Bildiğim translate Portuguese
11,335 parallel translation
Beni güvenli bir yere götür sana bildiğim her şeyi anlatırım, söz veririm.
Levem-me para algum lugar seguro, vou contar-lhe tudo, prometo.
Hapse gideriz ya da gitmeyiz, Frank tek bildiğim bize olanları söylemek istemiyorsunuz ki sorun değil.
Ou talvez não. Só sei que não queres contar o que se está a passar. Tudo bem, faz o que precisares.
Tek bildiğim bir anda masama geldiği.
Apenas sei que apareceu na minha mesa.
Akılcılıktan başka bir bildiğim yok.
Eu não. Tudo o que sei é lógico.
Tek bildiğim bu.
Isso é tudo o que sei.
Tek bildiğim hastaneye götürüldüğü.
Tudo o que sei é que levaram-na para o hospital.
Benim bildiğim kadarıyla hayır.
Não que eu saiba.
- Bildiğim iyi oldu.
É bom saber.
Ofisimi kafanda yeniden düzenlediğini bildiğim gibi. Rüyanda görürsün.
Como eu sei que já redecoraste o meu gabinete na tua cabeça, só podes esperar.
Bildiğim bu.
Eu trato disto.
Tek bildiğim hisler beni tavernaya yönlendirdi. Greer hakkında değildiler.
Só sei que os sentimentos que me levaram até à taverna não eram sobre a Greer.
Peki, benim bildiğim kadarıyla ilk adı Julius olabilir mi?
Então, no que me diz respeito, o nome dela pode ser Julius?
Bir zamanlar Wong Sa'ya kaptanlık yaptığını bildiğim için buradayım ve sen Ahmad Wan senin zamanındaki en iyi Malezyalı korsanlardandın.
Estou aqui porque sei que já foi o capitão do Wong Sa, e você, Ahmad Wan, foi um dos maiores piratas da Malásia da sua época.
Bildiğim üç tane dövmesi var.
Ela tem 3 tatuagens que eu saiba.
O kamyon hakkında bildiğim her şeyi.
Tudo o que eu sabia sobre o camião.
Bildiğim kadarıyla Aaron Shaw'ın deneme programına alınması için tavsiye mektubu yazmıştınız.
Pelo que sei, escreveu uma carta de recomendação para o Aaron Shaw, para o programa em fase beta.
Benim bildiğim kadarıyla kalıcı olan iş bu.
Tanto quanto sei, isto é permanente.
Bildiğim tek gerçek, kardeşim hakkında. Çünkü Reddington bunu sağladı.
Só soube sobre o meu irmão por causa do Reddington.
- Bildiğim kadarıyla yok.
- Que eu saiba não.
Tüm bildiğim, hayat bu şekilde bitebilir.
Só sei que a vida pode acabar num instante.
İkinizde yetişkin, bildiğim en iyi bilim insanlarısınız.
Vocês são homens adultos e, pelo meu conhecimento, cientistas.
Bildiğim kadarıyla evet Neden?
- Segundo o que sei. Porquê?
Selam, benim. Reuben'dan ayrıldım. Mahvolacağını bildiğim için Hulk yara bandını aniden çıkartırmış gibi hızlıca ayrıldım.
Como sabia que ficaria arrasado, disse-lhe rapidamente, como arrancar um penso rápido do Hulk.
Bildiğim kadarıyla onu zarar vermeye niyeti yok.
Até onde sei, ele não pretende magoá-la.
Bildiğim kadarıyla ne lisede ne de öncesinde disiplin cezası almamış.
Nunca teve problemas na nesta escola... ADV. ATRIBUÍDO A BRENDAN... nem noutra escola.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
Os pais ou alguém? Que eu saiba, não.
Bildiğim kadarıyla hayır, dedim ya.
Que eu saiba não, já te disse.
Eğer yargılamanın hükümsüz bırakılmasından başka bir telafi yolu olsaydı ki bildiğim kadarıyla yok o da Mahkemenin jüriye, bügün yaptığı yalancı şahitlik nedeniyle Bobby Dassey'nin tanıklığının tümüyle yok sayılması talimatı vermesi olurdu.
Se houvesse um remédio menos drástico do que a anulação, e eu não sei se existe, seria algo como o tribunal dar instruções ao júri para que considerasse o testemunho do Bobby Dassey como falso devido às suas declarações, neste ponto.
Tek bildiğim, araçlar için 160 dönümlük bir arazi olduğuydu.
Só sabia que era um ferro-velho de 16 hectares, para carros.
Tek bildiğim bu.
Só sei isso.
Tek bildiğim bu.
É tudo o que sei.
- Bildiğim kadarıyla çağırmadı.
- Que eu saiba, não.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
- Que eu saiba, não.
Tek bildiğim, çoğumuzun zayıf olduğuydu.
Muitos de nós estávamos fracos.
- Bildiğim için girerdim.
- Sim, por saber de tudo.
Bildiğim tek hakikat bu.
É a única verdade que conheço.
Bildiğim bir sonraki şey babasının beni kovaladığı oldu.
Quando dou por mim, o pai dele está a escorraçar-me.
Ve yapmak istediğim son şey topu sana vermek ama bildiğim bir şey var.
Eu não quero dar-te a bola, mas sei isto :
Evet, bildiğim kadarıyla kuşlar kadar özgürüz.
Sim, tanto quanto sei, estamos livres como passarinhos.
Bob, ben gittim bilmiyorum... Ama bildiğim bu... Gerçeği is... Ben % 100 dışarı duyuyorum.
Bob, não sei no que estás metido, mas o que sei é que eu estou totalmente fora!
Tek bildiğim...
Eu só sei que...
Tüm bu enerji ve üzüntüyü çok istediğimi ve yapabileceğimi bildiğim - bir şeye aktarmalıyım. - Acayip harika bir fikir.
Tenho de transferir esta energia e esta tristeza para algo que sei que realmente quero e que sei que sou capaz de fazer.
Bildiğim tek şey iyi olmak.
Eu só sei ser simpático.
Bildiğim kadarıyla spor tarihinde böyle bir sakatlıktan geri dönen olmadı.
Porque ninguém na história do desporto, que eu saiba, regressou depois de uma lesão deste tipo.
Bildiğim tek evimi terk etmek zorunda olduğumu biliyorum
Eu sei que devo deixar O único lar que conheci
Güvenlik panellerini hacklemeyi bir tek ben bildiğim için benimki sana girsin.
Mas eu sou a única pessoa que sabe piratear o painel de segurança. - Portanto, chupa... aqui.
Ama bildiğim Mike Acosta nehir altınları karşılığında su filtresi ticareti yaptı
Exceto que o Mike Acosta negociou filtros de água pelo ouro do rio.
O adamlar Tillman'da kalıyordu. Tek bildiğim bu.
Estão a ficar no "The Tillman".
- Tüm bildiğim bunlar.
- Eu não te posso contar.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
- Não que eu saiba.
Bildiğim kadarıyla hayır.
Não.