Değil mi hayatım translate Portuguese
411 parallel translation
Karım için ev ya da yuvanın önemi yok. O savaşla evlenmeyi tercih ederdi. Öyle değil mi hayatım?
Não há lugar em casa para minha esposa ela preferiu casar com a guerra.
Sen de daha gitmek istemiyorsun, değil mi hayatım?
Ainda não quer ir. Ela também fica.
Ciddisin, değil mi hayatım?
A sério, querido?
Aslını sorarsanız, şu tarafa doğru giden bir kadın gördük, değil mi hayatım?
De facto, só vimos a mulher ir naquela direcção. - Não foi, querida?
Henri seni getirir, değil mi hayatım?
Henri vai trazer-te, não é, querido?
Büyüleyici, değil mi hayatım?
Fascinante, nâo, querida?
Olur değil mi hayatım?
Não te importas, pois não?
Evet, boyunsuz oldukları için boğazlarını da sıkamıyorsun, değil mi hayatım?
Pois é, assim não podemos torcer-lhes o pescoço.
Öyle değil mi hayatım? Bana nasıl evlenme teklif etti biliyor musunuz?
- Sabem como ele se declarou?
- Böyle demiştin değil mi hayatım.
- Não eram essas as tuas palavras?
Pek memnunum ve eşimde öyle. Değil mi hayatım?
Fico feliz... e minha esposa também, não é mesmo, querida?
Öyle değil mi hayatım?
Não é mesmo, querida?
Ne kadar güzel değil mi hayatım?
É muito bom, querida.
- Ben de güzeldim, değil mi hayatım?
- Eu estava bem, não estava, querido?
Değil mi hayatım?
Não é, querido?
Paris'i hatırlıyorsun. Öyle değil mi hayatım?
Lembras-te de Paris, querido?
Hep bir arada olacağız, değil mi hayatım?
Nós sempre teremos um ao outro, não é, meu amor?
Elini kolu bağlamıyor, değil mi hayatım?
Não ficarás chateado, não é querido?
Yine senin için uğraştım değil mi hayatım?
Mais uma vez ajudei-te, não foi, querida?
Hayır George, artık bırakamam. Öyle değil mi hayatım?
Não, George, não dá mesmo para esquecer.
Sinirlenecek bir şey yok, değil mi hayatım?
Não tens que ficar nervosa, tens, docinho?
Gelinle damat için en uygun yer, değil mi? Bu kadar hızlı olduğun için sana iltifat etmeliyim hayatım ama kimi buldun böyle çabucak evlenecek?
Devo dar-te os parabéns pela rapidez mas quem arranjaste assim tão depressa para casar?
Bana kapa çeneni deme... Hayatım, özür dilerim. Acıyor, değil mi?
Não me diga que me cale... meu bem, sinto muito.
Hayatımızın en güzel çağlarını bekleyerek geçirmek aptalca değil mi?
Não é estúpido passar os melhores anos das nossas vidas à espera?
- Hayatım, yaşamak istiyorsun değil mi?
- Quer viver, não quer?
İyi geçmemişti, değil mi, hayatım?
Não... não tiveste, pois não?
Ve hangi aileyi kast ettiğini biliyorsun değil mi, hayatım? Bizi kast ediyor.
E sabes a que família ele se refere, não sabes?
Barışınca barışırız. Değil mi hayatım?
Quando fazemos as pazes, fazemos mesmo, não é, querida?
Anlıyorsun değil mi, hayatım? İlk gördüğün sandığı almak yerine, kırmızı renkte bir tane istiyorsun.
Querida, em vez de aceitar o primeiro baú, peça para ver um vermelho.
Bu kaçış yeni bir koloni, yeni bir hayat kurmak oğullarımıza yeni bir şans tanımak ve özgürlük için değil mi?
Tentar arranjar uma nova vida é fugir? Numa nova colónia? Tentar dar aos nossos filhos uma hipótese de viver, uma hipótese de serem livres?
Değil mi, hayatım?
Pois não, querida?
Hayatım, yukarıda gökyüzünde uçan o yazılar bizim değil mi?
Querido, aquela não é a nossa faixa ali a flutuar no céu?
- Bizim değil mi, hayatım?
- Não é a nossa, querido?
Bütün hayatım bir günde değişti, değil mi Matthew?
Minha vida inteira se mudou um dia, não foi, Matthew?
Eğlenceli değil mi, hayatım?
Chupa-chupas! O que é isso?
Fanny, hayatına hiç karışmadım, değil mi?
Fanny, nunca me meti na tua vida, pois não?
- Hayatım boyunca çok yatak gördüm ancak hiç bir zaman... ben... sadece.. - Güzel, değil mi?
- Já vi camas na minha vida... mas nunca...
Umarım küstahlık olarak nitelemezsin ama hayatına kadınlar girdi, değil mi?
Espero não estar sendo impertinente, mas têm existido mulheres na sua vida?
Çiçekler biraz solmuş, değil mi, hayatım?
As flores estão um bocado murchas, não estão, meu amor?
Sen de öyle değil mi, hayatım?
Você não, querido?
Evet, çünkü gösteri dünyası bizim hayatımız, değil mi?
Sim, porque o mundo do espectáculo é a nossa vida, certo?
Hayatım bu olacak, değil mi?
É assim que vai ser.
Hayatım, muhteşem olmuş! Değil mi?
Meus queridos, ele é maravilhoso, não é?
- Hayatımın fırsatı, değil mi?
- A oportunidade da minha vida, certo?
Herhalde hayatım boyunca yakaladığım tek kar görme fırsatına engel olmayacaksın değil mi?
Não me negarás a oportunidade de ver a neve, pois não?
Anisetta bekleyebilir. Değil mi hayatım?
Anisetta pode esperar.
— Fırını kapattın değil mi? — Evet hayatım hallettim.
- Querida, tiraste o assado do forno?
- Değil mi, hayatım?
- Não é, querido?
Evet ama seninki gibi bir sicille bize verecekleri en kötü ceza kulağımızı biraz bükmek olur. Sonra da hayatımıza devam ederiz. Neler olacağının farkındasın, değil mi?
Sim, mas com a tua ficha, o pior que pode acontecer, é termos uma palmada nos pulsos como punição e então podemos continuar com as nossas vidas.
Sanırım benim hayatım kadar anlamsız çok az şey vardır, değil mi?
Peggy Wanker, a candidata a rainha da reunião. - Como tens passado?
Çok yazık değil mi, hayatım?
Não é uma pena, querido?
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66