Beyaz çocuk translate Portuguese
400 parallel translation
Bana bak beyaz çocuk anca ölü bir siyahı becerirsin sen. ... çünkü bunu yapmanın tek yolu bu.
Então, rapaz branco, é bom que gostes com uma negra morta, porque só assim consegues com esta.
Bu gün gelen beyaz çocuk adam olabilir.
Veio cá hoje um miúdo branco que tem potencial.
Acaba kaç tane zenci çocuk ve beyaz çocuk sarı kâbuslar görüyor kendi kafalarında yarattıkları sarı tehlikenin korkusu...
Pergunto-me quantos meninos brancos e negros... têm pesadelos amarelos, sua própria classe de medo ao perigo amarelo...
Ne var? Seni öldüreceğim beyaz çocuk.
O que se passa, meu filho da puta?
Cap, Bilmiyorum, büyük beyaz çocuk.
Cap, eu não sei, um cara branco e grande.
Bak beyaz çocuk...
Quem te ouve falar, branco...
Senin daha yapacağın bir iş var, beyaz çocuk!
Ainda tens um trabalhinho, rapaz branco. Entra.
Hayat böyle beyaz çocuk.
É a vida, branquela.
Beyaz çocuk, ne bekliyorsun?
Oh, branquinho... que é que te falta?
Beyaz çocuk, bir doların var mı?
Rapaz branco, dá-me um dólar?
- Kapa çeneni beyaz çocuk.
- Cala-te, branco.
Şansın varmış beyaz çocuk.
Estás com sorte, branquelo. Anda!
- Çekil yolumdan beyaz çocuk!
- Sai da minha frente, branco!
Yarı zenci yarı beyaz çocuk istemiyorum.
Não. Para mim, nada de filhos meios-preros, meios-brancos.
- Siktir git, beyaz çocuk!
- Vai-te lixar, branco!
- Seni bırakacağım beyaz çocuk! - Devam et, bırak beni.
Vou-te largar, puto branquela!
- Tetikçiye ihtiyacım var, beyaz çocuk... sadece saatler yumruk atan birisine değil.
Preciso de um atirador, puto branquela, não de alguém que só dá corda aos relógios.
Sen kaşındın, oğlum! Beni mi sikeceksin sen, beyaz çocuk!
Isso é o que mereces... se te metes comigo, branquinho!
"Dünya Beyaz Çocuk Günü" mü sandın bu günü ha?
Devias estar a pensar que isto era o dia dos brancos.
Bugün, "Dünya Beyaz Çocuk Günü" değil, değil mi?
Não é o dia dos brancos, não é?
Hayır, dostum "Dünya Beyaz Çocuk Günü" değil.
Não meu, não é dia dos brancos.
Neden biraz arkanıza yaslanıp rahatlamıyorsunuz? Beyaz çocuk kalktığında gidersiniz.
Aguentem por aí uns segundos e quando virem o branco sair vão ter com ele.
Sana beyaz çocuk diyorlar mı?
Não te chamam branco?
Ne saçmalıyorsun beyaz çocuk? Ne çetesi?
De que porra estás a falar, branquelas?
- Sakin ol beyaz çocuk!
- Calminha. Branca de Neve.
Seni izliyorum, beyaz çocuk.
Estou a observar-te, branco.
Sen muhitinden çok uzaktasın beyaz çocuk.
Estás muito longe de casa, branquinho. És maluco ou quê?
Bak beyaz çocuk, sokakta ne oynuyordun bilmem. Umurumda da değil. Burada maçı gardiyanlar yönetir.
Ouve, eu não sei o que vocês jogam nas ruas, mas aqui, os guardas ditam as leis e eles é que têm de ganhar.
O zaman neden, beyaz çocuk?
Então, porquê?
Kennedy-İsa karışımı beyaz çocuk olduğuna beni ikna etmek için.
Para me convencer de que é o salvador da pátria.
Geç kaldık. Bu kutu temiz değil seni pis kıçlı beyaz çocuk!
E esta banheira não estava limpa, seu branco porco de uma figa!
Tamam mı? Ortalıkta silahsız gezme, beyaz çocuk.
Não brinques por aí com uma arma, branquinho.
- Beyaz bir çocuk mu?
- Um miúdo branco?
- Bana beyaz bir bayrak ayarla, Mavi Çocuk.
Ponha uma bandeira de trégua, Blue Boy.
Bundan bir yıl sonra, başvuranlardan yedisi ile temasa geçmem emredildi, onlara sağlıklı birer beyaz erkek çocuk verecektim, eyalet evlat edinme kağıtları bile tamdı.
Ao cabo de um ano fui ordenada para pôr-me em contacto com vários soIicitadores e oferecer-lhes uma criança sã e branca, com documentos de adopção do Estado de Nova Iorque.
Senin gibi beyaz bir çocuk Beale caddesinde ne yapıyor?
Que faz um miúdo branco como tu aqui em Beale Street?
Senin gibi beyaz bir çocuk neden eski bir armonikacıyla ilgilensin?
Que interesse poderá um rapaz branco ter num velho tocador de harmónica?
Evet, zeki çocuk birkaç yıl önce anlaşma yapan Memphisli bir beyaz var.
Bem, espertalhão, um grande homem branco de Memphis, fez um acordo comigo, há uns anos.
Banliyöde küçük bir ev, beyaz parmaklıklı bir bahçe... belki bir köpek ve 2,4 çocuk.
Uma casinha nos subúrbios, uma vedação branca... talvez um cão, 2,4 filhos.
Siyah olmanla ilgili bir sorun vardır, çünkü ne kadar zeki ya da aptal olursa olsun, beyaz bir çocuk o dünyada doğmuştur.
com a nossa humanidade. Algo que tem a ver com ser negro. Por mais burra ou esperta que seja uma criança branca nasce nesse mundo.
Hey çocuk, bir kaç saniye önce buradan beyaz bir adam geçti mi?
Puto, viste um branco passar por aqui há uns segundos atrás?
"Bir başka silahlı çılgın beyaz çocuk daha bulduk."
"Saiu-nos um branco marado de pistola".
Sınıfta kaldın beyaz çocuk.
Eu descobri e tu chumbaste, rapaz branco.
Beyaz bir çocuk olarak hayal edebileceğin gibi, dövüşmeyi öğrenmem gerekti.
Como pode imaginar, um miúdo miúdo que viva lá deve saber defender-se.
Senin gibi güzel beyaz bir çocuk federal cezaevinde...
Uma belezoca loira como tu dentro duma prisão...
Evden kaçmış beyaz bir çocuk.
Parece um puto branco a fugir!
Beyaz bir çocuk görmüyorum.
Não vejo nenhum branco!
Hey, beyaz çocuk.
Ó branco.
Hani şu beyaz maskeli adam oynuyor çocuk bakıcılarını öldürüyor.
Aquele do tipo de máscara branca que assassina as baby-sitters
Saygısızlık etmek istemem ama onlar yalnızca çocuk. Beyaz kasırga haricinde.
Excepto uma borrasca.
Beyaz çocuk.
Ó branco!
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukken 158
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukken 158
çocukları severim 21
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuk yok 22
çocuklarla evde 16
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuk yok 22
çocuklarla evde 16
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47