Bende değil! Onda!
- Não está comigo!
- Bende değil!
- Não está comigo!
Yastığın bende değil.
Eu não tenho a sua almofada.
Hayır bende değil.
Not at all!
Sylvia? Hayır, bende değil. Bakarım ama...
Posso procurar, mas tenho a certeza...
Hapların bende değil.
Não tenho as suas pastilhas.
Buraya kadar. Suç bende değil.
Isso não é a minha culpa.
Bende değil.
Não a tenho.
Gerçekten bende değil.
Não a tenho mesmo.
Yemin ederim ki bisikletin bende değil Mickybo.
Juro que não tenho a bicicleta.
Bende değil. Şansınız yokmuş.
Bom, eu não o tenho, portanto, teve azar.
! - Suç bende değil.
- A culpa não é minha!
Adam, artık CTU'nun komutası bende değil.
Escuta, já não sou o director da UAT.
Soluk açma aletini ver. Bende değil.
Mostra o inalador.
- Yemin ederim bende değil!
Eu sei que o tem.
Şifre bende değil.
Não tenho o código.
Bende değil.
Não os tenho.
Ama sıra bende değil ki.
Mas não é a minha vez.
Sanki kontrol bende değil gibi, yola çıkmışım da her şeyin olup bittiğini seyrediyor gibiyim.
Parece que nao sou eu que controlo. e como se fosse apenas à boleia, a ver as coisas a desenrolarem-se.
Düşüncenin aksine tüm cevaplar bende değil.
Ao contrário do que pensas... Eu não tenho as respostas para tudo.
Sana söyledim, bende değil.
Já te disse que não o tenho.
Hepsi bende değil.
Não tenho a quantia toda.
Bundan önce labirentin kapısını açman gerek. Ve anahtar, artık bende değil.
Antes disso, tens que chegar à porta do labirinto e não tenho mais a chave.
Hayır, kaset bende değil.
E, não, não tenho a cassete.
Lanet parkan bende değil.
Bem, eu não tenho o raio da tua parka.
Bende değil.
Não... sabes?
Çocukların vekâleti bende değil.
Eu não tenho a custódia das crianças.
Para bende değil.
Eu não tenho o dinheiro.
- Haplar bende değil ki.
- Eu não os tenho.
- Sana söyledim bende değil.
Eu sei que tu tens o dinheiro.
Burası sınır. - Sana söyledim bende değil.
Estavas connosco ontem.
Para bende değil. - İzin ver... - Durma.
Eu vim buscar o meu dinheiro e vou leva-lo.
13. yaş günü hediyen. Bende daha var. Dert değil.
Para o teu 13º aniversário, tenho mais, não te preocupes.
Sıra bende değil mi?
É a minha vez, não é?
Bende değil.
- De certeza que não está aqui?
Michael burada değil, yetki de bende olduğuna göre tüm personeli yemeğe götürüyorum.
Ele não está cá, e como sou eu a mandar, vou levar-vos todos a almoçar fora, o pessoal todo.
Ben olsam, adamın görünüşüne değil, bende bıraktığı izlenime güvenirdim.
Confiaria muito mais na minha intuição sobre ele do que em sua aparência.
Adamınız umurumda değil Kaptan. Ama bende en az senin kadar Vosk'un başarılı olmasını istemiyorum.
Não quero saber do seu tripulante, Capitão, mas também não quero que o Vosk tenha sucesso.
Bak, Bende biliyorum Roger en zeki ya da en komik değil ya da en azimli...
Ele é um idiota.
Bende aktörüm ve şu anda çalışmıyorum ve bu hiç ilgi çekici değil.
Estou sem trabalho, por isso, não é interessante. Adoro jogos de vídeo.
Burada değil. Sadece seni Jake'den uzaklaştırmak istedim Böylece bende biraz onunla konuşabilirim.
Só queria afastar-te do Jake para poder falar com ele.
oh hayır hayır hayır. önemli değil.ben jenny ben tina seni görmek hoş. hım bende biberiye severim
Não faz mal. Sou a Jenny. - Sou a Tina.
- Mümkün değil, bende.
Não pode ser. Ano 2001
Bilir misin, Liz, eğer ekranı, sadece bir anlığına boş bırakıversen ve bende bilgisayar ekranına kamu görevlisi olarak bir göz atsam, bu olabilir, değil mi?
Sabe, Liz, se, por acaso, deixar o seu computador sozinho só por um instante e eu calhar a olhar para o ecrã do computador, como colega funcionário do município... Podia acontecer, certo?
Komuta bende ve ne düşündüğün umurumda bile değil.
Eu é que mando e não quero saber a tua opinião. Agora...
Bira göbeği görüyorum, bende tabii ki onda değil.
Vejo uma barriga de cerveja. Em mim, claro... não nela.
Amaç senin bende ne bulduğun benim sende ne bulduğum değil.
A ideia é saber o que viu em mim e não o que vi em si.
- Bana maskeyi ver. - Bende değil.
- Dá-me a máscara.
- Bende değil.
Estou bem.
Sanırım top bende, öyle değil mi?
A bola é minha, certo?
Cep telefonlarınız bende var değil mi?
E, eu tenho os vossos números, certo?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66