Bilmelisin ki translate Portuguese
509 parallel translation
Bilmelisin ki Pittsburgh'da senden daha iyi insanlar tanıyorum.
Digo-lhe desde já que conheço pessoas melhores que a Sra. em Pittsburgh.
Şunu bilmelisin ki seni sadece satın almadı.
Tenho novidades para ti. Ele não comprou só uma coisa, ele ama-te.
Bilmelisin ki diğerini de kaybedeceğiz.
E vamos perder outra.
Şunu bilmelisin ki orduda bireyin önemi yoktur.
Devia saber que no Exército é o grupo que conta.
Bilmelisin ki şu iki adamdan korkmak için hiçbir sebep yok.
Deverias saber que nunca há que temer nada de dois homens.
- Belki sana biraz vahşice gelebilir ama... bilmelisin ki bizim ilk görevimiz ölülerimizle ilgili olacak.
- Se não fosses um selvagem... saberias que a nossa primeira tarefa é com os nossos mortos.
Şimdi buraya bak, Gregory, herkesin içinde sen bilmelisin ki, kanıt konusunda ben ne kadar hassas, ne kadar titiz ve nesnelim.
Repare bem, Gregory, você, mais que qualquer pessoa deve saber como eu sou preciso, meticuloso, e objetivo quanto às provas.
Tom, sana söylediğim şeyler davranış tarzım, ve beni beraber gördüğün insanlar yüzünden bilmelisin ki Nikko ve ben bir nevi üst düzey yetkiliyiz.
Tom, daquilo que eu te disse a forma como agi, e as pessoas que tu viste comigo devias saber que Nikko e eu estamos perto das altas autoridades.
Bilmelisin ki, tüm olanları ilk defa unutmaya başladım. bir süre için bile.
Ao conhecê-la, pela primeira vez em todo esse tempo, fui capaz de esquecer, ainda que por breves momentos.
- Şunu bilmelisin ki Hylas öldü.
- Fica a saber que Hylas morreu.
Bu konudaki endişelerini anlıyorum ama bilmelisin ki bu benim sorumluluğum.
Agradeço sua preocupação de que eu vá... mas saiba que faço por iniciativa própria.
Bilmelisin ki buraya gelerek seni tehlikeye atıyoruz. - Ne?
É melhor saberem que estamos a por-los em perigo ao vir para cá.
Ölmeden önce şunu bilmelisin ki, üstün yetenekleri ve dolayısıyla üstün güçleri olan adamların oynayacakları son bir kart vardır.
Antes de morreres, devias saber que os homens dotados de talentos superiores e por inerência com poderes superiores têm sempre uma última carta para jogar.
Eğer öyle olmadığını düşünüyorsan bilmelisin ki Hogue çölde yaşadı ve sonra öldü.
Mas Se te parece que não é assim Deve saber que Hogue viveu e morreu no deserto.
Bilmelisin ki senin paraşütün Sendika'nın el koyduğu 50-60 kadar paraşütten biriydi.
Deves lembrar-te que o teu pára-quedas foi um dos 50 ou 60 pára-quedas de que a firma se apoderou.
Peki Biederbeck ama bilmelisin ki ; bizler de amatör değiliz.
Bem, Biederbeck, mas você sabe, nós não exactamente são iniciantes.
Lütfen hayatım bilmelisin ki başka bir şey yok.
Por favor, querido, pelo menos você deveria saber disso.
Bilmelisin ki biz seksi büyünün bozulması olarak adlediyoruz... ve kendimizi o gülünç pozisyonlarda... asla görmek istemiyoruz.
Deveria saber que vemos o sexo como uma violação do espírito... Jamais seremos flagrados... em uma dessas posições absurdas.
Bilmelisin ki, polis, muhbirleri aracılığıyla George Tanner ve Tono Toshiro arasındaki kan davasını keşfetti.
Tens de saber que a Polícia descobriu, através da sua rede de informadores, que George Tanner e Tono Toshiro tiveram uma contenda, ontem à noite.
Kulağa çok acımasızca geliyor biliyorum ama bilmelisin ki o hiç acı çekmedi.
Sei que nâo è consolo, mas è importante saber que nâo sofreram.
- Bilmelisin ki...
- Deves saber que...
Deke, bilmelisin ki bizler kahraman değiliz, kurbanlarız.
Deke, tens de perceber nós não somos heróis, somos vítimas.
Şunu bilmelisin ki, seni tanımasaydım, bu gece bunu asla başaramazdım.
Ouve... Sem ti, eu nunca teria conseguido fazer o que fiz hoje.
Senin görevin bu. Biliyorum burada yenisin ama bu günden itibaren bilmelisin ki...
Sei que é novo aqui, mas já devia saber.
Ama bilmelisin ki, bu çok kolay olmayabilir, sanırım burayı sevdi.
Mas talvez não seja tão fácil... acho que ele gosta daqui.
Bilmelisin ki, ne olursa olsun... hiçbir şeyin... ilişkimizle bir ilgisi yok.
Eu só quero dizer-te... que aconteça o que acontecer, não tem nada a ver connosco.
Çünkü, eğer öyleyse... şunu bilmelisin ki... hiç gülecek havada değilim.
Porque se é deve de saber que eu não estou com disposição para piadas.
Sevgili bahriyeli, öncelikle şunu bilmelisin ki, bebeği dünyaya getireceğim.
Querido Sailor, Antes de mais quero que saibas que vou ter o bebé.
Ben, şunu bilmelisin ki idari işler sözkonusu olduğu zaman senin yaklaşımların beni tedirgin ediyor.
Ben, fico indeciso em relação à tua capacidade em administrar quando te envolves neste tipo de pormenores.
Maria, bilmelisin ki.. .. Eğer benimle sevişmeye karar verirsen benim kapımı açık bulacaksın.
Maria, deves saber... que se decidires fazer amor comigo, sabes que encontrarás uma porta aberta.
Bilmelisin ki, bu teklifimde çok ciddiyim.
Eu falo a sério, sabe?
Ve bence bilmelisin ki görevlerim bu bankın önünde son buluyor.
E não me importo de repeti-lo.
Bilmelisin ki, sizin sektörde normal sektörlere oranla daha çok eşcinsel var.
Deves saber, há mais paneleiros na tua profissão do que noutra profissão normal.
Bilmelisin ki, benim için çok güzel bir gündü.
Quero que saibas que foi um dia muito bom para mim.
Ama bilmelisin ki babanın yaptığı hiçbir şey kötü niyetliliğinden değil.
Mas quero que saibas... que nada do que o teu pai faz é por maldade.
Pekala, fakat bilmelisin ki, ani, ciddi beyin hasarı kurbanın daha sert ısırmasına neden olur.
Tudo bem, mas você deveria saber quando o cérebro tem um dano súbito faz a vítima morder mais ainda.
Ama bilmelisin ki, buralarda kiralara hediye olarak bir saksafon seansı da dahildir.
Fica é sabendo que cá, incluído na renda está o preço de um bóbó.
Dinle, yeni olduğunu biliyorum ama bilmelisin ki, genç bölümünden merdivene kadar olan alan benim bölgemdir.
Ouve, sei que és novo aqui mas está estabelecido que tudo desde a secção de homem até à escada rolante é o meu território.
Bilmelisin ki şu anda Centaur köyünde de adamlarım var... sana söylediğim şeyin aynısı onlara söylüyorlar.
Tenho alguns homens na vila dos centauros neste momento disse-lhes o mesmo que a ti.
Bilmelisin ki Gary'e olanlar için çok üzgünüm.
Quero que saibas que lamento o que aconteceu ao Gary, a sério.
Çünkü bilmelisin ki, sevgili şeytan bu perişan ülkenin kralı koca Jüpiter'ken düne dek şimdi bir, şimdi bir baba hindi.
Pois sabe, meu caro que o reino ora dissolvido... era do próprio Jove, e agora aqui governa um pavão!
Bilmelisin ki, istediğim şeyi bana sen veremezsin.
Terás que saber que aquilo que eu quero, não me poderás dar.
Hakkımda ne düşünürsen düşün, şunu bilmelisin ki... o herif yaşlılardan, çocuklardan, köpeklerden... çıkışta hala zırlayan karılardan nefret eder.
Independentemente da opinião que faz de mim, ele odeia velhos, crianças, cães... e aquela tipa continua a chorar na sala de saída.
Biliyorum, çok yanlıştı.. ama bilmelisin ki çok iyi bir nedenim vardı.
Sei que foi errado, mas tens de saber que foi por uma boa razão.
Şunu bilmelisin ki tüm bu "gelinin annesi" durumunun senin için ne kadar zor olduğunun farkındayım.
Eu percebo o quão difícil esta coisa de Mãe da Noiva deve ser para ti.
Ve sen, bilmelisin ki,
E tu já devias saber!
Bilmelisin ki Frank, süpermarket çok yalnız bir yer olabilir.
Lembre-se, o supermercado pode ser um sítio muito solitário.
Şunu bilmelisin ki, ikinizi de öldürecektim.
Só para saberes, eu tenho que vos matar aos dois.
- Şunu bilmelisin ki...
- Quando o conheceres melhor...
Bilmelisin ki ; senden çok ama çok gurur duyuyorum.
- Dói-me. Estou muito orgulhoso de ti.
Şunu bilmelisin ki kayıtları biz silmedik.
Sabe isso porque nós não apagamos registos.