Beyaz adam translate Portuguese
1,585 parallel translation
Çünkü kızılderililere göre, beyaz adam, pek adama benzemiyordu.
Porque para os índios, o homem branco, não pareceu como realmente era.
Bay Beyaz adam. Bana neler olduğunu söyleyin. Ne var orada?
Homem branco, que é que se passa aí?
Pas atmaz, defans.. ... oynamaz, potanın yakınından basket atmaz ve her şey için Beyaz Adamı suçlarlar.
Eles nunca passa a bola, eles não querem jogar à defesa, eles dão cinco passos sempre que têm de fazer um layup para o cesto, e depois querem virar-se e deixar todas as culpas no homem branco.
Beyaz adam kim tutar seni!
O branco não será derrotado
Çalışıyordum, şüphe uyandıran bir beyaz adam...
Estava a trabalhar e vi um branco suspeito...
Beyaz adam, mavi Mercedes, ön koltukta bir senyorita.
Branco, Mercedes azul, señorita no banco de passageiros.
Beyaz adam.
Branco.
Yaşlı, kel kafalı beyaz adam Cedars hastanesine varmadan ölmüş.
O branco velho, careca morreu antes de chegar a Cedars.
Şef Seattle'ın sözleriyle hayata gözlerini yumacak son Kızılderili kabilemin anısına Beyaz Adam arasında bir efsane olacaktır.
Nas palavras do chefe Seattle : "Quando o ultimo indio parecer.... " e a memória da minha tribo...
Beyaz Adam asla yalnız kalamayacak.
O homem branco nunca ficará sozinho! "
Beyaz adam kıçında!
- Homem branco a passar!
Bir beyaz adam sokakta yürüyemez mi? Bu da ne demek?
Um branco não pode descer a rua?
Bir Kızılderili atasözü der ki : Bir beyaz adamın olduğu yerde daha çok beyaz adam vardır.
Um velho ditado índio diz onde há um homem branco...
Kasırga 2000'de Küçük Göz, Gömlek Kolu, Beyaz Tüy, Beyaz Adam Salomão Ayala, Eddie Murphy, Sera Joe, Zelão Flavinho, Abanoz 10 ve Tafarel var!
Pela Furacão 2000 jogam Zorrinho, Manga, Pena Branca, Gringo, Salomão Ayala, Eddie Murphy, Zeca Casamento, Zelão, Flavinho, Preto 10 e Tafarel!
Sonunda, beyaz adam, siyah adama rap dersi verecek.
Finalmente, o branco vai ensinar o preto a "rappear".
İşin bitecek beyaz adam.
Agora estás fodido, menino branco.
Bu işe yaramaz, ölü suratlı, zayıfkıçlı beyaz adam ufak Malike bakmıyor.
Este branquelas imprestável não sustenta o pequeno Malik.
- Çünkü beyaz adam...
- Porque o homem branco...
Beyaz adam, iyi öğüt veren birine benzemiyorsun.
Homem branco, você não parece ser alguém que dá bons conselhos.
TelaşIı beyaz adam.
Um tipo todo emproado.
Çirkin beyaz adam için 3'e 1 veriyorum.
Estou a apostar três para um no rapaz branco e feio.
Karpuz Adam'da beyaz adamın kendini siyah sandığı kabustan uyanıp... tekrar beyaz olması gerekiyordu.
No Watermelon Man, era para o gajo branco acordar... do pesadelo em que ele é um negro. E disseste :
Pazartesi sabahı şık bir beyaz adam takımı giyip... oraya gideceksin ve kefaletlerini ödeyeceksin.
Segunda veste te bem, vais lá e paga a fiança deles.
Beyaz adam boktan başka bir şey çıkaramaz.
O homem branco é um merda.
Geçen yıl FBI dört adamını başkentte, Beyaz Saray'ı yerle bir edecek kadar üre nitratla yakaladı.
O ano passado, o FBI apanhou 4 elementos em Washington, DC, com nitrato de ureia em quantidade suficiente para arrasar o Capitólio.
Şu Beyaz Adaalar Zıplayaaaz saçmalığını deneme. Bende yetenek var adamım.
Certo, não me vernha com "Os Homens Brancos Não Podem Saltar".
Dinle beyaz piç kurusu New York'ta sana Shirley diyen bir sürü adamın tecavüzüne uğrarken teşekkür edebileceğin bir tek kendin ve Vali Rockefeller olacak.
Ouve bem, seu cabrão apaneleirado. Quando estiveres na prisa a apanhar no cú de um monte de gajos que te chamam Shirley, só te vais ter a ti e ao Governador Rockefeller para agradeceres por esse previlégio.
Sadece beyaz bir adam olduğunu görebilmiş.
Diz que foi um tipo branco, mas nada mais.
Üst katta senle birlikte iki kız yaşıyor... Alt katta da beyaz bir adam var.
Há duas garotas brancas no seu andar e um branco no primeiro.
Beyaz bir adam ile seyehat ediyor, orta yaşlarda. Durumu kötü olan bir küçük kız var.
Esta mulher está em apuros.
Paige, senin beyaz ışıklı genlerin var, bu da demek oluyor ki bu adam seni öldürebilir, kocamdan ve doğmamış çocuğumdan bahsetmiyorum bile!
Paige, tu tens genes de Luz Branca, o que significa que este tipo te pode matar, já para não falar do meu marido e da minha criança por nascer!
Ama mezara girmek üzereyken, sağ tarafımda oturan genç bir adam gördüm, beyaz cüppe içindeydi.
" Ao entrar no sepulcro, viram um jovem sentado ao lado direito, vestido inteiramente de branco,
Uzun boylu, zayıf beyaz bir adamı yazmaya ne der?
Que tal uma história sobre um tipo magro, alto e branco a seguir?
beyaz bir adam olsaydı... ona yardım eder miydin?
fosse um homem branco... teria o ajudado?
Durumu b. ktanlaştımak istemem ama dikkatinizi çekerse bu orta yaşlı beyaz bir adam.
Desculpa lá por me ralar com isto, mas não posso deixar de reparar que é um branco de meia-idade.
Hiçbir kıçı kırık beyaz, sana adam gibi para vermez. Başkan olmadığı sürece.
Nenhum branco horroroso aparece no dinheiro a não ser o presidente.
Beyaz, Belki beyaz değil, kahverengi saçlı veya kel gibi, sakalı ve bıyıklı bir adam mı?
Branco, talvez não, cabelo castanho ou calvo, barbudo com bigode?
Ama adam herkese pislik gibi davrandı, fakir, zengin, siyah, beyaz.
Mas ele tratava toda a gente como bosta, pobres, ricos, pretos, brancos.
Hayır, ama bir Aborigin beyaz bir adamı çubukla nasıl öldürür isimli bölümü okudum.
Não, mas lí o caítulo que dizia que um aborígine pode matar um homem branco com uma vara.
Beyaz bir adam işe yarar. Bir gece klübüne girmek isteyebilirsiniz, veya taksi çağırmak isteyebilirsiniz.
Um branco dá muito jeito... para roubar um country club ou chamar um táxi.
Bir beyaz adam seni görmek istiyor.
Um branco quer ver-te.
Beyaz Saray'da, koridorda, Bayan Mullins, O da Adam. Adam, ozonu kirletir, Amazon'u yakar, Shamu'yu kaçırır, klorin tankına koyar.
O Homem é a Miss Mullins. raptou a Shamu e pô-la num tanque com cloro.
sana ipucu vereyim. beyaz sarayda oturan adam. bunu nereden bildin?
Eu dou-te uma pista, ele vive numa grande casa branca. Eu não sei como sabias esta merda, mas estavas certo.
Bu iş için Beyaz Adam'a gitme.
Não te queixes disto ao Homem Branco.
Orada. Oradaki beyaz gömlekli adam. Dinle, Louis'ye burada olduğumu söyleme.
Não lhe digas a Louis que estou aqui.
O haklı.Sen parasını iyi kullanamayan siyah adamın beyaz versiyonusun.
Ela tem razão, Peter. Tu és a versão branca de um negro que desperdiça dinheiro.
- Benim için de yeşil elbise, kızıl saçlı adam ve beyaz limuzin.
Prefiro o vestido azul, o tipo louro e a limusina preta.
- Beyaz limuzinle sarışın adam çok solgun durur.
Prefiro o vestido verde, o tipo ruivo e a limusina branca.
Burada benden başka beyaz bir adamın... kendisine Amerikan ırk sınıflandırmasının bir kurbanı süsü vermesinin... ahlaken ayıp olduğunu düşünen var mı?
Alguém, para além de mim, pensa que é moralmente condenável... para um homem branco fazer-se passar por vítima... da hierarquia racial americana?
- Adam beyaz yakalı bir suçlu.
- Mas simpático.
Brixton'dan siyah bir adam, ve Hampstead Heath'dan beyaz bir kadınla ilgili.
É sobre um negro de Brixton e uma branca de Hampstead Heath.
adamlarım 38
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam deli 37
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam haklı 53
adamın biri 39
adamımsın 21
adam deli 37
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adamı rahat bırak 23
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz saray 195
adamı rahat bırak 23
adam ölmüş 24
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz saray 195