Beyaz saray translate Portuguese
2,855 parallel translation
Medyaya ismi anonim bir kaynak tarafından sızdırılmış olup... bu iftiraları yalanlamadığı için Beyaz Saray tamamen sorumludur.
Ao divulgar o seu nome por fontes anónimas, a Casa Branca é culpada de calúnia.
Ve onlara Ms. Locke'a yapılan bu haksızlıklardan dolayı Beyaz Saray olarak çok üzgün olduğumuzu... ve kabul etmesini umarak en derin üzüntülerimizi sunacağımızı söyleyeceksiniz.
Vamos dizer que a Casa Branca deve desculpas à Srtª. Locke. Esperamos humildemente que ela aceite.
Adı açıklanmayan Beyaz Saray görevlileri...
Uma fonte na Casa Branca disse que a Srtª.
Jeannine mesajlarında proje çalışmaları için akşamları seninle birlikte olduğunu söylüyor. Fakat Beyaz Saray Başkanla yanlız olduğunu idda ediyor.
A Jeannine teclou contigo na suposta noite que ela ficou a sós com o Presidente.
- Yok ya. Yapman gereken tek şey mesajları Beyaz Saray sunucularından... çekip onlara iletmekti.
Só tens de copiares as msn e entregar-me.
Bahse girerim Beyaz Saray Hard Disklerini incelediğinde hoşlarına gidecek pek çok şey bulacaktır.
A Casa Branca vai adorar saber que usas o seu disco rígido para isso.
Bizler sabırsızlıkla Bayan Locke'un açıklamalarını beklerken Beyaz Saray'ın dedikodu çarkları, olanlar karşısında sessizliğini koruyor.
Não se tem a certeza do que a Srtª. Locke vai dizer, além de que a Casa Branca a colocou nesta situação.
Beyaz Saray'dan birileri aklını çelmiş olmalı.
Alguém da Casa Branca falou com ela.
Birazdan televizyona çıkacaksın ve yapmadığın halde bir ilişkiyi itiraf edeceksin. Beyaz Saray'da ruhunu sattığın kişi kim ise sana söylenenlerin hiç biri gerçekleşmeyecek.
Admitir na televisão que tiveste um caso que não tiveste, vender a tua alma a alguém da Casa Branca, isso não vai acontecer.
Gerçeği söylerim ve ikimizi de Beyaz Saray'dan şutlarlar.
conto a verdade, e somos ambos expulsos da Casa Branca. admito o caso com a Jeannine, e o Jake é solto. Porta número 2 :
Beyaz Saray personelinden birisi ile uygunsuz bir ilişki yaşadığım doğrudur.
Gostava de fazer alguns comentários. Na verdade tive uma relação inapropriada com uma funcionária da Casa Branca.
Jeannine Locke ile ilişkim oldu. Altı pazar günü Beyaz Sarayın her yerinde.
Fiz sexo com ela de todas as maneiras possíveis, em toda a Casa Branca.
Beyaz Saray.
Na Casa Branca.
Yüksek tavsiye ile geldiniz. Beyaz Saray'dan birinden.
E, vem altamente recomendado por alguém da Casa Branca.
Beyaz Saray'dan isimsiz bir kaynak diyebilir miyim?
- Posso citar uma fonte anónima da Casa Branca?
- Az önce Beyaz Saray doktoruyla konuştum.
Accabei de falar com o médico da casa Branca.
- Beş dakika içinde Beyaz Saray'dan, Başkan'ın gerçekleşecek olan ameliyatını görüşmek istediğini söyleyen bir telefon alacaksın.
- Dentro de cinco minutos, vais receber uma chamada da Casa Branca dizendo que o Presidente quer falar para discutir a sua cirurgia que se avizinha.
Ben de Beyaz Saray'da akşam yemeği yedim.
Eu jantei na Casa Branca.
Beyaz Saray olayının yalan olduğunu nereden anladın?
Como sabias que o negócio da Casa Branca era mentira?
Beyaz Saray eski basın sözcüsü Olivia Pope.
A ex-directora de comunicação da Casa Branca, Olivia Pope.
Beyaz Saray seni yok edecek.
A Casa Branca vai destruir-te.
Beyaz Sarayın bu suçlamalar karşısında resmi bir açıklaması yoktur ve yakın zamanda bir açıklama planı yoktur.
A Casa Branca não se pronunciou a respeito dessas acusações, e nem pretende pronunciar-se.
Beyaz Saray mı? Liv, telefon sabahtan beri deli gibi çalıyor.
Liv, o telefone tocou loucamente toda a manhã.
Beyaz Saray onu gömecek!
A Casa Branca vai acabar com ela. Você é que sabe, Jeff.
O kadar düşük yetkili biri Beyaz Saray kaynaklarına nasıl erişiyor?
Como teve ela acesso a uma fonte da Casa Branca?
- Biliyorum. Artık Beyaz Saray'da çalışmıyorsun. Baloncuğun içinde değilsin artık!
Já não trabalhas na Casa Branca.
Ama ben gül bahçesinde dikilip, elini tutup Beyaz Saray basın mensuplarına, Senin bir yıldır Olivia Pope ile ilişkin olduğunu söylemeyeceğim.
Mas não vou ficar no Rose Garden a agarrar na tua mão, enquanto contas à imprensa que tiveste um caso com a Olivia Pope que durou um ano.
Ve ben kesinlikle Beyaz Saray'ın, mavi odasında oturup, elini tutup James'e ellerini onun üstünden bütün kamp çalışması boyunca, çekemediğini söylemeyeceğim. Gizli Servis'in seni onun apartmanına nasıl bıraktığını,
Não vou sentar-me na sala azul da Casa Branca, a agarrar a tua mão, enquanto contas ao James que não conseguias largá-la durante a campanha, que o Serviço Secreto levou-te ao seu apartamento, e a desafiar os protocolos de segurança,
Uzun bir gün olmuştu. Yani... Beyaz Saray'a geri döndük.
Voltamos à Casa Branca.
Size canlı olarak Beyaz Saray'dan iletiyorum, bugün erken saatlerde Olivia Pope haberinin asılsız olduğu ortaya çıkarken...
Estamos ao vivo, em directo da Casa Branca. Olivia Pope foi erroneamente acusada de ser...
Artık Beyaz Saray'daki iki üst seviyedeki makamların onaylamış olduğu kadarıyla... 26 yaşındaki iletişim yardımcısı
Temos dois funcionários de alto nível da Casa Branca a confirmar agora...
Beyaz Saray bununla ilgilenecek.
A Casa Branca vai tratar disso.
Tüm kameralar, Beyaz Saray çimlerinden Başkanın helikopterine kadar yapacağınız yürüyüş boyunca sizi, Camp David'deki mutlu anlarınıza uğurlayacak.
E vai ser lindo... Desde a filmagem na Casa Branca quando entrarem no avião. Até ao fim-de-semana romântico em Camp David.
Beni takip ederseniz, Beyaz Sarayın "North Portico" olarak adlandırılan bölümünü görebilirsiniz.
Se formos por aqui, vamos em direcção à entrada norte.
Kongre Binası ve Beyaz Sarayın tamamı tahliye edildi.
Todo o Congresso e a Casa Branca foram evacuados.
Efendim Beyaz Saray'a saldıran kişinin... Yanlız hareket ettiğini tespit ettik. Kongre binasındaki kadın ile ilgisi yok.
Senhor, concluímos que o intruso da Casa Branca agia sozinho, não há relação com a mulher no Congresso.
Onu al bildiklerini unut ve git buradan. Her ne kadar vicdanın aksini söylese de bir anlaşmamız var. Beyaz Saray'da bu sabah yaşananlar bunun bir parçası olmamalı.
Use, não use, queime, faça o que quiser, mas tínhamos um acordo, e o que se passou na Casa Branca, esta manhã não fazia parte.
FBI, Beyaz Saray ve İç Güvenlik Teşkilatı görevlerini kahramanca, profesyonelce ve koordineli bir şekilde gerçekleştirmişlerdir.
O FBI, com o apoio da Casa Branca e da Segurança Interna, agiu de maneira profissional e heroica do princípio ao fim.
Neden şu kağıtları bırakıp bana Beyaz Saray'dan bir yorum vermiyorsun. Başkanın partisi, son yılların en büyük halkla ilişkiler krizi ile.. ... karşı karşıya olduğu konusunda hala bir açıklamada bulunmadı.
Por isso vais largar esse memorando e dar-me uma nota em nome da Casa Branca, que ainda não comentou sobre as alegações de estar a sofrer a pior crise de relações públicas em anos.
Hem de Ben! Beyaz Saray Personel Şefinin kocası.
O marido do chefe de gabinete.
Üstelik sadece Baban için de değil. Ucu Beyaz Saray'a Fitz'e kadar dokunuyor.
Para o Fitz, para a Casa Branca.
Önemli olan sizi Beyaz Saray'da tutmamız.
O importante é mantê-lo na Casa Branca.
Beyaz Saray için çalışmak şu an bana uygun değil.
Acho que é uma má ideia trabalhar para a Casa Branca.
Beyaz Saray'ın ekibi burada.
A Casa Branca tem uma equipa aqui.
"Beyaz Saray demokratik bilinci saptırmak için çalışıyor"
"A Casa Branca tenta intrometer-se nas primárias dos Democratas."
Bu pazar Beyaz Saray muhabirlerinin yemeği var.
O Jantar de Correspondentes da Casa Branca é no sábado.
Reston, Beyaz Saray...
O Reston e a Casa Branca.
Beyaz Saray için yarışan ben değilim.
Não estou a concorrer contra a Casa Branca.
Beyaz Saray muhabirleri yemeği seni delirtiyor mu?
Estás zangada por causa do Jantar dos Correspondentes?
Fakat onlara sadece Beyaz Saray sunucularından ulaşabiliriz.
Só dá para acedê-las pelo servidor da Casa Branca.
Burası Bush'un Beyaz Saray'ı değil Ethan.
Aqui não é a Casa Branca, do Bush.
saray 16
saraybosna 26
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz adam 58
beyaz diş 24
beyaz çocuk 22
beyaz şarap 29
beyaz mı 31
saraybosna 26
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz adam 58
beyaz diş 24
beyaz çocuk 22
beyaz şarap 29
beyaz mı 31